Vedat Kan

Tarih: 20.08.2025 08:59

Diyarbakır halen daha ne kaybettiğinin farkında bile değil!

Facebook Twitter Linked-in

Diyarbakır halen daha ne kaybettiğinin farkında bile değil!

Çocuklar oyun oynuyordu; anlaşamamışlar tartışmışlar gibi mi geldi bu “oyun” size? 

Dicle’nin incisi ve ortalama 12 bin yıllık bilinen bir tarihe sahip olan kadim şehir ve insanları; ne yazıktır ki bir kez daha, kendi bağrında yakılan bir ateşle baş başa bırakıldı.

Biz bu görüntülerin bir benzerini Gaffar Müdür katledildiğinde yaşadığımızda, yürekten inanıyorduk ki Diyarbakır halkının büyük bir çoğunluğunun hem de ciddi bir rakamı; devletinin ve milletinin, bayrağının, vatanının, özellikle de töresinin sevdalısı bireylerden oluştuğu yönündeydi. 

Ve bu katliamda en çok üzülenlerin kendileri olduğu yönündeydi…

Diyarbakır’ı bu sıcak topraklarda ayakta tutan en büyük zenginliğin töre ve inanç birliği olduğunu bilmeyenler de yok gibidir.

Diyarbakır, Dicle havzasının tarih sürecindeki en önemli bir merkez konumunda olduğundan dolayı da; bu özelliğinin verdiği gereklilikle bu topraklarda kötü niyetli birileri her daim var olmuştur, her daim de birileri tarafından bu art niyet sahiplerinin varlıkları korunmuştur. 

Bizim derdimiz burada birilerine tarih dersi vermek veya dünü irdelemek değil ama dünü unutmadan da, büyük bir inançla güvendiğimiz bu Dicle yöresinin insanının; kendi üzerlerinde, şehirlerinin üzerlerinde, özellikle son yarım asırdır oynanan “devlet karşıtı gösterilme” senaryolarının karşısında nasıl bu kadar kayıtsız kalabildiğidir.

Tıpkı geçen gece sahada bir kaç sürü kaçkının sözde spor destekçileri, yani sözüm ona taraftar adı altında girişmiş oldukları linç girişimini izledikler gibi...  

O gece; bu sıralar mevcut hükümet ve Cumhur İttifakının oluşturduğu üyelerin destekleriyle gerçekleştirilmeye çalışılan kardeşlik adımlarına büyük bir çelme takılmıştır.  

O gece, Diyarbakır’ın yarınlarına ışık tutan ne kadar düşünce var ise tekrardan karanlık çıkmaz sokakların yalnızlığına bile-isteye atılmıştır.

Birileri bizi salak yerine koyarak zannetmesin sakın, bu yaşananlar basit bir futbol oyunundan sonra ortaya çıkan tarafların hazım sorunundan kaynaklanan bir sinir boşalmasıdır diye.

O gece karşılaşmanın ilk dakikalarından ve yapılan tezahüratlardan sonucu az çok tahmin edebiliyorduk ama bu aşamaya gelebileceğini bırakın aklımızdan geçmesini, tahmin dahi etmemiştik.

Bize göre Dicle’nin çocuklarına oynanan oyun büyüktü…

Biliyor musunuz?

Sırf sessiz kaldığınız için;

O gece Diyarbakır; tüm Türkiye’nin, özellikle de çocuklarını bir futbol oyunu için emanet olarak göndermiş olan Dadaşlar diyarı Erzurum halkının samimi ve içten güvenlerini kaybetmişlerdir. 

Bu saatten sonra o şehire özellikle de spor karşılaşması için gelenlerin nasıl bir psikolojiyle geleceğini ve o stat da nasıl bir ruh haliyle mücadele edeceğini, özellikle de emniyetine yani devletine güvenerek karşılaşmaya çıkacağını inanın görmek istiyorum. Her hangi bir sporcunun bu saatten sonra o şehirde mücadele etmeye geleceğini zannetmiyorum ama geldiğini düşünürsek, o sporcunun galibiyet aşamasında nasıl hareket edeceğini de özellikle görmek lazım diye düşünüyorum. 

Acaba galip gelirsem, bu golü atarsam, bu rakibi yenersem; özellikle arkamdan hem de sırtımdan, kahpece bir darbe alır mıyım diye düşünmeyecek olan var ise buyursun, Diyarbakır orada… 

Diyarbakır halkına olan güven zedelenmesini, aslında kendi bağırlarında yetiştirdikleri ve asıllarını kendilerin daha iyi bildikleri ama o şehre yakışmayan bir kaç çapulcu tarafından ortaya koyuldu dersek, yalan söylemiş olmayız. 

Diyarbakır’ın bu sessizliği nedeniyle, neleri kaybettiğini elbette bize zaman gösterecek ama en azından Dadaşların gönlünde kaybettiğinin geri geleceğine en azından ben inanmıyorum…

Hem de özellikle ayarlanmış olan formalarının ve renklerinin inadına çağrışımını dahi görmeden.

Dadaşın güvenini kaybedenler neleri kaybettiğinin farkına dahi varamaz!

Yaşayıp, göreceğiz…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —