Fakir Yılmaz


Ağalar bizimle dalga geçiyor..


'TEKSTİLCİLER MISIR’A, OYUNCAKÇILAR DA ÇİN’E GİDYOR!' başlıklı günün ilk haberimi yazıp,  'Ülkenin içine girdiği ekonomik sıkıntı dolaysıyla doktorlar başta olmak üzere beyin göçünün batı ülkelerine, tekstilcilerin Mısır’a yöneldiğinin belirtildiği şu günlerde oyuncak sektörünün de Çin’e yöneldiği görülmekte.' diye devam ederken gelen telefonla haberime ara veriyorum.
Çünkü, 'Demokrasi denilip, oy kullanmak için seçimden seçime başına gittiğimiz sandıklarda halk tarafından seçilmiş belediye başkanlarının yerlerine kayyum olarak atanan ve kayyum olarak oturdukları belediyelerin başkanlık makamları aracılığı ile aldıkları maaşları üniversite öğrencilerine bağışlasınlar. En azında kamuoyunun kayyum tepkisi azda olsa azalır..' dediğim kayyumlar arasında bulunan Ardahanlı hemşerim, şu anki Van Valisi Ozan Balcı'nın xtwitiırda paylaştığı ve Van çevre yolunu anlattığı twitini izlediğim sırada günün ilk telefonu çalıyordu.
Telefonu alıp, açtığımda beni arayan Hanaklı hemşerim Murat Ceylan isimli dostumun, 'Abi bu nasıl iş, görevine dönmesini beklediğimiz İstanbul Esenyurt Belediye Başkanı, Vanlı Prof. Dr. Ahmet Özer'i yine bırakmadılar. Mahkemesini yine ertelediler. Hani barış süreci vardı?'..' diyerek sanki sürecin bir tarafında ben varmışım gibi bana sitem ediyordu.
Gülümseyip, bir süre kendisiyle telefonla sohbet ettiğim Murat'a 'Siz önce Suriye pardon Hanak federasyonunu kurun.. Bırakın bu işleri Ağalar bizimle, sizinle dalga geçiyor' dedikten sonra gazeteci meslektaşım Sümerya Duğan benimde aralarında olduğum birçok meslektaşın olduğu WhatsApp grubuna, “Kent Uzlaşısı” Davası Ertelendi..' başlıklı haberinin linkini atıyordu.
'Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer Hakkında 15 Yıla Kadar Hapis İstemi.. İstanbul’da “silahlı terör örgütü PKK/KCK üyesi olmak” suçlamasıyla tutuklanan ve görevinden uzaklaştırılan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in yargılandığı dava ertelendi.' diye devam eden haberi okuduktan sonra Murat'a, 'Ağalar bizimle dalga geçiyor..' dediğimi hatırlayıp, bugünkü yazıma bu başlıkla başlıyordum.
Ve yıllar geçse de 1978 yıllında çekilen ve hafızalarımıza kazınan efsane film, 'Kibar Feyzo' yu  interetten ararken başta Silivri'de olmak üzere 400 binin üzerindeki tutuklu olduğu söylenen cezaevlerinde bulunan onca siyasi, gazeteci, aydın gibi bugün adı sanı anılmayan Yeşilçam filmlerinden olan ve Şener Şen ile Kemal Sunal'ın başrol oynadıkları filmi bir kez daha izliyorum.
Şener Şen'in ağası olduğu köye gelen kaymakamın önünde köylülerine sahipleniyormuş edasına girip, yaverine kızdığı o anı yani 'Kullarını halini soruyorum. İyidir, iyidir diyorsunuz.. Bak şu zavallı Feyzonun halline.. Niye bana haber vermiyorsun oğlum.. Git benim evimde iki tene öküz al.. Borcun ne kadar yavrum..' derken Kemal Sunal'ın, '6 Bin' dedikten sonra yine aynı Şener Şen'in, 'Feyzoya 6 Bin lira verin' dediğini ve Kemal Sunal'ın da 'Ağa eylenir benimle..' dediğini bir kez daha izleyip, halimize acı acı gülüyorum..
Bununla yetinmeyip, hala neden cezaevinde olduğu sorulan ama niye orada olduğu bilinen ama başta sürecin Ulakları, postacıları olarak suçlanan ve benim aralarına helwacıların sızdığını iddia ettiğim heval DEM'liler olmak üzere  kimsenin dillendirmediği Demirtaş'ın gündemi sarsan son mektubuna dönüyor, bir kez daha okuyorum.
Ve tam da kış geliyor, köy yolları başta olmak üzere 50 yıldır açılmayan ve her kış kar yağar yağmaz trafiğe kapanan Ardahan-Ardanuç yolunu, tipisiyle ünlü Sahara dağını ve bu yılda tünelli açılmayan Posof Ulgar dağını bana bir kez daha hatırlatan  “Kar makinesini kurcalamakla uğraşırsanız yol yine kapanır” başlıklı son mektubunu okuduğum Demirtaş'ın aslında 'süreç' den en yaşananları ve her şeyi anlattığını da anlıyor uzatmaktansa bu mektubu okumayanların o yazıyı burada okuması için bu köşemde de aynen yayınlamaya karar veriyorum.
Ve, 'Senin desteğin bizi ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.' satırları ile 'Reklamlarınızla yerelden ulusala özgür gazetecilik..' diyen bizimde derdimizi adeta anlatan Medyascope adlı haber sitesinde yayınlanan Demirtaş'ın ele aldığı son mektubunda, Kar makinesinin görevini yerine getirdiği için zarar görmeyeceğini belirtmişti.
Ve mesajının sonunda birilerine dolaylı göndermelerde bulunan aynı Demirtaş, makineyi kurcalamak yerine yolculuğa devam edilmesi gerektiğini vurgulamış, 'Ancak paniklemeyin, kar makinesinden makam aracı olmaz, limuzin yerine de kullanılamaz.” derken adından bir hayli rahatsız olduğunu düşündüğüm ve 'yanlışsın' diyen samimi DEM'lileri yeni bir parti kurmakla tehdit edip, 'Lider benim' diyen ve tabanı değil, helwacılarla sıvanan tavanı kendisine yönelik dizayn eden Öcalan'a ve helwacı DEM'lilere birilerine verdiği çok anlamlı mesajını bir kez daha anlayıp, of çekiyordum...
Ve hala Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı, Avukat Selahattin Demirtaş, sürecin muhasebesine dair bir kaç gün önce T24'e yazdığı ve "Sürecin muhasebesi: Neler yapabilirdik ya da yapabiliriz?" başlıklı yazısına gelen eleştirilere anlamlı bir mektupla yanıt vermişti.
Bu sözlerle kar makinesinin amacının yalnızca yol açmak olduğunu, başka bir işlere hizmet etmeyeceğini anlatarak öncülük rolünün sınırlarını çizen Demirtaş’ın mesajının tamamı şöyle:
“Merhabalar, hepiniz iyisinizdir umarım. Biz de gayet iyi, moralli ve güçlüyüz. Eleştirileriniz, kaygılarınız, beklentilerinizi avukat arkadaşlarım olabildiğince bana aktarıyorlar. Hepsi de çok kıymetli, yol göstericidir. İçtenlikle teşekkür ederim.
Bilirsiniz, bazen kar yolları kapatır ve yüzlerce araç yolda kalır, peş peşe dizilir, konvoy halinde beklerler. Kar, boran, tipide ya havaların ısınıp yolların açılmasını günlerce, aylarca bekleyeceksinizdir ya da kar küreme makinesi gelir yolu açar ve ilerlersiniz.
Sizin aracınızın giremeyeceği yollara kar makinesi girer, risk alır, öncülük yapar, yolu açar ve kenara çekilir, siz devam edersiniz.
Sizler barışın, özgürlüğün, demokrasinin ve kardeşliğin yolcularısınız ve her daim yola odaklanmalısınız, açılan yoldan ilerleyebildiğiniz kadar ilerlemelisiniz. Zamanınızı, emeğinizi ve enerjinizi kar makinesini kurcalamakla harcarsanız, oyalanırsanız kar yolları yine kapatır. Siz sürekli ileriye bakın, hızla hedefe doğru ilerleyin.
Ve merak etmeyin, kar makinesinin görevi budur. İşini yaptığı için zarar görmez. Ayrıca paniklemeyin, kar makinesinden makam aracı olmaz, limuzin yerine de kullanılamaz. Hepinizi çok seviyor, kıymet veriyor ve hayırlı yolculuklar diliyorum.”
Kısacası Prof. Özer'in yerine kayyum olarak oturan ve hemşerim olan AK Parti İstanbul Esenyurt İlçe Başkanı, federasyon kurmalarını istediğim Hanaklı Mali Müşavir Togay Çoban'ı, bölge milletvekillerini, eski siyasileri bile takmayan hatta makamında kabul etmeyen Esenyurt Belediyesinin Vali yardımcısı kayyumunun mevcutları yollatıp,  Malatya'da getirdiği yardımcısıyla yetinmeyip, 'Belediye Başkanı vekili..' diyen kayyumluk görevinin önünde ki 'Vekil' satırlarını da kaldırdığını görüp, siyasi sahne de oynananları pardon yaşananları dert etmeyin ve son 23 yıldır yaşananları anlamak için 'Ağa bizimle eğleniyor..' diye gülerek izlediğimiz filmi, Kibar Feyzo'yu izleyin de biraz olsun kendi halimize gülün ve eğlenin..