Kaynaksız olmuyor!
Vatandaş olarak her daim kaynak yapmayı seven bir yapımız var. Bu durumu inkâr etmek olmaz. Doktora muayene sırasında, toplu taşıma otobüslerine binme sırasında, kombinada et sırasında ve hatta uçağa binmek esnasında attığımız adım sırasında dahi kaynak yapmak bize farz kılınmışçasına uygulamaya çalıştığımız bir özelliğimizdir.
Bu durumun altında aslında hazırcılığımızın ve özellikle de başkasının hazırladığı imkanlara havadan oturma alışkanlığımızdan gelmektedir.
Yani sıra beklemeyi sevmiyoruz!
Yani emek sarf etmeyi sevmiyoruz.
Birileri pişirecek biz hemen löp yutacağız.
Genel bir durum değerlendirmesi yaptığımızda halk olarak, toplum olarak çoğunluğumuzun işi bu.
Başkalarının emeği veya başkalarının harcanan zamanı kimsenin umurunda olmaz.
Varsa yoksa kendi şahsi kazanımlarımızdır aslolan…
Problem çözmek veya sorunların üstesinden gelmek kimin umurunda? Çözülmüş olanı taklit etmek varken, önden gidenin ardından hemen takip ederek sonuca varmadan sahiplenmek varken sıkıntıya girmek niye?
Değil mi ki trafikte ambulansı takip etmek ve sırf hasta için o açılan yoldan gitmek bize mahsus.
Değil mi ki eğitim evresinin her aşamasında kopya çekerek sınıf geçmek ve bu sayede alınan diplomalarla övünmek bize mahsus. İnşaat mühendisinin yaptığı bina çöker, rulmanı Almanya’dan getirtiriz ve tarıma ait ne var ise tohumu bize ait değildir.
Kaldı ki profesörlerin kararıyla tarım arazisinin üzerine beton dökerek sözüm ona üniversite yani ilim yuvası yapan tek millet olma özelliğimiz var bizim.
Hem de Ziraat Fakültesi…
Sonrasında kalkınmışlık hayalleri kurmaya çalışırız.
O esnada dahi kalkınmış olanların hayalini çalarız, sıkıntı yok.
Alışmışız ya bir kez hazıra konmaya.
Habercisi başkasının haberini çalıp takla attırır. Aynı habere kendisi yapmış gibi link atan karakter yoksunu düzine sayayım size.
Aynı kopyayla sınıf geçen nicelerini tanıyorum.
İş yerinin yanı başında sırf inat olsun diye aynı dükkândan açanların sayısı azımsanacak kadar değil farkında mısınız?
Hazıra konmak denir bunun adına…
Kimse aklını veya bedenin yormak istemez.
Birileri çalışır ve başkaları da bundan faydalanır.
İşte bu yüzden yeni bir sektör oluşur ve kayıtsız bir şekilde nemalanmalar başlar.
Farkında mısınız?
Uyanık birileri bu işe de el atmış durumda. Okullarımızda bir dönemdir kaynak kitap (!) furyasıdır gidiyor. Bu işte dönen ekonominin gerçek rakamları dudak uçuklatacak cinsten ama anlaşılan o ki rant kapısı açılmış bir kere kaynak yapan yapana!
Milli Eğitim Bakanlığının çabalarını hoş görmek elbette ki mümkün, umursamamak olmaz ama samimiyeti tartışılır. Devletin kadrosuna dâhil olamayan ve dışarıda dershanelerde çalışan öğretmenlere “sınavı kazanamamış” olan birilerine güvenmeyin, ders kitaplarından başkasına itimat etmeyin diyebilen bir bakanımızın, kendi emri altında faaliyette bulunan okullarında sözüm ona kaynak kitap isteyip adres ve hatta isim vermelerinin adını ne koyar merak ettik doğrusu!
Dedik ya alışmışız başkalarının hazırına konmaya…
Nasıl olsa kaynak bizim işimiz ama bu hususta birileri yine gariban velilerin cebine göz koymuşsa ve illa da kaynak isterim diyen öğretmenlerimiz var ise (ki var gelen şikâyetler bunu gösteriyor) o zaman değerli bakanımıza sormazlar mı, sınavı kazanarak öğretmen olan bu elemanlarınız neyin kaynağına muhtaç ki çocuklara adres vererek yönlendirme yapıyorlar? Madem ki KAYNAK olmadan hiçbir işe yaramıyor siz o ders kitaplarını ne diye yaptırıp okullar açılmadan sıraların üzerine diziyorsunuz?
Devlet okullarında okuyan çocukların büyük bir bölümünün asgari ücretli ve hatta kirada oturan ve hatta işsiz ailelerin oluşturduğunu düşünürsek, atılan bu adımların samimiyet derecesini sadece size sormak lazım gelmez mi?
Parası olanlar zaten özel okullarda, kolejlerde dilediği gibi hem de kaynaksız ve kaymaklı bir şekilde okuyor.
Eğitimde tek bir çıta dahi yakalamak isteyen kim olur ise olsun önce eşitlik ilkesini ortaya koyabilecek kapasitesi olması gerekmektedir.
Problemlerin çözüm noktasında size de bir kaynak lazım ise elbette çaresi bulunur.
Sorun bakalım öğretmenlerinize, size de bir kaynak adresi versinler.
Ben demiyorum ki; bu işe yıllarını vermiş ve tüm Türkiye’de tanınan bir esnafımızın çaresiz feryadı olarak sosyal medya hesaplarında aleni olarak yayınlanıyor.
İhbar kabul edin bence ve siz de bir sorun bakalım, bu değirmenin kaynağı nereden geliyormuş?
Bu neyin kaynağıymış.