Selam değerli dostlar...
İki haftafır yazı yazmıyorum..
Daha doğrusu YAZAMIYORUM!
Arayıp, yazıp soranlar dışında, merak edenler içinde sebebini açıklayayım..
GAZETEMİZ KAPATILDI!!
Evet, TÜM1 HABER kanalına erişim yasağı getirildi!
Ne bir tebligat, ne bir uyarı verilmeden hemde!!
Hukîki süreç devam ettiğinden daha fazla bir şey söyleyemiyoruz..
Ama süreci beklerken bu iki haftada boş durmadık elbette..
Yeni, nur topu gibi bir gazete daha kurduk.
GLOBAL BAKIŞ
Hayırlı olsun diyelim..
Eski arşivlerimizi buraya taşıyarak aynı şekilde yolumuza devam edelim..
Bu köşe CUMA KÖŞESİ..
Ve bende bir ilahiyatçı olarak yazıyorum her hafta bu köşeyi..
Ama ben aynı zamanda gerçek(!) gazetecilik mezunu olarak basın kartı olan bir gazeteciyim.. (Son dönem diploma sahteciliğine ithâfen!)
Ve bu durumda "Basın Özgürlüğü" adına hak ihlaline uğramış bir vatandaşım!
Bu sebeplerle bu hafta, köşenin formatına uygun "KUL HAKKI" diyeceğim..
Nedir kul hakkı?
İslam’da kul hakkı:
Bir kişinin malına!
Onuruna!
Özgürlüğüne!
Emeğine!
Veya herhangi bir hakkına haksız şekilde müdahale etmek, gasp etmektir..
Hukuksuz karar = adaletin çiğnenmesi
Bu tanımlara göre hukuksuz bir karar da; bir kişinin hakkını gasp etmek, özgürlüğünü kısıtlamak veya mağdur etmek demektir.
Bu da doğrudan kul hakkına girer.
Mesela:
Haksız yere birine ceza vermek..
Malına veya mülküne el koymak..
İşinden, hakkından, rızkından mahrum bırakmak..
Bunların hepsi kul hakkına örnektir.
Bu hakların sorumlulukları kimin üzerindedir peki?
Böyle kararları alanlar, onaylayanlar veya uygulayanların elbette!
Bir karar güncel yasalar adına hak görülse bile, İslâmi anlamda adalet ilkesine aykırı ise ve mağduriyet oluşturuyorsa kul hakkına girer!
Rabbimizin emri ile İslam’da “adalet” kanundan önce gelir.
"Ey iman edenler!
Allah için hakkı ayakta tutun!
Adaletle şahitlik eden kimseler olun! Herhangi bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsiz davranmaya itmesin!
Adaletli olun, Allah’tan korkun!
Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır." (Mâide Sûresi- 5/8)
Bu ayetten ne anlıyoruz?
Hani namaz farz diyoruz ya..
Ne ile farz?
Kur'an'da ayet ile emredilmiş çünkü..
Ee adalet de emredilmiş!
Adil olmak da!
Hoşumuza gitmiyor diye bir topluluğa kin duymamak da!
Bu ve bir çok ayette "ADALET" vurgusu yapmış olan Rabbimiz; namazı farz kıldığı gibi "ADALETİ' de farz kılmıştır!
Namaz kılmamak kendi hesabımız iken, adaletsizlik ile, adaletsizliğe ses kesmişlik ile ayrıca bir de "KUL HAKKI" yüklenecek hesabımıza unutmayalım!
Bu yaşadığımız olay:
“Bir Gazetenin Kapatılması mı?
Yoksa Kul Hakkının Çiğnenmesi mi?”
Toplumlar sadece betonla, asfaltla, barajla ayakta kalmaz; adaletle, özgürlükle ve hakkaniyetle ayakta kalır.
Çünkü adalet, Rabbimizin emirdir.
Bugün gazetemizin hukuksuz bir şekilde, hiçbir tebligat veya uyarı yapılmaksızın kapatılması; sadece basın özgürlüğü değil, kul hakkı meselesidir.
Çünkü basının susturulması; yani eşittir fikirlerin susturulması sadece bir ifade hakkı meselesi değil, aynı zamanda adaletin ve hakkaniyetin ihlâlidir.
Bu, kul hakkının en somut örneklerinden biridir.
Ayrıca bu kul hakkı ihlali sadece bireysel de değildir!
Bir kişinin hakkına müdahale etmek kul hakkıdır evet..
Ama!
Bir kurumun hakkına müdahale etmek demek; onlarca, yüzlerce emekçinin, okuyucunun ve toplumun hakkına da müdahale etmek anlamına gelir.
Bu ise tek değil zincirleme bir vebaldir.
Rabbimiz uyarır!
“Şüphesiz Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder.” (Nisâ Sûresi, 4/58)
“Zulüm” kavramı da bu yüzden çok geniştir: yalnızca bireyler değil, yönetenler, hakemler, hâkimler de bu sorumluluk altındadır.
Bir gazete kapanır..
Kâğıt susturulabilir..
Mürekkep kurutulabilir...
Sosyal medya yasaklanabilir..
Paylaşımlar engellenebilir..
Ama!!
İnsanların hafızası var!
Rabbiminizin en büyük nimeti olan aklı var!
Gören gözü, duyan kulağı var!
Burada gazeteyi, medya mikrofonlarını kapatabiliriz..
Ya ahirette?
Hesap gününde?
Oradaki mikrofonlara kimsenin müdahale "yetkisi" yok!
Biraz ironi ile müjde verelim "gerçek" gazeteci dostlarımıza..
Ahirette "Basın Özgürlüğümüz"
garanti altında:)
Hangi "renk" (!) mikrofon olursa olsun tuttuğumuz; eğer alacaklı isek, eğer bu dünyada haksız yere susturuldu isek, o mikrofona cevap ve-ri- le-cek NOKTA.
Peki bu dünyada?
Ahirete kalmadan dünya adına da tarihe bakmak gerek..
Zorla susturulan her ses, daha güçlü geri dönmüştür...
Ve bu bağlamda Rabbimiz de Şuarâ Süresinin son 7 ayetinde şöyle seslenir bizlere:
"Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi?"
"Onlar, her günahkâr yalancıya inerler.."
"Bunlar da şeytanlara kulak verirler.Onların çoğu ise yalancıdır.."
"Şuaraya (Yalan ile konuşan, olmayanı anlatana) gelince, onlara da anca sapıklar ve yoldan çıkmışlar uyarlar!"
"Onların (Şuaranın) her vadide şaşkın şaşkın dolaştıklarını ve gerçekte yapmadıkları şeyleri söylediklerini görmedin mi?"
"Ancak iman edip iyi işler yapanlar, Allah'ı çok çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında kendilerini savunanlar başkadır.."
"Haksızlık eden kimseler ise, yakında nasıl bir yıkılışla yıkılacaklarını anlayacaklardır!"
(Şuarâ Sûresi -26/ 221.....227)
Bu ayetlerin üzerine konuşmak yazmak artık yersiz, yetersiz...
Mevlâ görelim neyler..
Neylerse güzel eyler...
Rabbimiz bize adaletli kararlar almayı.. Hakkı gözetmeyi..
Haksızlığa uğradığımızda sabrı ve metaneti..
Hakkımızı arama gücünü..
Haksızlık edenlere, haksızlıklara ses kesenlere, alet olanlara da yanlışlarından dönmeyi nasip etsin..
Ve unutmadan..
Kul hakkının affı ancak helalleşmekle mümkündür!
VESSELÂM...
Dip Not: Bu hafta kendi gündemimizle ilgili olduğundan "KUL HAKKI" konusunu tek bir yönü ile işledik..
Ancak çok geniş bir konu olduğunu hepimiz biliyoruz elbette..
Haftaya genel itibari ile tüm kul haklarını dilim döndükçe anlatacağım inşallah..
Haftaya devamında buluşmak niyeti ve duasıyla diyelim....