Rafet Ulutürk


SEVGİ NE ZAMAN HESAPLI OLDU?


Bir zamanlar sevgi, doğaldı. Anne gibi, su gibi, gökyüzü gibi.
Yani saf, temiz, karşılıksız. Bir zamanlar biri “Seni seviyorum” dediğinde, bunu kalpten söylediğine inanılırdı.
Şimdi? Seni seviyorum demek, çoğu zaman bir planın parçası.
Bir isteğin önsözü, bir menfaatin şifresi gibi…

Sevgi artık ölçülüyor.
Kimin ne kadar kazancı var, hangi statüde, ne kadar popüler?
İşte bunlara göre değer biçiliyor insanlar. Kalpten çıkan değil, cüzdandan çıkan belirliyor aşkı, dostluğu, sadakati…
Ve bu acı gerçeğe ne yazık ki çocuklarımız bile tanık oluyor.

Daha küçük yaşlarda öğreniyorlar:
“Değerli olmak için güzel görün, zengin ol, güçlü görün.”
Yani kendin olma, olduğun gibi görünme!
Birilerine yaran, birilerinin gözünde değer kazan.
İşte yeni nesil sevgi anlayışı bu:
Reklam gibi, vitrin gibi, süs gibi…

Ama sevgi böyle miydi?
Bir zamanlar sevdiğimiz için verir, karşılık beklemeden severdik.
Yüzüne baktığımızda içimizi ısıtan insanlara “iyi ki varsın” demek için hiçbir sebep aramazdık.
Şimdi “ben seni seviyorum” demek için bile
karşı tarafın ne vereceğini hesaplıyoruz.
O bana ne yaptı ki, ben ona yapayım!
O beni aramadı ki, ben onu niye arayayım?

Sevgi bile bir ticaret oldu.
Al-ver dengesine dayandı.
Dostluklar artık borç defterine döndü.
Bir insanı sadece insan olduğu için sevmek,
herkesin yapabileceği bir şey değil artık.
Bunun adı “akılsızlık” olmuş.

Ama unutma…
Sevgi, akılla değil kalple yaşanır.
Ve bir gün, herkes kaybettiğinde şunu fark edecek:
Para, şöhret, güç…
Hiçbiri yalnızlığını sevemez.
Hiçbiri elini tutmaz.
Hiçbiri seni içten “anlamaz.”

Şimdi kendine şu soruyu sor:
“Son kez kimseden hiçbir şey beklemeden kimi sevdim?”
Ve cevabın yoksa bil ki, sen de bu çağın en büyük kaybedenlerinden birisin.
Çünkü sevgi hesaplanmaya başladığı an,
insanlık iflas etmiştir.