Rafet Ulutürk


Almatı'dan Yükselen Ses: Tanrı Dağları'nın Gölgesinde Türk'ün Birlik Destanı


​İstanbul – Almatı... Bu iki kadim şehir arasında Pazartesi günü başlayan yolculuk, sadece coğrafi bir seyahat değildi; Türk Dünyası Film Federasyonu Kurucusu BULTÜRK Derneği olarak çıktığımız bu yol, medeniyetimizin gönül bağlarını pekiştiren tarihi bir zirveye atılan ilk adımdı. Türk Hava Yolları ile gerçekleşen uçuşumuz, dünyanın en büyük havalimanlarından İstanbul'dan, Kazakistan'ın kadim başkenti Almatı'ya ulaştı.

​Kazakistan Gazeteciler Birliği ve Türk Dünyası Gazeteciler Federasyonu BaşkanıMenderes Demirin (TDGF) öncülüğünde gerçekleşen bu buluşma, bölge ülkeleri arasındaki kültürel ve mesleki dayanışmayı bir kez daha resmileştiren kritik bir dönemeçti.

​Otele yerleşip dostlarımızla ilk görüşmeleri tamamladıktan sonra ertesi sabah, Almatı'nın büyüsü bizi karşıladı. Gözlerimizi açtığımızda, pencerelerimizden adeta ilahi bir tablo süzülüyordu: 
Almati de ilk kar. Tanrı Dağları (Tien Şan), bembeyaz ve görkemli bir örtüyle sarılmıştı. Dışarıda lapa lapa yağan kar, bu muazzam manzarayı daha da derinleştiriyordu. 
O an anladık; sadece bir coğrafyada değil, bir destanın kalbindeydik.

​Turan Rüzgârı: Akademiden Yükselen Umut
​Kahvaltıda kenetlenen yüreklerle, zirvenin akademik durağı olan Turan Üniversitesi'ne doğru yola çıktık.
Kapısından içeri adım attığımız anda hissettiğimiz sıcaklık, bir misafirperverlikten öte, asırlardır süregelen Türk dünyası gönül bağının somut bir tezahürüydü.

​Bizi karşılayan heyetteki her bir öğrenci ve öğretmenin gözünde, sadece bekleşen bir topluluk değil, ortak bir geleceğe inanan, pırıl pırıl bir heyecan parıltısı vardı.

​Karşımızda Turan Üniversitesi Rektör Yardımcısı, Dış İlişkiler ve Doktora Çalışmalarından Sorumlu Sayın Gulzhanat Tayauova duruyordu. Güleryüzü, zarafeti ve samimiyetiyle, sadece bir akademisyen değil; Türk dünyasının geleceğine ışık tutan, hizmeti gönülden yapan gerçek bir aydın ve gönül insanıydı. Makamında bizi ağırlarken sunduğu özel hediyeler, bir protokolden ziyade, kardeşlik nişanesiydi.

Unutulmaz Bir Mirasın Devamlılığı
​Ancak kalbime dokunan en derin an, yemek sırasında yaşandı. 
Sayın Tayauova’nın misafirlere kendi elleriyle yemek ikram edilişi, her birimize ayrı bir nezaketle yaklaşışı... 
Bu, bana yıllar önce 2000 li yillarda Azerbaycan’da tanıdığımız, gönüllerde taht kuran merhum Ganira Paşayeva’yı hatırlattı. O yürek dolusu sevgi, o samimiyet ve millete hizmet bilinci, sanki karşımızda yeniden hayat bulmuştu.

​Bu coğrafyada, Ganira Paşayeva’nın bıraktığı yerden onun izinden yürüyen bir başka güçlü Türk kadını görmek; bir duygusal tesadüften öte, Türk dünyası idealinin kesintisiz bir devamlılığına şahit olmaktı.

Yeni Dünya Düzeninin Mimarları
​Sempozyum salonu, adeta bir ışık seliydi. Ön sıralardan en arkaya kadar her bir genç beyin, bilgiyle ve umutla ışıldıyordu.
En önemlisi, bu gençlerin gözlerinde gördüğümüz kararlılık, bir geleceğin habercisiydi:
​Bu gençler, yeni dünya düzeninde, Yüce Türk Dünyası düzeninde, sadece bir izleyici değil; yerini almaya hazır, o düzenin mimarları olacaklarını ilan ediyorlardı.
​Almatı'daki bu zirve, bizlere bir kez daha gösterdi ki, Türk dünyası arasındaki bağlar sadece coğrafi veya tarihi değil, bu genç yüreklerin geleceğe dair kurduğu ortak vizyonla, sarsılmaz bir inançla örülmektedir.