Kocaeli Dilovası’nda bugün yaşanan facia, bir kez daha unuttuğumuz en temel gerçeği hatırlattı: İnsan hayatı, hiçbir üretimden, hiçbir kârdan daha değersiz olamaz.
Bugün Kocaeli Dilovası’nda bir fabrika daha yandı.
Ama yanan yalnızca bir bina değildi…
Bizim vicdanımız, bizim insanlığımız, bizim sistemimiz kül oldu.
O duman gökyüzüne yükselirken, içimizdeki umut da gri bir buluta karıştı.
Çünkü o yangında ölenler sadece işçiler değil,
komşularımız, tanıdıklarımız, bir babanın, bir annenin, bir çocuğun hayatıydı.
Bir baba vardı o fabrikanın içinde…
Bizim mahallemizdendi.
Günaydın dediğimiz, selam verdiğimiz, “nasılsın abi?” diye sorduğumuz bir insandı.
Şimdi o evin kapısında sessizlik var,
ve o sessizlik, bir ülkenin geleceğinden daha yüksek sesle bağırıyor.
Yangında hayatını kaybedenlerden bazıları daha çocuktu.
16 yaşındaki Cansu, 17 yaşındaki Nisa, 18 yaşındaki Tuğba…
Henüz gençliklerinin başında, alın teriyle hayatta kalmaya çalışan üç gencecik can.
Onların isimleri artık bir haber başlığında,
ama bir annenin yüreğinde ömürlük bir yangın olarak kalacak.
Bu, kader değil.
Bu, denetimsizlik, ihmal ve insan hayatını rakamla ölçen bir zihniyetin sonucudur.
Biz yıllardır aynı cümleyi duyuyoruz: “Soruşturma başlatıldı.”
Ama hiçbir şey değişmiyor.
Çünkü kimse bu ülkede alın terini, emekçinin güvenliğini, gençlerin yaşam hakkını gerçekten ciddiye almıyor.
Ve bu acı, sadece Kocaeli’nin değil…
Bugün Mersin’de de, İzmir’de de, İstanbul’da da aynı yürek sızlıyor.
Çünkü bu topraklarda yaşanan her ihmal, her yangın,
ülkenin dört bir yanında yankılanan ortak bir “yeter artık” çığlığına dönüşüyor.
Kocaeli’nde ölen bir işçi, Mersin’de bir annenin gözyaşıdır.
Bir fabrikanın dumanı, İzmir’de bir çocuğun nefesine karışır.
Biz tek bir ülkenin, tek bir kaderin insanlarıyız —
ve artık bu kaderi değiştirmek zorundayız.
Bir ülke, çocuklarını koruyamadığı sürece kalkınamaz.
Hiçbir ekonomik büyüme, hiçbir yatırım,
bir annenin evladına sarılamadığı bir sabahı telafi edemez.
Bu ülke artık “kader” değil, sorumluluk demeyi öğrenmeli.
Bu topraklar, emekle yoğrulmuş, alın teriyle sulanmış topraklardır.
Ama o emeği görmezden gelen, onu korumayan her sistem
kendi insanını, kendi geleceğini yakar.
Bugün Kocaeli Dilovası’nda yanan bir fabrika değil;
adaletin, merhametin ve vicdanın ta kendisidir.
Ve eğer hâlâ “kader” deyip geçersek,
yarın başka bir şehirde, başka bir yangında yine aynı sözleri söyleriz.
Yine ağlarız, yine unuturuz.
Ama artık unutulmaması gereken bir şey var:
Hiçbir kalkınma, bir insanın nefesi kadar değerli değildir.
Ve biz bu ülkenin nefesini kaybediyoruz…
⸻
💔
“Bugün Kocaeli’nde yanan ateş, Mersin’in rüzgarında savruldu;
ve o duman, hepimizin yüreğine sinmiş bir utanca dönüştü.
Artık susmak değil, değiştirmek zamanı…”
⸻
Fahri İNAL | Siyaset Danışmanı | Stratejist | Analist | Yazar




