Tarih, milletlerin hafızasıdır. Hafızasını kaybeden millet, kimliğini de kaybeder. Bugün birçok Türk gencinin dahi adını duymadığı bir katliam vardır: Mora Katliamı.
1821 yılında, Yunan isyanı bahanesiyle başlayan bu kanlı ayaklanma, insanlık tarihine kara bir leke olarak kazınmıştır.
O dönemde Mora’da yaşayan yaklaşık 200 bin Türk ve Müslüman vardı. Evlad-ı Fatihan torunları… Ancak “Kutsal Haç” bahanesiyle harekete geçen Rum çeteleri, kadın-erkek, yaşlı-çocuk demeden katliama girişti. Bu bir savaş değildi; bu, soykırımdı.
Öylesine vahşi bir saldırıydı ki, Moğol istilaları bile yanında masum kalırdı. Kadınların, çocukların, yaşlıların katledildiği bu kıyım, insanlık vicdanını paramparça etti. Tripoliçe kalesinde açlıkla teslim olan Türkler, “sürgün” vaadine rağmen üç gün boyunca boğazlanarak öldürüldü. Şehirde öyle çok ceset vardı ki, Rum komutan “Atımın ayağı yere basmadı.” diyerek övünüyordu.
İnsanlığın bittiği yer işte orasıydı: Tripoliçe!
Batı dünyası bu vahşetin ortağıydı. Çünkü Yunan isyanını, “antik medeniyetin yeniden doğuşu” diye pazarladılar. Fransa’sı, İngiltere’si, Almanya’sı Rumlara para, silah, propaganda desteği verdi. Katliamı bizzat gören bazı Batılı yazarlar, “özgürlük mücadelesi değil, bir barbarlık” olarak tanımladılar. Amerikalı Mc Charty’nin yazdığı “Ölüm ve Sürgün” adlı kitapta da açıkça ifade edilir:
> “Sürgün bile yoktu. Türklere sadece ölüm vardı!”
Bu vahşetin sonuçları ağır oldu. Osmanlı, Mora’da tutunamadı. Navarin’de donanması yakıldı. 1828 Edirne Anlaşması’yla Mora kaybedildi.
Ve bugün...
200 yıl sonra, aynı zihniyet, aynı kin hâlâ diri.
Gazze’de masum çocukları katleden İsrail neyse, 1821’de Mora’da Türkleri katleden Rum da odur.
Küfür tek millettir.
Ey Türk evladı!
Mora’da katledilen 90 bin Türk kardeşini unutma!
İzmir’i işgal eden Yunan askerlerinin, çekilirken Anadolu’yu nasıl yakıp yıktığını da unutma!
Makarios’un heykelini dikenleri, “Eski Yunan” güzellemeleri yapanları da unutma!
Bu milletin hafızasını silmek isteyen “Batı hayranı” gafiller, bugün hâlâ aramızda dolaşıyor. “Yunan’la dostluk” nutukları atanlar, tarih bilmeyen zavallılardır.
Atatürk’ün “Hangi istiklal vardır ki ecnebilerin nasihatleriyle yükselebilsin?” sözü, onlara tokat gibi bir cevaptır.
Bizim meselemiz kin değil, şuur meselesidir.
Tarihi unutan millet, geleceğini kaybeder.
Gaflete düşen devlet, yok olur.
Bu topraklarda yaşamak istiyorsak, tarihimizin her satırını bilmek, her acıyı hatırlamak zorundayız.
Sultan III. Murat’ın ilahisindeki o söz hâlâ geçerlidir:
> “Uyan ey gözlerim gafletten uyan!”
Bugün “beka sorunu yok” diyenler gaflet içindedir.
1699 Karlofça’dan 1921 Sakarya’sına kadar nasıl geri çekildiğimizi, vatanın nasıl küçüldüğünü unutmayın.
Artık Anadolu Türk’e dar geliyor.
Ve unutmayın:
Haçlıya karşı kinini taze tutmayan nesiller, köle olmaya mahkûmdur.
Bu coğrafyada, kalbinde Türk düşmanına kin taşımayan; vatan tutamaz, yurt tutamaz!
Tarih, sadece geçmiş değil; geleceği görebilmenin laboratuvarıdır.
Güçlü olmak zorundayız.
Tarih bilmek zorundayız.
Ve asla unutmamak zorundayız.
Ey Türk evladı, Mora’daki katliamı unutma!
Çünkü unutan milletler, bir gün aynı tuzağa yeniden düşer…
Strateji Uzmanı
Gazeteci Yazar
Gökalp Şentürk