Siyaset Uzmanı Ülker Piriyeva

Tarih: 27.10.2025 11:44

Türkiye–Azerbaycan İlişkileri: Kardeşlikten Stratejik Müttefikliğe Uzanan Yükseliş

Facebook Twitter Linked-in

Azerbaycanla Türkiye arasındaki ilişkiler, yüzyıllardır süregelen ortak tarih, dil ve kültür bağları üzerine kurulmuştur. Ancak bu ilişkiler artık sadece duygusal ya da kültürel düzeyde değil, aynı zamanda siyasi, ekonomik ve stratejik temeller üzerinde yükselen güçlü bir ortaklık modeline dönüşmüştür.

Bugün Türkiye–Azerbaycan ilişkileri, Güney Kafkasya’nın siyasi istikrarı, enerji güvenliği ve bölgesel kalkınmasının temel taşı niteliğindedir. Bu bağ, “bir millet, iki devlet” ifadesinin sadece bir slogan değil, somut bir siyasi gerçeğin ifadesi olduğunu açıkça göstermektedir.

 

Siyasi Boyut: Müttefikliğin Yeni Yüzü

Türkiye ile Azerbaycan arasındaki siyasi ilişkiler, klasik dostluk anlayışını aşarak, karşılıklı güven, dayanışma ve ortak çıkarların savunulması esasına dayalı derin bir stratejik ittifaka dönüşmüştür.

Her iki ülke dış politikalarında birbirini destekleyen, birbirine güvenen ve uluslararası platformlarda ortak tavır sergileyen iki güçlü aktör konumundadır. Türkiye’nin Azerbaycan’ın egemenliği, toprak bütünlüğü ve güvenliğine verdiği kararlı destek, bu kardeşliğin en açık göstergesidir.

Aynı şekilde, Azerbaycan da Türkiye’nin bölgesel ve küresel girişimlerine aktif destek sağlayarak bu dayanışmayı pekiştirmektedir. Artık iki ülke arasındaki ilişkiler, sadece liderler düzeyinde değil, devlet kurumları ve ortak mekanizmalar üzerinden de kurumsallaşmıştır. Düzenli yapılan devlet zirveleri, parlamentolar arası ilişkiler ve stratejik konsey toplantıları bu müttefikliği kalıcı hâle getirmiştir.


Bölgesel Güç Dengesi ve Türk Dünyası Perspektifi

Türkiye–Azerbaycan ortaklığı, Türk dünyasının bütünleşmesine giden yolun merkezinde yer almaktadır. Her iki ülke, Türk Devletleri Teşkilatı çerçevesinde yürüttükleri girişimlerle yalnızca kendi çıkarlarını değil, tüm Türk coğrafyasının siyasi, ekonomik ve kültürel gücünü büyütmektedir.

Bu işbirliği, Güney Kafkasya’da yeni bir jeopolitik denge oluşturmuştur. Bölgedeki barışın, güvenliğin ve istikrarın temelinde artık Türkiye ile Azerbaycan’ın kararlı siyasi iradesi bulunmaktadır.

Her iki devletin hedefi ortaktır: Bağımsız dış politika yürüten, kendi ulusal çıkarlarını koruyabilen ve bölgesel dengede söz sahibi olan güçlü devletler olmak.


Ekonomik İşbirliği: Kardeşlikten Ortaklığa

Siyasi dayanışmanın en somut yansıması ekonomi alanında görülmektedir. Türkiye ve Azerbaycan, karşılıklı ticaret, yatırım ve üretim ağlarıyla birbirinin en güvenilir ekonomik partneri hâline gelmiştir.

Enerji sektörü bu işbirliğinin en güçlü sembolüdür. Azerbaycan’ın doğal kaynakları Türkiye üzerinden dünya pazarlarına ulaştırılırken, bu süreç iki ülkeye yalnız ekonomik kazanç değil, aynı zamanda bölgesel enerji güvenliğinde stratejik güç kazandırmaktadır.

Türkiye, enerji taşımacılığında güvenilir bir köprü; Azerbaycan ise enerji arzında güçlü bir kaynak ülke olarak bölgesel istikrarın temel direğini oluşturmaktadır.
Bu sinerji, sadece alım-satım ilişkisinin ötesine geçerek ortak üretim, teknoloji geliştirme ve inovasyon odaklı bir ekonomik birlikteliğe dönüşmektedir.

Ulaşım ve Ticaret Koridorları: Yeni Ekonomik Arterler

Türkiye–Azerbaycan işbirliği, aynı zamanda Avrasya’nın yeni ulaşım ve ticaret damarlarını inşa etmektedir. Bakü–Tiflis–Kars demiryolu, Zengezur koridoru gibi projeler yalnızca coğrafi bağlantı değil, aynı zamanda küresel ticaretin yönünü değiştirecek jeoekonomik hatlardır.

Bu koridorlar, Asya ile Avrupa arasında stratejik bir geçiş kuşağı oluşturarak, bölge ülkelerine büyük fırsatlar sunmaktadır.
Azerbaycan bu sayede Güney Kafkasya’nın transit potansiyelini artırırken, Türkiye de Avrasya lojistik haritasında merkezi bir konuma yükselmektedir.


Kültürel ve İnsani Bağların Gücü

Türkiye–Azerbaycan ilişkilerinin kalıcılığını sağlayan asıl unsur, halkların birbirine duyduğu samimi sevgi ve ortak değerlerdir. Bu kardeşlik, yalnızca diplomatik ilişkilerde değil, toplumun her alanında kendini göstermektedir.

Ortak dil, din, tarih ve kültür; iki halk arasında derin bir duygusal köprü kurmuştur.
Eğitim, sanat, medya ve sivil toplum alanlarında yapılan işbirlikleri, bu bağları daha da güçlendirerek gelecek nesiller için sağlam bir temel oluşturmaktadır.

Bugün iki halk birbirine sadece “kardeş” demiyor – bu kardeşlik hayatın her alanında, gündelik ilişkilerde, müzikte, edebiyatta, hatta iş dünyasında dahi hissediliyor.


Geleceğe Bakış

Türkiye–Azerbaycan ilişkileri artık geçmişin bir hikayesi değil, geleceğin stratejik planıdır.
Bu planın ana hedefleri şöyle özetlenebilir:
• Enerji ve ulaşım altyapısının tam entegrasyonu,
• Yüksek teknoloji, yapay zeka ve dijital dönüşüm alanlarında ortak projeler,
• Kültürel diplomasi ve eğitim işbirliğinin güçlendirilmesi,
• Bölgesel barışın ve güvenliğin sürdürülebilir şekilde korunması.

Bu doğrultuda iki ülke, sadece bölgesel bir denge unsuru değil, aynı zamanda Avrasya’nın kalkınma eksenini şekillendiren öncü bir güç olacaktır.

Türkiye ile Azerbaycan arasındaki bağlar, ortak tarih ve kültürün ötesinde, ortak kader anlayışının en güçlü örneğini oluşturur.
Bu ilişki, geçmişten aldığı gücü geleceğe taşıyan, hem duygusal hem stratejik bir ortaklıktır.

Bugün her iki ülkenin siyasi kararlarında, ekonomik projelerinde ve uluslararası duruşunda aynı hedef yankılanıyor:
Bağımsız olmak, birbirine güvenmek ve birlikte yükselmek.

Türkiye–Azerbaycan ilişkileri artık yalnızca kardeşlik olarak değil, ortak vizyonun, dayanışmanın ve Türk dünyasının yeni yükseliş modelinin adı olarak tarihe geçmektedir.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —