Utkan Uğur


Ruslarla Mücadelede İsimsiz bir Kahraman Türk Evladı: Kırcaalili Murat Ağa


Bugüne kadar milli kahramanları ile övünen, milli kahramanlarının yazdığı destanlardan ilham alan necip ulusumuz için vücudunu taşın altına koysa da tarihimizin küller altında kalan kısımlarında hala gün yüzüne çıkarılıp yeniden hatırlanmayı bekleyen nice milli kahramanlarımız, nice medar-ı iftiharımız olan mümtaz şahsiyetler halen mevcut…         

İşte hatırlanmayı bekleyen şahsiyetlerden birisi de Ruslarla mücadele eden isimsiz bir kahraman Türk evladı olan Kırcaalili Murat Ağa’dır.

Kırcaali’ye bağlı Fındıkcak köyünden olan Murat Ağa, Osmanlı’ya karşı ”böl-parçala-yut-yönet” mantığıyla hasmane bir yaklaşımda bulunan emperyalist zalimlere karşı verilen ülke müdafaasının en müstesna örneklerinden birini ortaya koyan bir şahsiyettir. Uzun boylu, köse sakallı bir adam olan bu kişi, gözünü hiçbir tehlikeden sakınmayan korkusuz, yiğit bir vatan evladıydı. Her Türk çocuğunun muhakkak bilmesi, araştırması, öğrenmesi lazım olan bu kıymetli vatan evladını bu yazımızda ele alacağız.

Her ne kadar Osmanlı’yı yıkmak için aynı çizgide buluşsalar da günümüzde birbirlerine pala sallayan düşman kardeşler haline gelen Rusya-İngiltere-Fransa şeytan ekseni tarafından yapılan kışkırtmalarla Devlet-i Aliyye’ye karşı devasa ölçüde Bulgarlarca 1876 yılında tertip edilen isyan hareketini Osmanlı bastırınca bu defa Rusya Türkiye’ye savaş ilan etti.

1877-1878 sürecinde patlak veren ve tarihte ”93 Harbi” olarak tescillenen Osmanlı-Rus Savaşı çok şiddetli çarpışmalarla geçerken Ruslar Tuna’yı kolayca aşmış ve Plevne’de Türk direnişiyle karşılaşmıştı. Bu vaziyete müteakip Ruslara katılan Bulgarlar, Hasköy’den Kırcaali Dağları’na doğru bir Rus alayı ile yürüyüşe geçtiler. Kilisekule yanında Türk mukavemeti karşısında tutunamayan istilacılar çil yavrusu gibi dağıldılar.

Fındıkcaklı Murat Ağa, Şıpka’da harp eden askerlerden biriydi. Süleyman Paşa’nın harp alanına gelirken Kırcaali’den geçtiği esnada, fazla silah ve cephanenin burada bırakıldığını gören Murat Ağa, çok geçmeden Bulgarların ve onları destekleyen Rus alayının Kırcaali’yi Bulgaristan toprağına katma girişiminde bulundukları haberini aldı. Bunun üzerine Kırcaali’nin halkı Türk ve Müslüman olan bütün köylerine adam gönderen Fındıkcaklı Murat Ağa, sayısı binleri bulan silahlı dağ çocuğunu uhdesine alarak düşman Bulgar güçlerinin ve onları destekleyen Rus alayının ilerleme sağladığı boğazın tabi müstehkem olan iki geçit noktasını tuttu. Ancak kullanacakları bir topları dahi yoktu. Karşılarında da muazzam bir ordu gücü mevcuttu. Böyle bir denklemde aleyhlerindeki her türlü dezavantajlı koşullara rağmen Kırcaalili Murat Ağa, zinhar geri adım atmadı. Mukavemet için bir an olsun dahi tereddüt göstermedi. Murat Ağa’daki bu azim ve kararlılığı gören silahlı dağ çocuklarının da azim ve şevki arttı ve cansiperane Bulgarlara ve Ruslara karşı destansı bir direniş örneğini ortaya koydular. Rusların pek de önem atfetmediği, asker kaçağı zannettiği biri olmasına rağmen karşılıklı iki ateş altına aldığı Ruslara hayatının şokunu yaşatan Murat Ağa, boğaza girenlerin bir tanesinin bile kurtulmasına imkan vermedi.

Neticede yaşanan şiddetli çarpışmalar sonucu bütün umudu kırılan düşman ordusunun komutanı General Herkisof, derhal Murat Ağa’ya bir haber gönderip kendisi ile görüşmek istediğini bildirdi. General Herkisof’un karargahına lüleli çubuğu ensesine sokulu, elinde martini, bindiği katırla tek başına giden Murat Ağa’ya General Herkisof’un bütün askerlerini selama dizmek suretiyle hazırladığı bir karşılama töreni yapıldı. İkili görüşmede Murat Ağa, dağlardan bir karış yere kimseyi sokmayacaklarını kesin olarak General Herkisof’a bildirdi.

Savaş sonunda imzalanan ve bağımsız büyük bir Bulgaristan’ın kurulmasına imkan tanıyan Ayastefanos Antlaşması’nı kabul etmeyen başta İngiltere olmak üzere Avrupa devletlerinin araya girmesiyle şartları Ayastefanos’a göre daha yumuşak olan Berlin Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile Osmanlı İmparatorluğu, prenslik adı altında bir Bulgaristan’ın kurulmasını kabul etti. Filibe’de kurulan ”Rumeli-yi Şarki Vilayeti Prensliği” bu hududun içine girerken Kırcaali sancağı da Bulgarlara terk edilmiştir.

Kağıt üzerinde yapılan bu muamele ile Bulgarlara terk edileceğini zanneden fedakar Kırcaali halkını şaşırtan bir gelişme olacaktı. İki taburdan müteşekkil Bulgar askerini ve Bulgar memurlarının, halkı fedakarlığıyla nam salan Kırcaali kasabasını teslim almaya geldiğinin haberini alan ve Ruslara karşı gösterdiği direnişle tanınan Fındıkcaklı Murat Ağa öfkeyle ayağa kalkarak emrindeki silahlı kızanlara Kırcaali’yi teslim almaya gelen Bulgar taburların tüfeklerini ellerinden almalarını emretti. Hemen akabinde de karşısındaki Bulgar memurları tanımadığını ilan ederek hepsini geri gönderdi.

Ardından Kırcaali’de müstekil bir hükümet kuruldu ve bu hükümet 1885’te Osmanlı’ya katılma kararı aldı.

Bu gelişmeler üzerine dönemin Osmanlı sadrazamı devreye girdi ve Murat Ağa’yı payitahta davet etti. Davete icabet eden Murat Ağa, II. Abdülhamid’in huzuruna çıkarıldı. Padişah, Murat Ağa’yı taltif için arzusunu merak ettiğinde de Murat Ağa da sınır boyunda zaptiye çavuşu olmak istediğini söyledi. Ölene kadar da Mahmutlu köyünde zaptiye çavuşluğu yaptı.

Yazımızda ele almaktan büyük bir şeref duyduğum bu değerli vatan evladına Allah’tan rahmet diliyorum. Mekanı cennet olsun.