Yine günlerden salı..
Her hafta bugün için ne yazmalı, neyi sorgulamalı diye düşünüyorum doğal olarak..
İşim bu..
Ama bir gazeteci olarak itiraf edeyim, gündemi takip edemiyorum..
Hızına yetişemiyorum..
Takip edememek ayrı..
ETMEK İSTEMEMEK apayrı bir hezeyan benim için...
Hey gidi TÜRKİYE...
Hey gidi yenilmez, bükülmez bilekli TÜRK halkı...
Türkler ya da Türkiye; tarihi boyunca hiç bu kadar;
Haksız-hukuksuzlukla..
Adaletsizlikle..
Eğitimsizlikle..
Seviyesizlikle..
Sahtekarlıkla..
Dolandırıcılıkla..
Küfürbazlıkla..
Arsızlıkla..
Utanmazlıkla..
Yalancılıkla..
İftiracılıkla..
Kindarlıkla..
Nefretle..
İkicilikle..
Tarafçılıkla..
Gelir farkı uçurumlarıyla karşı karşıya kalmamıştır!
Kaldıysa da bir ikisi ile kalmıştır..
"BEŞİ BİR YERDE" altın misali "HEPSİ BİR YERDE" olmamıştır!
Öyle bir dönem ki bu dönem; abartısız "HEPSİ BİR YERDE" dönemi!
Hepsini aynı anda yaşayan bizler ne alemdeyiz peki?
Sorsa birisi, "nasılsın" dese?
Cevap standart ve ümitsiz bir ses tonuyla:
İyi..
Aynı..
Uğraşıp duruyoruz...
Neyle uğraşıyoruz?
Ne aynı?
Neden aynı?
Yetmez mi?
'Aynı'lıktan sıkılmadık mı?
Her gün yeni, şişirilmiş(!), gerçeğin çok uzağında bir gündemle uğraşmaktan!
Bu gerçek dışı şeyleri konuşmaktan!
Altında, üstünde ne var diye bakmadan gelişine vurmaktan!
YENİ!
SAÇMA!
ŞİŞİRİLMİŞ!
ALTI-ÜSTÜ BAMBAŞKA BİR GÜNDEM!
SEZERYAN YASAKLANDI!!
HEMEN KLAVYE BAŞINA!
'ÇEKİN ELLERİNİZİ KADINLARIN BEDENİNDEEEEN!'
Ya bir durun!
Bir bakın!
Nedir bu?
Ne içeriyor?
Önünde arkasında ne var?
Hani aklımız var ya!
Düşünelim, anlayalım diye!
Hemen gaza gelmeyelim diye!
Neden sonuç ilişkisi kurabilelim diye!
Hadi önce düşünelim, analiz edelim, anlayalım..
Sonra gerekiyorsa(!) hepbir ağızdan bağırırız!
Buyrun bahse konu olayın; yani SEZERYAN YASAĞINININ, Resmî Gazete yayını!
Ve o yayının; bu konuyu içeren tam 250 sayfalık bölümden, çığırtkanlığı yapılan kısımlar!
(KIRMIZI PUNTOLAR RESMÎ GAZETE'DEN AYNEN ALINMIŞTIR!)
19 Nisan 2025 – Sayı : 32875
AYAKTA TEŞHİS VE TEDAVİ YAPILAN ÖZEL SAĞLIK KURULUŞLARI HAKKINDA YÖNETMELİK
BİRİNCİ BÖLÜM
Başlangıç Hükümleri/Amaç:
MADDE 1- (1) Bu Yönetmeliğin amacı; etkin, verimli ve kaliteli sağlık hizmeti sunulmasını sağlamak üzere, ayakta teşhis ve tedavi yapılan özel sağlık kuruluşlarının hizmet,
tıp teknolojisi, tesis ve personel standartlarının belirlenmesine, teşkilatlandırılmasına, planlamasına ve bunların açılmalarına, faaliyetlerine, kapatılmalarına ve denetimlerine ilişkin usul
ve esasları düzenlemektir.
Kapsam
MADDE 2- (1) Bu Yönetmelik; ayakta teşhis ve tedavi hizmeti sunulan tıp merkezi,
poliklinik, fizik tedavi ve rehabilitasyon müessesesi ile muayenehaneyi kapsar.
Diye anlatıyor..
Madde 2'de ki "tıp merkezi, poliklinik" vs lerin tanımını da, Madde 4'te direkt ve sadece TANIMLAR olarak veriyor!
4'üncü Madde a-b-c diye devamla (n) harfine kadar alt bendlerde yazılmış..
Örneğin: "SAĞLIK KURULUŞU"nun tanımı (ı) bendinde yazılmış.
ı) Sağlık kuruluşu: Tıp merkezi, poliklinik, fizik tedavi ve rehabilitasyon müessesesi
"TIP MERKEZİ"nin tanımı da (l) bendinde verilmiş!
l) Tıp merkezi: Sağlık kuruluşunu açmaya yetkili kişiler tarafından asgari personel, donanım ve fiziki şartlar sağlanarak, bu yönetmelikle izin verilen özellikli hizmetlerin de verilebildiği ayakta teşhis ve tedavi hizmeti sunulan sağlık kuruluşunu
Birinci Bölüm başlığında bu tanımları, olması gereken diğer fiziki şartları verip bu yönetmeliğin konusu olan kuruluşları tanıtmışlar!
Sonra ikinci bölüm...
İKİNCİ BÖLÜM
Sağlık Kuruluşunun Temel Özellikleri, Tıbbi Hizmet Birimleri ve Nitelikleri,
Sağlık Kuruluşu Açmaya ve İşletmeye Yetkili Kişiler
Sağlık kuruluşunun temel özellikleri
Başlığıyla verilmiş..
Bu bölüm başlıklarında 6'ıncı maddede ise, "Tıbbi Hizmet Birimleri ve Nitelikleri" var
Bu maddede de; alt (10) bendli olarak "TIP MERKEZİNİN!" hekim sayısı, kapasitesi, verebileceği hizmetlerin sınırı vs detaylandırılmış..
Ve o çok konuşulan "SEZERYAN YASAKLANDI" yaygarasının geçtiği yer; bu bölümde, 6'ıncı maddenin 8'inci bendi:
(8) Tıp merkezinde normal doğum yaptırılmak istenmesi halinde Ek-4/Ç’de yer alan
kriterler kapsamında kuruluş bünyesine doğum ünitesi eklenmesi zorunludur. Ameliyathanesi
bulunmayan tıp merkezinde doğum ünitesi kurulmasına izin verilmez. Tıp merkezinde planlı
sezaryen yapılamaz
NEYMİŞ!?
"TIP MERKEZİ"nde!! yapılamaz denmiş!
Yani; aynı yönetmelikte, sayfalarca özelliklerini, kapasitesini vs yazdığı, tanıttığı, şartlarını belirlediği TIP MERKEZLERİNDE!
250 sayfalık yönetmelikte "Tıp Merkezi" vurgusu varken bu genelde!
HER YERDE!
Tüm hastanelerde yasaklanmış imajı neden oluştu?
Şimdi anlayan varsa bana da anlatsın!
Durum bu hale nasıl, ya da neden geldi?
Aynı gün bir futbol maçında SAĞLIK BAKANLIĞI pankartı açıldı!
Tepkiler üzerine Sağlık Bakanlığı jet hızıyla açıklama yaptı:
"Farkındalık oluşturmak istedik" diye...
Yine aynı Sağlık Bakanlığı; AYNI GÜN(!)
"Anneciimm" diye konuşturulan anne karnındaki bir bebeğin duygu sömürüsünü içeren(!) bir kamu spotu yayınladı! (Ne ara hazılanmıştı acaba!?)
Bir sonraki gün muhtemelen yine tesadüf(!) Bağcılar Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi açılışı vardı ve orada hastanenin "branşı" itibari ile, doğal olarak(!) gündeme geldi!
Bunun bir BEKÂ meselesi olduğunun altı çizildi!
Muhalefet ise planlı, programlı olduğu net ve aşikâr olan bu şişirmeye yine düştü!
Ve tam da istenilen tepkiyi verdi elbette!
"Çekin ellerinizi kadın bedeninden" diye çığırmaya başladı!
Biz halk mı?
Dedik ya başta..
AYNI! .....…
Her olayda olduğu gibi; "O" TARAFIN ÇEKİŞTİRMESİ İLE "O" TARAFA, "BU" TARAFIN ÇEKİŞTİRMESİYLE "BU" TARAFA gitmeye devam!
O yüzden "Nasılsın" diye sorsalar, cevap belli:
"İYİİİ, AYNI!"
Peki neden kimse gerçeği görmüyor?
Madem ülkemizde sezeryan doğum oranı %61 miş!
Bu 61'in ise, %70'i tıbbi zorunluluk gerektirmeyen "keyfî" sezeryanlarmış!
Bu hale neden gelmiş?
Acaba her sektörde olmazsa olmazımız olan "ÖZELLEŞTİRİLME" ile sağlık sektörünün de "ÖZELLEŞTİRİLMESİ" bunun altında yatan sebep olabilir mi?
Hani tamamen DUYGUSAL! sebepler!
Maddi gelir!
Ticaret!
Gelenler hasta değil, müşteri!
Filan....
Bu yüzden bu sayılar bu hale gelmiş olabilir mi?
Olabilir olmasına da, şimdiye kadar neredeydiniz?
Sezeryan doğum yapmış bir anneyi, duygusal olarak vicdan azabına düşürecek bu jet hızlı kamu spotunu hazırlayabiliyordunuz madem!
Onun yerine; anne adaylarını bilinçlendirecek, varsa korkularını giderecek vs kamu spotları yapsaydınız ya!
O "oluşturmaya çalıştığınız farkındalığı(!)" 20 küsür yıldır, bu iş bu hale gelmeden oluştursaydınız meselâ!
Doktorlara, devlet hastaneleri dahil(!) aylık doldurmaları gereken; tahlil, tetkik, ameliyat vs kotaları koymasaydınız!
Acaba sayı bu kadar artar mıydı?
Tamam, kabul..
Tıbbi gereklilik yoksa sezeryan tercih edilmemeli...
Ama, önce şu sorulara cevap verin lütfen!
1- Şimdiye kadar neredeydiniz?
2- Tüm veri tabanı elinizde değil mi?
Sezeryan oranının %61 olmasını neden beklediniz?
3- Kaldı ki; Resmî Gazete'de bu şartın "GENELİ" kapsamadığı net bir şekilde yazılıyken(!), ve bunu zaten siz yazmış, siz imzalamış, siz yayınlamışken neden geneli kapsıyormuş izlenimine seyirci kaldınız?
4- Olan bu yanlış anlaşılmayı neden hemen düzeltmediniz?
5- Bu yanlış anlaşılmanın olacağını önceden biliyor muydunuz?
6- Bilmiyorsanız neden pankartlar, kamu spotları vs bu yanlış anlaşılmayı pekiştirecek şekilde ve jet hızıyla anında piyasaya sürüldü?
7- Bu gündemin ertesi gün açılan KADIN DOĞUM Hastanesinin açılış tarihi ve orada yapılan gündem(!) propogandası tesadüf mü?
8- Bu gerçeğin çok dışında(!) oluşturduğunuz keşmekeş gündem kime ne kazandırdı? Ya da neyi perdeledi?
Sorulara cevap gelir mi?
Tabii ki HAYIR!
NEDEN?
Çünkü biz cevap verilmeye değer görülmeyecek kadar aciziz!
Aciziz çünkü:
Ne, neden oluyor?
Kim neyi, niye yapıyor?
Arkasında-önünde ne var?
Kime yarıyor bu durum?
Gündem neydi, ne oldu?
Neden değişti birden?
Bunda bir kasıt olabilir mi?
Vs diye düşünmeyiz de ondan!
Verirler gazı!
Basarız Allah ne verdiyse!
Nereye kadar?
Onların verdiği "miktar gaz" nereye kadar götütürse!
Onlar belirler gideceğimiz menzilin uzunluğunu, nerede durmamız gerektiğini!
Sonra gaz biteeer!
Menzili belirlenmiştir çünkü!
Olsun yeni bir gaz yüklenir!
Bu kez belki tam tersi istikamete gidelim diye!
Biz de alırız her seferinde!
Geri çevirmek olmaaazz!
O yüzden kimse(!) bize cevap vermeye tenezül etmiyor, gerek duymuyor!
Haklılar!
Gel! "GELDİM"
Git! "GİTTİM"
Dur! "DURDUM"
Sabret! "SABRETTİM!"
Bağır! "BAĞIRDIM"
Sus! "SUSTUM"
Kapat konuyu! "KAPATTIM"
Bu konuyu aç! "AÇTIM!"
Sebep sorma! "TAMAM SORMAM!"
DİYE SÜREGELEN BİR EMİR KOMUTA ZİNCİRİNİN HALKALARIYIZ ÇÜNKÜ!!
Neyse...
Konumuza dönersek:
Sakin olun!
SEZERYAN YASAKLANMADI!
"TIP MERKEZİ" statüsünde olan sağlık kuruluşlarında planlı olarak yapılması yasaklandı!
Ben demiyorum!.
Resmî Gazete'de kendileri yazmış!
Ancak ne bizim iktidarımız, ne muhalefetimiz, ne basın yayın organlarımız, ne de BİZ!
Bakmamışız bile!
Kim bakmış biliyormusunuz?
O bizi "KISKANAN" yurtdışındaki basın!
"TÜRKİYE'DE SIRA DIŞI EYLEMLER!" başlıklarıyla yazmışlar:
"Sezeryan doğumun; kapasite ve şartları gereği, sağlık açısından yapamayacağı belirtilen "TIP MERKEZLERİNDE" yasaklamasının, sanki "SEZERYAN DOĞUM TAMAMEN YASAKLANMIŞ" gibi yanlış anlaşılması üzerine ülke genelinde eylemler, protestolar yapılıyor!" (BBC WORLD'den alımıştır)
Adamlar herhalde bizim göremediğimiz bu gerçeği de, kıskandıklarından yazmış!
Ne! Biz yanlış mı anlamışız!?
Hadi ordan!
Kıskanç şeyler!
Resmî Gazete'de yazsa da bizi bağlamaz!
Büyüklerimiz(!) ne diyorsa o!
BİZ AYNI!
DEVAM!
"ÇEKİN KADINLARIN BEDENİNDEN ELLERİNİZİİİİİ!!!"
Diye bağırmaya, yahut tam tersine:
"NEDEN ZORUNUZA GİTTİ Kİİİİ"
Demeye...
Peki ne zamana kadar?
Yüklenen "gazımız" bitene, yeni yönlere gazlar verilinceye kadar!
Haa!
Bu arada neleri mi kaçırıyoruz?
Boşveriiinn!
Biz aldığımız gazla, "HEPSİ BİR YERDE"LERİMİZİ takıp takıştırıp, TAM YOL İLERİ!
Bu vatan bizim çünkü!!
Biz kimiz?
Neyiz?
Neyse ne!
Yeter, kafa bu da......
Çok yormaya değmez!
VESSELÂM