Fakir Yılmaz

Tarih: 12.11.2025 23:07

Hemşo!.. ‘Çayı koy, yeniden başlıyoruz..

Facebook Twitter Linked-in

Dün, Metro, Marmaray ile İstanbul‘u yer altında dolaşıp, kimilerinin kayyum dediği, kendisi ise kayyum değil, ‘Çağrı Heyeti‘ olduğunu belirten ve mahkeme kararı ile CHP İl Başkanlığına atanan ve dünkü görüşmemizde yöre derneklerine ‘Market kartçılar’ diyerek bir hayli kızan Ardahanlı Gürsel Tekin ile yaptığımız görüşme ardından Ardahan adının da geçtiği İmamoğlu’nun iddianamesinde de adı yer alan ve onca şirket, tv gibi el konulması istenen Sarıyer’de ki CHP İstanbul İl Başkanlığı binasında ayrılırken masa üstü gazetecilik yapanların görmediği bir şeyi orada görüp, yanımda ki gazeteci meslektaşım Erkan Sarıkaya‘ya, ‘Bak bu manzara ve görüntüye sana bir şeyi anlatmıyor mu? diyor ve fotoğrafımı çek diyordum.
Çünkü Otoban ile Galatasaray stadyumunun arasına sıkıştırılan tartışmalı binaya doğru giderken önü cezaevlerin de ki gibi demir parmaklıklarla kapatılmış olan yolun hemen arkasında şu an bir yıldan fazladır başkanı hapiste olan ve hakkında sayfalarca iddianame hazırlanan İstanbul Büyükşehir Belediyesinin adı vardı. Ve İBB’nin açılımı olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi isminin adı demir parmaklıkların arkasında görünen o görüntü sanki her şeyi anlatır gibiydi..
Ve İBB’nin sorumluluk alanında olan merdivenleri arza halinde olan metroda yol alırken bu kentin yani yer altında dolaştığım bir günde anladığım İstanbul’un belediyesinin çalışanlarının mevcut yönetimin başarısız olduğunu anlatma adına ‘sözde’ çalıştıklarını da anlamıyor değildim.
Çünkü yıllarca başkasının yani kendilerine yakın siyasi bakışın elinde olan İBB’nin çalışanlarının yarısından çoğu hatta yüzde 80’nin İmamoğlu ve ekibinin eline geçmesinde asıl onların rahatsız olduğunu ve başta İBB’ye ait otobüsleri olmak üzere metro merdivenleri gibi hizmet veren her şeyi bir formül bularak sık, sık ‘Dikkat arazlı..’ diyen levhalarla süslediklerinde görüyordum.
Yani muhafazakâr bakışlı çalışanlar ile Erdoğan gibi Kur’an okuyan İmamoğlu gibi bir zamanların papatyalı ANAP‘tan gelenler olsalar da solcu denen CHP’li idarecileri  yer altında ki metrelerce uzaklıkta olan merdivenleri yaya yürümek zorunda bırakılan toplum nezlinde ‘başarısız’ hale sokmaktı ve ‘Ya kardeşim bu merdivenler niye çalışmıyor.. Bu CHP niye çalışmıyor?’ diye mırıldayanların yüz hatlarına baktığımda bir hali başarılıydılar..
Evet, dün yer altında dolaştığım İstanbul’un altında gördüklerim kısaca bunlar olurken, her yanı rantsal dönüşüme dönen ülkenin en büyük metropolünün üstüne çıktığımda ise memleketim Ardahan‘a iki gümrük kapısı ile açılan ve ‘Ardahan’da bir konsolosluğu niye yok?’ dediğim Gürcistan‘da bize ait bir askeri uçağımın düştüğünü ve 20 şehidimizin olduğunun haberini alıyor, şok oluyordum.
Gerçi bu olaydan öncede ve ‘AB yolu oradan geçer..’ denen Diyarbakır’a tedavi için sevk edildiği hastaneden çıkan bir  polis memurunun 6 gündür bulunamadığını da öğreniyor, ve nedense bir anda 22 Temmuz 2015 tarihinde Ceylanpınar’da bugün hâlâ aydınlatılamayan o iki polis memuru aklıma geliyordu. Ve uçağını düşürdüğümüz Rus hava sahasının içinde olan bölgede, Kafkaslar da kaza denen uçakta şehit olan 20 askeri düşünürken anlamadığım bir his ile korkuyordum..
Tabi bu arada ‘acaba?’ soruları ile dolu bu korkuyu ve üzüntüyü azda olsa hafifleten diğer bir gelişme yaşanıyor ve birçok Ardahanlının yaşadığı İstanbul’un olduğu gibi ülkenin en büyük ilçesi Esenyurt‘un hapiste olan belediye başkanı, Prof. Dr. Ahmet Özer’in serbest bırakıldığını öğreniyorum.
Ve, Vanlı Kürt profesör Ahmet Özer’in yeni sürecin baş mimarlarından olan MHP Genel Başkanı Bahçeli’ye teşekkür eden açıklamasını da dinlerken tesadüf mü yoksa Özer’in bırakılmasının gölgelenmesi mi bilmem ama aynı saatlerde içinde memleketim Ardahan’ın adının da olduğu İmamoğlu ile ilgili 3 bin 741 sayfalık iddianamesi de havuz denen basına sızdırılıyordu..
Bunları yaşadığım bir günü geride bırakıp, yakalandığım griple birlikte evime doğru yol alırken sanal sayfamda ‘Güçlü bir Ardahan Lobisi’ diyen Ardahanlı hemşo!.. ‘Çayı koy, yeniden başlıyoruz..’ İstanbul Serhat Ardahan Dernekler Federasyonunun 22 Kasım’da Şişli’de kongresi var..’ diye bir paylaşım yaparken kongrenin yapılacağı Şişli’de ki hemşerim Mahmut Yılmaz’ın cafesine uğrayıp, burada görüştüğüm bir çok Ardahanlı dostla birlikte on gün sonra yapılacak kongreyi ardından yapılacakları bir kez daha gözden geçirip, tartışırken bu yazımı okuyanlarında dahil olduğu ve ‘Güçlü Bir Ardahan Lobisi’ diyenleri, ‘Hemşo!.. Çayı koy, yeniden başlıyoruz..’ diyerek yeni, eskilerin yönetiminde yer alacağı Serhat Ardahan Dernekler Federasyonunun kongresine davet ediyordum.
2021 Yılında resmi kuruluşunu tamamlayan ve o günden bugüne iki başkanı olan ve Burak Taştan’ın başında olduğu Ardahan Konfederasyonunun bileşeni olan İstanbul Serhat Ardahan Dernekler Federasyonunun yeni yönetiminde kimler olacağını bende sizin kadar merak ederken, İstanbul’a Bin 500 kilo metre uzaklıkta bulunan memleketimin BAL‘a yapışıp, kalan ve bir türlü 3. lige çıkamayan futbol takımının Serhat Ardahanspor‘un başkanı İskender Alihanoğlu’nunda bir basın açıklaması yapıyordu.
Ve aynı Alihanoğlu’nun İstanbul Serhat Ardahan Dernekler Federasyonun kongresini yapacağı güne kadar ve belki de yeni yönetimle birlikte başkanlığa devam ettiğini de gazeteci meslektaş, muhabirimiz Baran’a verdiği röportajın da haber alıyor, 20 şehidi olan ülkeme başsağlığı dileyip, sınır kenti olan Serhat Ardahan’ın federasyonu ile futbol takımına kongreleri hayırlı olsun diyerek hasta halimle yazımı bitiriyor, ‘evlendi, gitti..’ derken eve daha sık sık gelen kızım, gazeteci meslektaşım Şeyma kızımın benşm gibi hasta haliyle hazırladığı bol limonlu çayı içip, kendimi yatağa zor atıyordum.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —