Bazı halklar vardır, değişimi gürültüyle değil, sessizce biriktirir.
Biriktirir, biriktirir…
Sonra bir gün, herkesin sürpriz sandığı büyük bir dönüşümü olgunlukla başlatır.
Bulgaristan Türkleri işte tam böyle bir dönemin kıyısında duruyor.
Alışkanlıkların Çöktüğü An
Politik yapılar bazen toplumlardan hızlı yaşlanır.
Bugün Bulgaristan’daki “eski Türk siyaseti” 90’ların karanlık ilişkileri, istihbarat etkileri, güç simsarlığı ve iç kavgalarıyla artık tamamen miadını doldurmuş durumda.
35 yıl boyunca bir siyasi yapı şunu söyledi:
“Ben olmazsam Türkler kaybolur.”
Bugün toplum ise bunu söylüyor:
“Biz artık kendimizi temsil edebiliriz.”
Bu, tarihi bir kırılmadır.
Ve bu kırılma bir partinin çöküşü değil; bir halkın büyümesidir.
Balkanlar’da Yeni Gerçeklik
Bulgaristan Türkleri artık yalnız değil.
Balkanlar’ın her köşesinde Türk toplulukları kimliklerini yeniden inşa ediyor:
Kuzey Makedonya’da siyaset güçleniyor,
Kosova’da genç kadrolar öne çıkıyor,
Bosna’da yeni kuşak etkisini artırıyor.
Bulgaristan Türkleri de bu dalganın bir parçası.
Artık Balkan Türkleri birbirini izleyen değil, birbirinden güç alan topluluklara dönüşüyor.
Bu nedenle Bulgaristan Türklerinin dönüşümü sadece bir ülke meselesi değil; bölgesel bir uyanışın devamıdır.
Türkiye ile Bağ: Jeopolitik Bir Gerçeklik
Bugün Türkiye, Balkanlar’ın enerji hatlarında, güvenlik mimarisinde ve ekonomik sisteminde kilit aktör.
Türk toplulukları bu jeopolitiğin doğal bir uzantısıdır.
35 yıl boyunca Bulgaristan Türklerini Türkiye’den koparmaya çalışan eski siyasi kadrolar artık gerçekliği değil, nostaljiyi temsil ediyor.
Yeni gerçek şudur:
Türkiye ile uyumlu olmayan bir siyasi yapı, Türklerin toplumsal desteğini alamaz.
Bu bir tercih değil; coğrafyanın ve tarihin dayattığı bir sonuçtur.
Yeni Nesil: Korkmayan Bir Kuşak
Bulgaristan Türklerinin yeni kuşağı geçmişin ağır travmalarını değil, geleceğin yüksek hedeflerini taşıyor.
Onlar:
İş kuruyor,
Üniversite bitiriyor,
Avrupa’da çalışıyor,
Türkiye ile güçlü bağ kuruyor,
Dünya ile bağlantı kuruyor.
Bu genç kuşak, doğduğu ülkeye de, kökenine de sadık; ama eski siyaset düzenine sabırlı değil.
Artık eski korku siyasetini değil, özgüven siyasetini savunuyorlar.
Siyaset Değil, Toplumsal Hareket Başlıyor
Bugün yaşanan değişim bir partinin alternatifi değildir.
Bu bir liderlik değil, bir topluluk hareketidir.
APS’nin, D(P)S’nin veya başka yapıların ötesinde bir dönüşüm bu.
Şu yeni cümle artık Bulgaristan Türklerinin ortak sesi olma yolunda:
“Biz başkaları adına değil, kendi adımıza konuşacağız.”
Bu cümlenin güç kazanması, seçim sonuçlarından bile daha önemlidir.
Gelecek: Kendi Yolunu Çizen Bir Toplum
Bulgaristan Türkleri için önümüzdeki dönem:
Kendi liderlerini yetiştirme,
Kendi çıkarlarını belirleme,
Kendi siyasi dilini oluşturma,
Kendi ekonomik gücünü büyütme
dönemidir.
Bu yol artık eski figürlerin gölgesinde ilerlemeyecek.
Bu yol, halkın kendi aklı ve iradesiyle şekillenecek.
Sonuç: Yeni Bir Yüzyıl Başlıyor
Bugün Bulgaristan Türkleri tarihte ilk kez yalnızca “korunması gereken bir azınlık” değil; kendi kaderini belirleyecek bir topluluk olarak sahneye çıkıyor.
Bu, bir uyanış değildir.
Bir silkiniş değildir.
Bu, yeni bir yüzyılın başlangıcıdır.
Ve tarih bir kez daha gösteriyor:
Hazır olanlar kazanır.
Hazır olanlar yürür.
Hazır olanlar dönüştürür.
Bulgaristan Türkleri hazır.
Dönüşümün zamanı geldi.




