Cenabı Mevla bile yarattığı kula sesleniyor günde beş vakit.
“Gel bana” diyor, “unutma beni” diyor…
Ama sen, koltuk sevdasına kapılıp burnunu indiremiyorsun!
Selam vermek artık sana “ağır iş” olmuş.
Hayırdır, ufak tepeleri sen mi yarattın da haberimiz olmadı?
Bu neyin kibri, neyin egosu, neyin kafasını yaşıyorsun?
Kendini bir şey sananların çoğu aslında hiçbir şeyin farkında değil.
Koltuk geçici, mevki geçici, makam geçici…
Ama insanlık kalıcı!
Mevla bile kullarına seslenirken, sen kimsin de çalışanını görmezden geliyorsun?
Selam vermek küçültmez seni, tam tersine büyütür.
Ama belli ki, bazıları büyümekten değil, şişmekten hoşlanıyor.
Kibir, insana yakışan son elbisedir; çünkü giydi mi altında kimse kalmaz.
Ve o elbise yakar, hem sahibini hem çevresini.
Bir gün o koltuk elinden gider, o zaman anlayacaksın
selamın aslında bir insanın en değerli sermayesi olduğunu.
Mevla her gün sesleniyor:
“Ben bile kullarımla konuşuyorum.”
Ama bazıları bir “günaydın” demeye tenezzül etmiyor.
Ne diyelim…
Kendini tanrı sananlar, genelde küçük dağlarda yaşar.




