ADNAN ALBAYRAK ŞİMŞEK


HAK DİN İSLAM’IN, SİYASAL İSLAMA, SLOGAN İSLAMCILIĞINA DEVŞİRİLMİŞ HALİYLE İSLAM HÂKİMİYETİ

Rasûlullah buyurdu ki: “Sizler neye lâyıksanız onunla idare edilirsiniz.”


HAK DİN İSLAM’IN, SİYASAL İSLAMA, SLOGAN İSLAMCILIĞINA DEVŞİRİLMİŞ HALİYLE İSLAM HÂKİMİYETİ

Rasûlullah buyurdu ki:
“Sizler neye lâyıksanız onunla idare edilirsiniz.”

Bugün herkesin ağzında Allah (c.c.), Peygamber… Sonra gözler herkesin cebinde.

Allah katında din İslâm’dır. Allahu Teâlâ Hazretleri Kur’ân-ı Azîmü’ş-şân’da açıkça beyanla, Âl-i İmrân Suresi’nin 19. âyetinde şöyle buyurmuştur:

“Şüphesiz Allah katında tek makbul din İslâm’dır. Ehl-i kitap, ancak kendilerine Peygamber’in hak olduğuna dair bilgi geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Artık kim Allah’ın âyetlerini inkâr ederse, şunu bilsin ki Allah, elbette hesâbı çok çabuk görendir.”

Allah katından gelen İslâm dini, siyasilere malzeme olsun, sokaklarda seçim sloganı yapılsın, insanların birbirini aldatmasında kullanılsın diye gönderilmemiştir.

Aksine din, ölümü elinde bulunduran Allah’ın, insanoğlunun geçici hayat nizamında sosyal adaletin ve sosyal düzenin tesisi noktasında hayatımızın her sahasında tatbik edilmesi için göndermiştir. Ki doğru yol üzere yaşayarak Allah’a varabilme noktasında hayatımıza kılavuz olsun diye peygamberleri vasıtasıyla iletilmiştir.

Bizler ise maalesef dinimizi birer aldatma malzemesi, kandırma yolu, siyasette iktidarı elde etme aracı olarak slogan dini hâline getirdik.

Ne güzel değil mi? Saklan din kisvesi altına; ye yiyebildiğin kadar, götür götürebildiğin kadar… Tarikatlar desen ayrı bir muamma. Himmet adı altında toplanan paralarla binilen son model Mercedes’ler, hanımların boynunda deve boynu misali altınlar, evlatları arasında paylaşılamayan servetler… Sonra da Allah adına tövbe kabulleri! Ne güzel din değil mi?

Soruyorum şimdi: Cesurlar öldü de korkaklar ebedî mi yaşadı? Ne oldu bize? Allah’ın nizamına kılıçdar olmuş bu necip millet, korkaklıkta hat safhaya erişti. Allah Rasûlü şöyle buyurmuştur:
“Sizler neye lâyıksanız onunla idare edilirsiniz.”

Herkes nefsini şöyle bir hesaba çekerse idarecilerin hâlini daha iyi anlarız.

Allah Teâlâ, Ahzâb Suresi’nde şöyle buyurdu:

﴾66﴿ Yüzleri ateşe çevrildiği gün, “Keşke Allah’a itaat etseydik, Resulü dinleseydik.” diyecekler.
﴾67﴿ Ve ekleyecekler: “Rabbimiz! Biz efendilerimizi ve büyüklerimizi dinledik, onlar da bizi yoldan saptırdılar.”
﴾68﴿ “Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver ve onları ağır bir şekilde lânetle!”

Bakın, bu âyetlerde bile insanın mahşer gününde bile suçu başkasının üzerine atma çabası gösteriliyor. İslâm sadece idarecilere mi indirildi de bizler onların ağızlarından çıkanlara inandık? Allah bizlere akıl denen nimeti vermedi mi? Yeri geldi, Kur’ân’da “Siz hiç akletmez misiniz?” diye sormadı mı?

Ey halkım! Siz hiç akletmez misiniz?

Necip milletimizin aklı, hafızası bir balık misali hâline nasıl geldi? Dün konuşulanlar, vaat edilenler, halkın beklentilerine rağmen seçim meydanlarında bangır bangır bağıranlara karşı milletçe niye hesap sormayız?

Hangi parti olursa olsun, iktidara geldikten sonra seçim meydanlarında vadettikleri hususlarda halk olarak neden hesap sormayız? Neden sözlerini yerine getirmediklerinde onları sorgulamak yerine hâlâ peşlerinden gitmekteyiz, onu da anlamış değilim.

Bakıyorum da aklıma gelen; Allah Rasûlü’nün bir hadisiyle durumumuz ne güzel açıklanıyor:
“Sizler neye lâyıksanız onunla idare edilirsiniz.”

Hayat pahalılığından tutun da milletimizin dinî ve millî değerlerinin hiçe sayıldığı, adaletsizliklerin diz boyu olduğu bir yapı içinde kalmış bir millet olarak; en küçük esnaftan en büyük holdinglere varana kadar herkes kafasına göre fiyat belirler, ekonomiyi altüst ederken; marketlerde raf fiyatı ile kasa fiyatı arasındaki aldatma ticaretinin had safhaya ulaştığı bir toplumda adil yönetici aramak beyhudedir.

Unutmayalım:
İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır.