Rafet Ulutürk

Tarih: 18.11.2025 10:02

Birliğin Üç Sırrı ve Bugünün Aynası

Facebook Twitter Linked-in

Tarih boyunca Türk milletinin gücü yalnızca savaş meydanlarında değil, toplumun ruhunda saklıydı. Bu ruhu besleyen üç temel ilke vardı: töre ve adalet, dayanışma ve özgürlük. Bugün bu ilkeleri sık sık hatırlıyoruz; ancak hatırlamak ile yaşatmak arasındaki fark büyüyor. Belki de bu nedenle “birlik” eskisi gibi sıcak ve güçlü bir kelime olmaktan uzaklaşıyor.

Töre ve Adalet: Devletin Vicdanı, Toplumun Çimentosu

Eski Türk toplumunda töre, düzen demekti; adalet ise devletin omurgası. Hakan da, halk da aynı hukukun karşısında eşitti. Bu nedenle adalet sarsılmadığı sürece devlet dimdik durdu, millet parçalanmadı.

Bugün ise adalet kavramı çoğu zaman tartışmaların gölgesinde. Kurallar var, ama kimi zaman kuralların ruhu yok. Oysa Türklerin tarih boyunca ayakta kalmasını sağlayan şey, tam da bu ruhun kendisiydi.

Adalet, yalnızca mahkemelerde değil; evlerde, sokaklarda, kararlarımızda, ilişkilerimizde hayat bulduğunda bir anlam taşır. Birliğin ilk sırrı hâlâ aynı yerde duruyor ama bize düşen onu yeniden görmek.

Dayanışma: Bir Zamanlar Boyları Birleştiren Güç

Türk boyları zor gün geldiğinde tek yürek olurdu. Çetin bozkır şartlarında dayanışma bir seçenek değil, bir yaşam biçimiydi.

Bugünse dayanışmayı çoğu zaman sosyal medyada bir paylaşım, bir etiket akımı ya da birkaç saniyelik destek cümlesi olarak yaşıyoruz. Gerçek hayatta insanların yalnızlaştığı, sorunların bireyselleştiği bir dönemde yaşıyoruz.

Oysa geçmişte dayanışma, bir kapı çalmak, bir yükü tutmak, bir acıyı paylaşmak demekti. Kendine dokunmayan derdi görmezden gelmek değil, darda kalana uzanan el olmak demekti. Birliğin ikinci sırrı işte bu insani bağda saklıydı.

Özgürlük ve Bağımsızlık: Türk Ruhunun Nefesi

Türkler için özgürlük, ekmek ve su kadar gerekliydi. Atının üstünde, göğün altında özgürce yaşamak yalnızca bir yaşam tarzı değil, bir kimlikti. Bu yüzden tutsaklık kabul edilmezdi; gerektiğinde devlet kurulur, yıkılır, yeniden kurulur ama özgürlükten taviz verilmezdi.

Bugün bağımsızlık daha karmaşık bir sınavdan geçiyor. Ekonomiden dijital dünyaya, uluslararası ilişkilere kadar pek çok alanda özgürlüğün anlamı değişti. At sırtında korunan bağımsızlık, artık masalarda, stratejilerde, teknolojilerde korunuyor.

Ama öz aynı: Özgürlük hâlâ vazgeçilmez.

Bugünün Sorusu: Sırlar Kayboldu Mu, Yoksa Biz mi Unuttuk?

Birliğin üç sırrı — adalet, dayanışma ve özgürlük — hâlâ elimizin altında. Kaybolmuş değiller, sadece arka raflara kaldırılmış gibiler.

Bugün bu değerleri yeniden hatırlamak, romantik bir tarih özlemi değil; geleceğe sağlam bir köprü kurmanın tek yoludur. Adalet olmadan güven olmaz, dayanışma olmadan toplum ayakta duramaz, özgürlük olmadan millet nefes alamaz.

Türklerin geçmişteki gücü üç basit ama sarsılmaz gerçeğe dayanıyordu:
Adil olmak, bir olmak, özgür yaşamak.

Belki de bugün ihtiyacımız olan, bu üç sırra yeniden içtenlikle sarılmak.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —