Dağın rüzgârıyla…
Derenin çağıldamasıyla…
Obanın yüreğiyle…
Yani Yörüğün yaşantısıyla, Türkmen’in doğaya hürmetiyle…
Ve toyun bereketiyle – binlerce yıllık atalarımızın emanetine sahip çıkarak – buradayız!
Bu kutlu topraklarda bin yıllık bir nefesin yankısı var:
O nefes, sizin nefesiniz! Bizim nefesimiz! Türk’ün nefesi!
O ses, sizin sesiniz! Bizim sesimiz! Türk’ün sesi!
Ve işte o sesin yankılarından biri de TOYLARDIR!
Bu topraklarda bin yıldır toylar kurulur!
Ve bu toylar, sadece gelenek değil… bir emanettir.
Emanete sahip çıkanlara selam olsun!
Bugün burada bir milletin sadece geleneğini değil;
Onurunu…
Direnişini…
Vakarını…
Yeminini yaşıyoruz!
Aslında bu toylar, kardeşe umut; düşmana gözdağıdır!
Ve bu toyun kurulmasına önderlik eden,
Toyun manevi mimarı,
Milletin kültürünü yaşatmayı kendine görev bilen
Pir Yusuf Ezel Efendi’ye
ve onun yoluna yoldaş olanlara…
SELAM OLSUN!
Onun candan, sessiz ama derin hizmeti;
Burada bulunan her yüreğe dokunmuş,
Bu toyu birliğe dönüştürmüştür.
Ve şimdi, onunla birlikte bu meydanı şereflendiren sizlere…
Sadece bu toprağa değil,
Bu ruha sahip çıkan siz yürekli insanlara…
Yürek dolusu bir ALKIŞ istiyorum!
Siz sadece izlemiyorsunuz!
Farkında mısınız?
Siz
Geleneği yaşatan, geleceği inşa edensiniz!
Siz;
Alkışı değil, alkışlanmayı hak edenlersiniz!
Ve şimdi, bayrağın… vatanın… milletin bizdeki güzel tarifi olan şu mısraları birlikte hatırlayalım:
“Yıldızı Hilale, yüreği vatana eş...
Bir millete adanmış, çağlar ötesi bir ateş...”
İşte o ateş bugün burada, bu meydanda yanıyor!
Bu toy; sadece bir eğlence değil…
Binlerce yıllık bir dirilişin, yeniden canlanışıdır!
Türk’ün yüreğinde yoğrulan destanın bugünkü yankısıdır!
________________________________________
Şimdi müsaadenizle…
Yüreğimin kaleminden süzülen, milletimin sesine karışan birkaç mısrayı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bu dizeler;
Bu toprağın ruhuna,
Türk milletinin bağımsızlığına,
Hürriyetine düşkünlüğüne,
Ve büyük kurucumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözüne ithafendir:
“Eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz
ve o çadırda bir duman tütüyorsa,
şunu çok iyi biliniz ki
bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez.”
İşte bu söze ithafen yazılmış iki mısra:
*Eyy Türk milleti, ayağa kalk! Alçaklar seni görsün!
Korkma! Sen ayağa kalkınca, ataların gibi hürsün!*
Bu dizeler sadece bir şiir değil…
Bir çağrıdır! Bir haykırıştır!
Biz haykırdıkça…
Duysun dağ! Duysun taş!
Duysun bu milletin düşmanları!
Ve ben diyorum ki:
*Bin yıllık nefesin ve sesin sahibi bu millete bağlılıkla…
Türk doğdum, Türk yaşayacağım!*
________________________________________
Ve şimdi bu ruhu anlatan şiirimle devam ediyorum:
Türklük onurumuzdur, şerefimiz, namusumuzdur.
Son karış toprağa, nefere dek savaşacağız.
Kökümüz Orhun’dan, kutumuz Tanrı’dan…
Türk doğduk, Türk yaşayacağız!
Vatanı satılık arsa, ne kadar bilen varsa;
Sütsüz hile yapacak, hileyi bozacağız.
Bozkurt çakala aman verir mi?
Türk doğduk, Türk yaşayacağız!
Türk’e sinsice vuran, aklınca tuzaklar kuran;
Hainliğin kalbine öz tamgamızı vuracağız.
Çıyana nefes aldırmak yok!
Türk doğduk, Türk yaşayacağız!
“Susta rızkını kazan, var mı düzenini bozan?”
Diyen gebeşlere rağmen konuşacağız.
Biz kutlu yola çıkmışız.
Türk doğduk, Türk yaşayacağız!
Görmeyeceğiz belki, ruhumuz gökten görecek.
Türk birliğinin sancağını tinimizle dalgalandıracağız.
Birlik yolunda gayret, kutlu atalara rahmet...
Türk doğduk, Türk yaşayacağız!
________________________________________
Unutmayın canlar!
Toy meydanı sadece şenlik değil…
Uyanıştır! Diriliştir! Hatırlayıştır! Haykırıştır! Ve yemindir!
Şimdi hep birlikte, şu dört mısrayı hep bir ağızdan söyleyelim:
Bu yoldan dönüş, davadan kaçış yok;
Türk'ün övüncü için çalışacağız.
Korkaklar sus pus olsun!
Türk doğduk, Türk yaşayacağız!
________________________________________
Tarihler şahidimizdir, destanlar izimiz…
Toylar dirilişimiz, töre yolumuz.
Dağ gibi sabır, bozkır gibi dirençle…
Tarihe mühür vuran yürekle…
Tuzak da kurulsa… biz buradayız!
Mazluma yoldaş, zalime set olmaya devam edeceğiz!
Çünkü biz TÜRK’ÜZ!
________________________________________
Ve bu toy meydanında, atalarımızın sesini yeniden duyuyorum!
İşte o seslerden bazılarıyla sizleri selamlıyorum:
• Kül Tigin: “Türk’ün özgürlüğü için öleceğiz. Öyle güzel öleceğiz ki, ölümün bile ölesi gelecek.”
• Atilla: “Ben ve milletim Tanrının kırbacıyız. Tanrı, yoldan çıkan milletleri yola sokmak için bizi gönderir.”
• Alpagu Han: “And olsun ki Türk milletine çobanlık ettiğini sananlara, kurtlarla yaşamanın ne demek olduğunu öğreteceğiz.”
• Bilge Tonyukuk: “Çoklar diye korkmadık, azız diye çekinmedik. Düşmanlarımız etrafımızda ocak gibiydi, bizde ateş idik.”
• Bilge Kağan: “Ey ölümsüz Türk Milleti, kendine dön. Su gibi akıttığın kanına, dağlar gibi yığdığın kemiklerine layık ol.”
• Sultan Alparslan: “Biz Türk Milleti temiz bir milletiz. Biat nedir asla bilmeyiz. Bundan dolayı Tanrı bizi aziz kılmıştı.”
• Gazi Mustafa Kemal Atatürk: “Bu memleket tarihte Türk’tü, şimdi de Türktür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır.”
________________________________________
Kardeşlerim…
Size soruyorum:
Sadece Türk doğmak yeter mi?
Türk gibi yaşamak gerekmez mi?
Kıymetli beylerim, ağalarım, kıymetli bacılarım…
Gözbebeğimiz kızlarımız…
Yiğit oğullarımız…
Gelin, şu dörtlüğü hep birlikte haykıralım:
Be hey evlat, doğrul! Türklük ile yan, kavrul.
Sen doğruldukça ilini, töreni kim bozabilir; seni kim aşabilir?
Türk ancak dik durdukça, Türk şuurlandıkça;
Türk doğup, Türk yaşayabilir.
________________________________________
Artık susma vakti geçti!
Artık bekleme vakti değil!
Şimdi ayağa kalkma vaktidir!
Atalarının izinde, bozkırın rüzgârında, göklerin gölgesinde yürüyüş vaktidir!
Ayağa kalk!
Tarihini bil, töreni hatırla!
Kutlu soyunun emanetine sahip çık!
Al bayrağın gölgesinde birliğe koş!
Çünkü sen...
Sadece bir millet değilsin, bir davanın adısın!
*Çünkü sen... Kökü Orhun’dan, yüreği Tanrı’dan gelen Türk’sün! *
Tekrarla iki mısrayı haykıralım!
Eyy Türk milleti, ayağa kalk! Alçaklar seni görsün!
Korkma! Sen ayağa kalkınca, ataların gibi hürsün!
________________________________________
Ve son sözüm:
Bu topraklar, bu toylar, bu töreler…
Ne Amerika’nın…
Ne Avrupa’nın…
Ne Rusya’nın…
Ne Çin’in icazetiyle yaşar!
Bu ruh, bu yürek, bu millet…
*Ancak şuurlu siz varsanız dirilir!
Siz varsanız yaşar!*
Siz Türk kaldıkça…
Türkçe konuştukça…
Dik durdukça…
Şuurlandıkça ve şuurlandırdıkça…
Bu sancak düşmez!
Ezan dinmez!
Bayrak inmez!
Vatan bölünmez!
Ve toylar asla susmaz!
Allah birliğimizi daim, toyumuzu kutlu eylesin!
________________________________________
Alkışlar Pir Yusuf Ezel Efendi’ye!
Alkışlar bu toyda emeği olan isimsiz kahramanlara!
Alkışlar Kardeşlik Kültür ve Dayanışma Yörük Türkmen Derneği Başkanı Miktat Başkana!
Alkışlar ozanlarımıza, zeybek oynayan efemize ve kızanlarına, mehteranımıza, şairlerimize, sanatçılarımıza, gençlerimize!
Alkışlar Türkiye'nin dört bir yanından gelen dernek başkanları ve yöneticilerine!
Ve en önemlisi de…
Alkışlar bu topraklara, bu ruha gönül veren sizlere!
Alkışlar dünyanın neresinde olursa olsun yaşayan Türk milletine!
Ve “NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!”