Zakir Tercan

Tarih: 18.10.2025 21:36

HERKESTEN MHP İL BAŞKANI OLMAZ...

Facebook Twitter Linked-in

Yazıma; gazeteci yazar Yıldıray Çiçek’in önem arz eden şu sözleri ile başlamak istiyorum… Yazar diyor ki: “Bir bakan, vali, emniyet müdürü, hakim ya da savcı, herhangi bir sıfat istismarı hissettiğinde, anında MHP ile iletişime geçip teyit alarak yanlışın önüne geçebilir. Böylelikle varsa sıfat istismarcıların ve haramzade çetelerin önüne set vurulur.”

Yazarın düşüncelerine katılıyorum, haklı buluyorum. Bu tip kişiler tüm Teşkilatlarımızda mevcuttur. Bunlar; Belde, İlçe ve İl Teşkilatlarından temizlenmelidir. Çünkü bu kişilerden seçmen, vatandaş, Teşkilatlarımız sıkıntı yaşamaktadır.

Siz sanıyorsunuz ki başkalarına suç yükleyerek vicdanınız temizlenir. Hak ettmediğiniz makamda, görevde kalmanız ahlaki değildir. Dürüst, ilkeli, çalışkan, haramı, helali bilen, rant peşinde koşmayan, menfaatı için takla atmayan, hamur gibi kalıptan kalıba girmeyen, yalan konuşmayan, yalandan iyi görsenmeyen, iftira atmayan, bu davanın çilesine, külfetine talip olanlar göreve getirilmelidir…

Merhum Başbuğumuz diyor ki: “beceriksizlikle ihanet arasında kıldan ince bir çizgi vardır. Beceremediği halde makam-mevki işgal etmek en büyük ihanettir!”

* Bir İl Başkanı; vicdanının sesini duymalı, olaylara objektif olarak bakmalı, subjektif olarak değerlendirmelidir...

* Bir İl Başkanı; tavşana kaç tazıya tut düşüncesinde olmamalı, herkese mavi boncuk dağıtmamalı, herkese yalandan şiirin gözükmemelidir...

* Bir İl Başkanı; Pariyi kullanarak rant peşinde koşmaz, menfaati için takla üstüne takla atmaz, haramla işi olmaz, ihale takip etmez, parayla iş yapmaz…

* Bir İl Başkanı; dürüst olmalı, bulunmuş olduğu makamı iyi temsil etmeli, mafya vari hareket etmemeli, insanlara gözdağı vermemeli, MHP’yi, Ülkü Ocaklarını kullanarak kabadayı profili çizmemeli, gençleri dolduruşa getirip kişilerin üzerine saldırmamalı…

* Bir İl Başkanı; Adliye koridorlarında işi olmamalı, suç dosyası olmamalı, gençleri koordine edip, Adliye alanlarında kişilere gözdağı verdirmemeli…

* Bir İl Başkanı; hakka-hukuka riayet etmelidir, emeğe saygı göstermelidir, edepli-terbiyeli olmalıdır, bu davaya yapılan hizmetin ağırlığını bilmelidir, bir damla teri olmayanlarla sürekli dans yapmamlı…

* Bir İl Başkanı; para-pul, makam-mevki için hamur gibi kalıptan kalıba girmemeli, işkiden, kumardan, haram kazançtan uzak durmalı, dostlarını, arkadaşlarını menfaati için arkadan hançerlememeli, yarı yolda arkadaşlarını bırakmamalı…

* Bir İl Başkanı; MHP İl binasına sürekli gitmelidir, yönetimine sahip çıkmalıdır, tek başına oraya-buraya gitmemeli, fitne çıkaranlarla, dedi-kodu yapanlarla, iftira atanlarla asla yan-yana gelmemelidir...

* Bir İl Başkanı; çalışmalı, MHP’nin çitasını yükseltmeli, ivme kazandırmalı, başarılı olmak için var gücü ile mücadele etmelidir... Sosyal medyada fotoğraf paylaşmakla çalışma olmaz! Yalandan iyi görünerek hiç kimseyi kandıramalı…

* Bir İl Başkanı, Davasını, Partisini, Genel Merkezini, Liderini Aslanlar gibi savunmalı ve sahip çıkmalı…

* Bir İl Başka'nın; özü bir-sözü bir, eğilmeyen-bükülmeyen dik duran olmalı… Bu davaya ömrünü vermiş olanların hakkını gasp edip, hakkı olmayanlara veren olmamalı, Çünkü siyasette iki yüzlülüğe asla yer yoktur. Siyasetçide arlanma-utanma olmalıdır...

* Bir İl Başkanı; Cumhur İttifakına zarar vermemeli, cumhur ittifakının avantajlarını kendi menfaati için değil, vatandaş için kullanmalı, cumhur ittifakını öne sürerek kurum ve kuruluşlarını istismar etmemeli…

* Bir İl Başkanı; örnek olmalı, davasını, partisini, liderini iyi temsil etmeli, mahale mahale gezmeli, esnaf ziyaretleri yapmalı, köyleri, beldeleri, ilçeleri gezmeli fikri misyonunu anlatmalı, vatandaşımıza dokunmalı, elini sıkmalı, aslanlar gibi konuşmalı, insanları ikna ederek, inandırarak MHP’nin vatlığını, Liderimizin sevdasını iyi anlatmalı gönüllere girmeli

* Bir İl Başkanı; Seçimlerde çok çalışmalı, oyunu artırmalı, neticeye gitmeli, başarılı olmalı, Teşkilatları zinde tutmalı, çalışmaya teşvik etmeli, birlik beraberliği sağlamalı, inandırıcı olmalı…

Yazar Erdal Demirkıran’ın şu tarifi ne kadar da yerindedir: “Şeytan, uyuya kaldı bir gün. Rüzgâr sert esti. Üç tüy düştü şeytandan dünyaya. Biri paraya yapıştı, diğeri mevkiye, öteki de ihtirasa.”

Etrafımızdaki bu “şeytandan üç tüy” kapmış insanlara dikkat etmek gerekir. Ya kurtarılması gerekenleri bu tüylerden arındırmak ya da bulaşmamak için onlardan uzak durmak lazım.

Lafa gelince üç günlük dünya dediler... Sonra! En sevdiklerini üç kuruşa değiştirdiler... Lafa gelince Yaratılanı-Yaratan'dan dolayı çok sevdik dediler... Sonrada, ALLAH yarattı demediler bu davaya canı pahasına hizmet edenlere saygısıza davrandılar, kaba kuvvet kullandılar. Hep suçu başkalarında aradılar ve çok kalp kırıldılar çok...

Hz. Ömer uyarıyor; İnsanların en kötüsü, Ahiretini dünyası için satandır. Daha da kötüsü ahiretini başkalarının dünyası için satandır...

Kendini samimi gibi gösteren sahte insanlardan, bilgiçlik taslayan cahil insanlardan, tevazu kılığında dolaşıp benlik duygusu olan insanlardan, hatayı kendi nefsinde değil hep başkalarında arayan kibirli insanlardan MHP İl Başkanı olmaz...

Yazar Yıldıray Çiçek diyor ki: “Bu nasıl bir yaşantı, bu nasıl davranış, bu nasıl karakter yansıması? Bu nasıl maddiyat açlığı, bu nasıl nefis azgınlığı, bu nasıl makam istismarı?”

Siyaset korkakların değil, mert, asil, erdemli, yiğit ve adam gibi adamların işidir. Siyaset kendi menfaati için kimsenin önünde eğilmeyen, bükülmeyen, dik duranların işidir.

Cemal Süreya'nın da ifade ettiği gibi; “Küskünlüğüm hayata değil, içindeki beş para etmez insanlara. Bıkkınlığım ise, onların yüzüne bakmak zorunda kalmam aslında.”

İnsan ancak dostları kadar büyür, dostları kadar gelişir. İnsanın çapı, dostlarının çapı kadardır.

Charles Bukowski'nin ifadesiyle; “Eğer bazı insanlara bir şans daha veriyorsan, kendini bir daha kandırmayı göze alıyorsun demektir.”

Kişinin kalitesini, dostları belirler. Kim olduğunu bilmek isterse, kimselerle dost olduğuna bakmalı insan.

Merhum Galip Erdem ne güzel söylemiş; “Bir kere dönen, ilerde tekrar dönebilir; döneklere dikkatli davranın…”

Bir insanla dost olmak, geleceğinizi o insana emanet etmektedir. Dostlarımızın, boyasıyla boyanır, ahlakı ile ahlaklanırız.

Hz. Mevlana'nın ifadesine bakın; “İnsanı inciten kişinin, Allah'ı incittiğinden haberi yoktur. O bilmiyor ki bu küpün suyu, Hak ırmağının suyu ile birleşmiştir.”

Siyaset korkakların işi değildir, olmamalıdır. Kiminle kim ne iş tutuyorsa veya hesap yapıyorsa bu bilinir. Hele ki MHP'den bu kaçmaz.

Necip Fazıl diyor ki; “Hayatta üç çeşit insandan korkacaksın: Dağdan inme, dinden dönme, sonradan görme.”

Hak etmediğin bir muamele gördüğünde unutma... O kişi senin değerini ve
sana yaptığını anlamadan ölmez... Çünkü Allah, el-Hakem'dir...

Çıkar ittifakları sabah kurulur akşam bozulur. Tekrar kurulur yeniden bozulur. Karanlık süreç gelgitlerle devam eder. Sonuç da; bir ağızdan hepimiz kardeşiz türküsünü söylerler, söylerler ama kimseyi inandıramazlar... Çünkü hepisi kardeş değil kalleştirler...

Dervişe sormuşlar huzur nedir diye? İnandığın yolda “inanmadığın kişiyle beraber yürümektir demiş.”

Biz ağzımızla konuşur, beynimizle düşünür, aklımızla kavrar, sevgimizle kucaklar, gönlümüzle coşar, yüreğimizle inanırız. İnandığımızı söyler, sonu ölüm de olsa dönmeyiz. Onun için diyorum ki, herkesten MHP İl Başkanı olmaz, herkesten yönetici olmaz!... Yöneticiliğin mektebi-medresesi yoktur, yöneticilik Allah vergisidir.

Yazımı; Gazeteci Yazar Yıldıray Çiçek'in anlam ifade eden şu sözlerleri ile bitiriyorum: “Kavgada yoklar... Mücadelede yoklar... Paylaşımda yoklar... Çilede yoklar... Sıkıntıda yoklar... Dertte yoklar... Ama MHP'de bir sıfat taşımak oldu mu hep varlar... Kutsanmış adamlar adeta... Kimseyle kötü değiller, o yüzden düşmanları da yok. Gelene ağam, gidene paşam hayatları.”

Zakir Tercan


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —