"Düşüncenin mecrası"


GAZZE'DE ATEŞKES SAĞLANDI (MI)


    Orta Doğu’nun kalbinde, bir halk her gün yeniden yıkılıyor. Gazze'de taş üstünde taş kalmadı. Hastaneler hedef alındı, çocuklar göz göre göre katledildi, sivil yerleşim yerleri yerle bir edildi. 
İsrail’in saldırıları artık askeri operasyon sınırlarını aşmış, açık bir sivil soykırım halini almıştır.
Peki, uluslararası hukuk nerede? 
Adalet nerede? 
Dünya neden suskun? 
Şimdi Türkiye'nin katkıları ve ABD'nin hamlesi ile Gazze'de ateşkes sağlamış durumda. Umarım gerçekçi ve kalıcı bir barış sağlanmış olur. 
  Gazeli mazlumlar yeniden ülkelerine dönmeye başladı. Lakin ortada ne bir ev ve yurt, ne de yaşanacak ortam kaldı. Bu arada Sumud filosunun Gazze'ye yönelik yapmış olduğu ablukayı kırma hamlesi çok büyük ses getirdi. 
O insanları kalpten tebrik ediyorum.

Uluslararası hukuk açık:

Sivillerin hedef alınması savaş suçudur. Hastanelerin, okulların, yerleşim yerlerinin bombalanması uluslararası insan hakları sözleşmelerine ve Cenevre Konvansiyonlarına aykırıdır.

Ancak bu belgeler, Gazze söz konusu olduğunda yalnızca kağıt üzerinde kalıyor. Dünya, uluslararası adalet sisteminin ne denli çifte standartlı çalıştığını bir kez daha ibretle izliyor.
Fakat tüm bu karanlık tabloya rağmen insanlık henüz tükenmedi!
Vicdanı olanlar susmuyor! Dünyanın dört bir yanından gelen aktivistler, Sumud Filosu gibi insani yardım girişimleriyle Gazze ablukasını deldiler. Gazze’ye destek için yola çıkanlar, sadece fiziksel olarak değil, ahlaki bir duruşla da bu adaletsizliğe karşı çıktılar.
Türkiye’den ve dünyanın birçok ülkesinden binlerce insan, mitingler, yürüyüşler ve protesto gösterileriyle sesini yükseltiyor. Sessiz çığlıklar artık sokaklara, meydanlara taşınıyor. Sosyal medya aracılığıyla milyonlar, Gazze için ses veriyor.

Çünkü bu sadece Filistin’in değil, insanlığın sınavıdır.

Bu süreçte Hamas’ın ateşkes ve barış görüşmeleri için masaya oturması, çözüm adına önemli bir adım olarak görülmelidir. Ancak barış, sadece Filistin’in silah bırakmasıyla değil, aynı zamanda İsrail’in işgal politikalarını ve saldırılarını sona erdirmesiyle mümkündür.
Bu anlamda hem Türkiye'ye hem de Batı dünyasına çok büyük görevler düşüyor. İsrail denen terör devletinin nefes borusu kesilmeden, geçici ateşkesin bir fayda sağlayacağına inanmıyorum.

Ne Yapmalı?

Gazze’ye destek olmak sadece bir duygu meselesi değil; ahlaki, insani ve hukuki bir sorumluluktur.

Şu adımlar atılmalıdır:
Vicdani Tepkiyi Büyütmeliyiz:
Protesto yürüyüşleri, kamuoyu etkinlikleri ve sivil toplum çalışmalarıyla Gazze halkının sesi olmalıyız. Şu anda Gazzellerin tam da yanlarında olma zamanı. Dünyada 60'a yakın İslam ülkesi var. Bu ülkelerin tezel'den Gazze'nin imar ve inşası için seferber olması gerekiyor. Eğer istenirse, Gazze, bir yıl içerisinde yaşanacak bir bölge haline getirilebilir
Uluslararası Hukuku Hatırlatmalıyız:
İnsan hakları örgütleri ve hukukçular aracılığıyla İsrail’in işlediği savaş suçlarını belgelerle duyurmalıyız.
İnsani Yardımı Artırmalıyız:
Gıda, ilaç ve temel yaşam malzemeleriyle Gazze’ye insani yardım göndermeye devam etmeliyiz.
Medya Desteği Şart: Gerçekleri sansürsüz şekilde dünyaya duyuracak bağımsız medya kuruluşlarını desteklemeliyiz.
Sonuç:

Gazze İçin Ses Ver!

Gazze yanarken, susmak suça ortak olmaktır. Her çocuğun bir isim, her annenin bir hikâyesi, her yıkılan evin bir anısı vardır. 
Gazze’de akan kan sadece bir halkın değil, insanlığın kanıdır. Bu nedenle sessiz kalmak bir seçenek değil, ihanettir.
Bugün değilse ne zaman?

Gazze için şimdi ses ver! Adalet için ayağa kalk!*

Çünkü adalet, ancak onu talep edenler varsa vardır.