Gürkan Karaçam


Kognitif Kuşatma ve Neo Ergenekon


Zeki insan, modern çağın en tehlikeli gerçeğini duvarına yazmak istiyorsan şunu yaz: Bu devirde milletler önce zihinlerinden teslim alınır, sonra sınırlarından ve savaşın görünmez adı artık kognitif kuşatmadır. 

Bu kavramı masa başında üretilmiş bir akademik terim sananlar yanılır; kognitif kuşatma, bir milleti kendi aklından şüpheye düşüren, doğrularını flu hâle getiren, hakikati sisleyen, hafızasını söndüren bir operasyon biçimidir. Silahı yoktur, sesi yoktur ama etkisi topyekûn işgaldir. Bu kuşatma, algıyı gerçekliğin yerine koyar; korkuyu güvenliğin yerine yerleştirir; kaosu rutinleştirir.

Zihin bölününce millet bölünür, zihin toparlanınca millet bütünleşir.

İşte tam bu kırılma noktasında karşımıza çıkan şey Neo Ergenekon’dur. Eski destanda kapana kısılan bir milletin yeniden dirilişi vardı; bugün ise bunun tersine çevrilmiş, sinsi ve modern bir versiyonu var: Neo Ergenekon; artık dağlarla çevrili bir vadi değil, manipülasyonlarla çevrili bir zihin vadisi bu.

 İnsan kendini kaybettiğinde, toplum yönünü kaybeder; toplum yönünü kaybettiğinde devlet rota şaşırır. Neo Ergenekon dediğim yapı, işte bu yön şaşırtma mühendisliğinin örgütlü hâlidir. İnsanlara köklerinden kopuk bir benlik sunar; geçmişi unutturur, geleceği belirsiz gösterir, bugünü kriz yumağı gibi hissettirir. Böylece millet yorulur, yorgun millet yönlendirilir, yönlendirilen millet de içten içe kendini inkâr etmeye başlar.

Kognitif kuşatma, gerçeği silerek başlar; Neo Ergenekon, bu silinmişliğe alternatif bir karanlık sunarak devam eder. İkisi birbirine çark dişlisi gibi kenetlenmiştir.

 Kognitif kuşatma bir operasyon; Neo Ergenekon bu operasyonun içinde kurulan labirenttir. Bir millet bu labirentte dolaştıkça, çıkış kapısı olduğunu sanır ama aslında hep duvara çarpar. Çünkü Neo Ergenekon’un en tehlikeli silahı budur: Kendini çıkış gibi gösteren yanılsamalar. Yeni fırsatmış gibi sunulan köksüzlük, özgürlük diye pazarlanan kimliksizlik, çağdaşlık adıyla servis edilen tarih hafızası kaybı… Bunların her biri, labirentin duvarlarına yazılmış görünmez talimatlardır.

Zeki insan, seni uyandırmak istediğim nokta şu: Bu kuşatmaların hiçbiri rastlantı değil; bunların hedefinde toplumun refleksleri, duyguları, düşünce sistematiği vardır. Algıyı sürekli olumsuzla dolduran küresel medya dili, gençliği sürekli tükettiği şeyle tanımlayan dijital akımlar, akademide milli bakışı küçümseyen entelektüel koloniler, sosyal medyada aynı anda yayılan moral çökerten manipülasyon dalgaları… Bunların tamamı Neo Ergenekon’un görünmez kazıklarıdır. Bir millet psikolojik olarak çökertildiğinde, onun savunması zaten kırılır. Çünkü zihnini savunamayan, vatanı uzun süre savunamaz.

Ama çözüm sandığından çok daha yakın ve kolay zeki insan. Bu labirentin duvarı taştan değil, algıdan; çünkü gerçekten var olan hiçbir duvar zihin kadar hızlı aşınamaz. Çözüm, bir masalın içinden çıkmayı beklemek değil; masalı kimin yazdığını fark etmektir. Millet olarak yapmamız gereken şey, Neo Ergenekon’un kodlarını çözmektir. 

Bu kodun ilk harfi farkındalıktır: bilgi ayıklama becerisini artırmak, dijital okuryazarlığı devlet güvenliğinin parçasına dönüştürmek, toplumu manipülasyona karşı bağışıklık sahibi kılmak.

 İkinci harfi özgüvendir: başarılarımızı küçülten değil, büyüten bir milli anlatı üretmek. 

Üçüncü harfi köktür: gençlere hem geçmişten güç alan hem geleceğe kanat açan hibrit bir kimlik inşası kazandırmak.

 Dördüncü harfi ise stratejidir: milli psikolojik harp kapasitesi oluşturmak, toplumsal refleksleri güçlendirmek ve algı saldırılarına karşı koordineli bir savunma ağı kurmak.

Çünkü çıkış yolu, bir kapının ardında değil; bir bilincin içinde gizlidir. Neo Ergenekon’un demir duvarları yoktur, ama algıyla örülmüş sis duvarları vardır. Bu sisin içinden geçmek, sisin karanlığını suçlamakla değil, kendi ışığını yakmakla olur. 

Unutma zeki insan!                           Hakikati arayanın yolunu kimse kapatamaz; hakikatten kaçanın yolunu ise kimse açamaz.

 Neo Ergenekon’dan çıkış, bir kurtarıcı beklemek değil; milletçe bir uyanışı başlatmaktır. Ve kognitif kuşatmayı yaran kılıç metalden değil; bunu fark eden akıldan yapılmıştır.

Bu çağın en büyük savaşı sessizdir ama sonuçları gürültülüdür. Zihnin düştüğü yerde devlet yere kapaklanır; zihnin ayağa kalktığı yerde devlet yeniden yükselir. 

Neo Ergenekon’un labirentinden çıkmak için demir eritmek gerekmiyor zeki insan, sadece sisin ardında duran gerçeği görmek gerekiyor. Ve o gerçeği gören milletlerin kaderini hiçbir güç çizemez.

Gürkan KARAÇAM