Erol Güngör’ün Aynasında Kendimize Bakmak
Bugün Türkiye’de yaşadığımız tartışmaların, gençliğin savruluşunun, toplumun kimlik buhranının aslında yeni olmadığını söyleyen biri vardı: Erol Güngör.
Fakat biz dinlemedik.
Toplumu birbirine düşüren kutuplaşmayı, kültürün özünden kopuşunu, ahlaki çözülmeyi daha 40 yıl önce yazdı. O satırları açıp bakan herkes şunu açıkça görür:
Bugün yaşanan her kriz, dünün ihmal edilmiş uyarılarının sonucudur.
Güngör, “millet olmanın temel şartı müşterek şuurdur” derken; kastettiği şey siyasetçilerin birbirini boğazladığı, gençlerin kimliksizleştirildiği, toplumun birbirine yan baktığı bir ülke değildi.
Ama bugün tablo maalesef budur.
Kültürün tasfiye edildiği yerde milleti tutacak bağ kalmaz
Birileri yıllardır Türk kültürünü geri kalmışlık olarak pazarladı.
Birileri gençleri köksüz bir dijital dünyaya teslim etti.
Birileri Batı’nın kültürel dayatmalarını “modernlik” diye yutturmaya çalıştı.
Güngör buna çok net bir sözle karşı çıkmıştı:
“Kültür değişir ama kültürel omurga yıkılırsa millet çöker.”
Bugün omurgamıza saldırı çok yönlüdür:
Sosyal medyadan dizilere, akademiden siyasete kadar her yerden kimliğimiz aşındırılıyor. Bu nedenle, toplumdaki savruluşu durduracak en güçlü kavram yine aynı: Türk-İslam kültürü.
Ahlak değilse, siyaset neyi düzeltebilir?
Erol Güngör’ün ahlak üzerine yaptığı uyarılar bugün daha da ağır bir gerçeklik taşıyor:
“Ahlaksız toplumda devlet de değer de çöker.”
Bugün gençlerin önünde rol model diye konan ekran yüzlerine, magazin figürlerine, yozlaşmış influencerlara bakınca…
Ahlak değil, şöhret pazarlanıyor.
Karakter değil, görüntü satılıyor.
Sonra dönüp “gençlik niye böyle?” diye soruyorlar.
Çünkü gençliğe rehber olacak öğretmeni, alimi, büyüğü, aksakalı devreden çıkardılar.
Yerine geçici şöhretleri koydular.
Siyasette maskeler düşerken, Güngör’ün ölçüsü ortada
Bugün siyasette “ben yerli ve milliyim” diyen çok.
Ama her söz aynı istikamete çıkmıyor.
Güngör’ün ölçüsü basitti:
“Mesele Batı’ya düşman olmak değil; Batı karşısında kendi kimliğinle ayakta durabilmektir.”
Bugün Batı’dan gelen her baskıya “tamam efendim” diyenler de var, içeride milliyetçilik rolü yapanlar da.
Bu toprakların asli meselesi; sözde milliyetçilik değil, şahsiyetli siyasettir.
Millet olmanın kaybolan ayarı: Birleştirmek
Güngör’ün düşüncesi ayrıştırmazdı; tam tersine birleştirirdi:
Türk’ü Türk’le,
geçmişi bugünle,
aklı imanla,
ilmi ahlakla,
şehirliyi köylüyle…
Bugün bu birleştirici damar baltalanıyor.
Toplumu çıkar gruplarına bölüp yönetenlerin gücü artıyor.
Medeniyet yürüyüşünü yavaşlatmak isteyenler ekmeğine yağ sürüyor.
Fakat unuttukları bir gerçek var:
Bu millet, ne zaman sırtını kültürüne, imanına, ahlakına dayadıysa ayağa kalkmıştır.
Erol Güngör bu milletin ruh haritasını çizmişti.
Bize düşen o haritayı yeniden masaya koymaktır.
Millet şuuru, kimlik bilinci, kültürel omurga, ahlaki diriliş…
Bunlar sadece teorik kavramlar değil;
Bu ülkenin geleceğini, Türk evladının kaderini belirleyecek ölçülerdir.
Ve biz bugün bu ölçülere en çok ihtiyaç duyduğumuz çağdayız.
Strateji Uzmanı
Gazeteci – Yazar
Gökalp Şentürk




