2019 yılında Asasmedya için, yerli ve yabancı birçok kaynağa dayanarak bu konuyu detaylı biçimde araştırdım. Yazının sonunda da tüm kaynakları açıkça belirttim; bilen bilir.
Orta Doğu Türklerini 26 yıldır aralıksız inceliyorum. Bu benim hobimdir. Ayrıca, X sayfamda Orta Doğu ve Asya'daki kayıp Türk toplulukları hakkında bugüne kadar 270’den fazla yazı kaleme aldım.
Son iki gündür ise esasen İsrail sempatizanı kesimler, Türklerle hiçbir alakası olmayan Dürzîleri Türk diye topluma takdim etmeye başladı. Buradaki amaç, Türkleri susturmak ve İsrail’in katliamlarına dolaylı olarak hak vermektir. O ise Dürzîye "Türk" kılıfı giydirenler, Suriye’de 7 milyon, İran’da 40 milyon, Irak’ta 5 milyon, Lübnan’da 600 bin, Yemen’de 300 bin, Gazze’de 400 bine yakın Avşar ve Hazar Türkü ile Hindistan ve Çin’de 500 milyonun üzerinde Türkü görmezden gelip “bize ne” demektedir.
---
DÜRZÎLER: Gizemli Bir İnanç, Tartışmalı Bir Tarih – Golan Tepeleri ve Osmanlı’ya İhanet Üzerine Bir İnceleme
Orta Doğu coğrafyası, etnik ve dini çeşitliliğiyle dikkat çekerken, bu çeşitlilik zaman zaman çatışma ve ittifakların da zeminini oluşturmuştur. Bu karmaşık yapının en dikkat çekici unsurlarından biri de şüphesiz Dürzîlerdir. Kökleri İslam coğrafyasında olmakla birlikte, kendine özgü inanç yapıları ve tarih boyunca oynadıkları siyasi roller, onları gizemli ve bir o kadar da tartışmalı bir topluluk haline getirmiştir.
Bu makalede, Dürzîlerin tarihsel arka planı, Osmanlı Devleti'ne karşı takındıkları pozisyonlar, Golan Tepeleri’nin Türksüzleştirilmesindeki rolleri ve günümüzdeki İsrail bağlantıları mercek altına alınacaktır.
---
Dürzîlik Nedir? İnanç ve Köken
Dürzîlik, 11. yüzyılda Fatımi Halifesi el-Hâkim bi-Emrillah döneminde ortaya çıkan, İslam’ın Şii-İsmailî kolundan ayrılarak bağımsız bir inanç sistemine dönüşen bir mezheptir. El-Hâkim’in Tanrısal nitelikler taşıdığı inancı, bu mezhebi İslam’ın dışında konumlandırmıştır. Dürzî inancı dışa kapalıdır; yalnızca topluluk üyeleri inanca erişebilir ve dış evlilik kesinlikle yasaktır.
Etnik olarak Dürzîlerin sadece Arap kökenli olduğu yönündeki iddialar eksik kalmaktadır. Araştırmalar, kökenlerinde Arap, Aramî, Fenikeli, İranî ve hatta Kürt unsurlarının bulunduğunu göstermektedir. Bu nedenle Dürzî kimliği daha çok dini ve kültürel bir aidiyet olarak tanımlanır.
---
1915 ve Sonrasında Osmanlı’ya Karşı Dürzî İsyanları
Birinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında Osmanlı Devleti, birçok cephede emperyalist saldırılara karşı direnmek zorunda kalmıştı. Bu dönemde İngiliz istihbaratı, Osmanlı'nın Arap topraklarında isyanlar çıkarmak için aşiret liderleriyle ve dini topluluklarla temas kurmuştur. İşte bu temaslardan biri de Dürzîlerle yapılmıştır.
Filistin toprakları, yani bugünkü İsrail'in bulunduğu bölgelerde faaliyet gösteren bazı Dürzî liderler, İngiliz altınları ve Siyonist vaatlerle Osmanlı kuvvetlerine karşı kışkırtılmıştır. Bölgedeki Türk askerlerine yönelik saldırılar, sabotajlar ve istihbarat sızdırmaları ile 1915’te başlayan ihanet, 1918’de Osmanlı’nın bölgeden çekilmesine kadar devam etmiştir.
Bugün "Araplar bizi arkadan vurdu" söylemiyle özetlenen bu dönemin en kritik aktörlerinden biri de Dürzîlerdir. Ancak bu ihanetin tamamının Arap halkına değil, siyasi çıkarlarını emperyalistlerle iş birliği içinde korumaya çalışan gruplara ait olduğu unutulmamalıdır.
---
Golan Tepeleri: Türk Yurdundan Türksüzleştirilen Toprağa
Tarihi kaynaklar, Golan Tepeleri’nin Osmanlı döneminde önemli bir Türkmen yerleşim bölgesi olduğunu ortaya koymaktadır. Bu coğrafyada Avşar, Bayat ve diğer Oğuz boylarına mensup Türkler yüzyıllar boyunca yaşamış; ziraat, hayvancılık ve ticaretle uğraşmışlardır.
Ancak 20. yüzyıla gelindiğinde, bu bölge hem Suriye Baas rejimi hem de İsrail işgali ile birlikte Türklükten arındırılmıştır. Hafız Esed yönetimi, Türk köylerine karşı sistematik baskılar uygulamış; asimilasyon, tehcir, mal-mülk gaspı ve askeri zorbalık bu sürecin araçları olmuştur.
1967'de İsrail'in Golan'ı işgaliyle birlikte ise bölgedeki Türk nüfus tamamıyla hedef alınmıştır. En dikkat çeken husus ise, bu iki sürecin ortak noktası olan Dürzî iş birliğidir. Golan’daki birçok Dürzî lider ve milis güç, gerek Baas rejimiyle gerekse İsrail makamlarıyla iş birliği içinde olmuş; Türk köylerinin boşaltılmasına zemin hazırlamıştır.
Bugün Golan Tepeleri’nde ne bir Türk köyü kalmış, ne de bir Türkçe tabela...
---
Modern Dönem: İsrail'le Olan Açık İttifak
İsrail, kurulduğu günden bu yana bölgedeki azınlıklarla özel ilişkiler kurmuştur. İsrail vatandaşı olan Dürzîler, bu devletin ordusunda zorunlu askerlik hizmeti yapan tek Arap kökenli topluluktur. Bu durum, Dürzîleri diğer Arap halklarından açıkça ayırmakta; özellikle Filistin meselesinde tarafsız kalmak yerine İsrail saflarında yer aldıkları algısını güçlendirmektedir.
Suriye’de ise Süveyda bölgesindeki Dürzî milisler, İsrail destekli yapılarla iş birliği içinde olmakla suçlanmaktadır. Bazı aşiretler ve direniş grupları, Dürzîleri İsrail’in bölgedeki ajanları ve vekil güçleri olarak tanımlamaktadır.
Dürzîler, sadece inançlarıyla değil, tarih boyunca üstlendikleri siyasi rollerle de dikkat çeken bir topluluktur. 1915’te Osmanlı’ya karşı işledikleri ihanet, Türk hafızasında derin bir yara olarak kalmıştır. Bu ihanetin devamı, Golan Tepeleri’nin Türksüzleştirilmesi sürecinde de görülmüştür.
Bugün İsrail ile kurdukları askeri ve siyasi bağlar, onları bölgenin en tartışmalı aktörlerinden biri haline getirmiştir. Dürzîlerin hikâyesi, sadece dinî bir cemaatin değil; Orta Doğu’nun karmaşık tarihinin, çıkar oyunlarının ve ihanetle yoğrulmuş gerçekliğinin de bir parçasıdır.
---
Arslan Bey ve Kemal Canbolat Bey Hakkında
Arslan Bey ve Kemal Canbolat Bey, 20. yüzyılın ortalarında Lübnan ve Suriye coğrafyasında etkin olmuş iki önemli Dürzî lideridir.
Emir Talal Arslan Bey, Lübnan’daki tanınmış Arslan ailesine mensuptur. Bu aile, Dürzî toplumunun geleneksel liderlerinden biri olarak bilinir. Arslan ailesi, özellikle Şuveyfat ve Aley bölgelerinde etkilidir ve Dürzîlerin siyasal temsilinde uzun yıllar rol oynamıştır.
Kemal Canbolat Bey (Kamal Jumblatt), 1917 doğumlu olup, Lübnan’ın en etkili siyasi figürlerinden biridir. Sosyalist görüşleriyle tanınır ve Lübnan’da İlerici Sosyalist Parti’yi kurmuştur. Aynı zamanda Dürzî cemaatinin ruhani ve siyasi önderlerinden sayılır. 1977 yılında suikasta kurban gitmiştir.
Her iki isim de etnik olarak Arap Dürzîdir, Türk kökenli değildirler. Suriye’nin Golan bölgesi dahil olmak üzere çeşitli Dürzî yerleşimlerinde etkili olmuşlardır, ancak Türklerle karıştırılmamalıdırlar.
---
Not
Can Polad ismine dayananlar unutmasın ki; Selçuklu ve Osmanlı yönetiminde olan Orta Doğu insanı, İngiliz, Fransız ve İsrail etkileriyle tanışana kadar ailelerinde Türk isimlerini çocuklarına koyardı.
---
Son Not
Yazıya bazı değişiklikler ve ilaveler yaparak yeniden paylaşdım.
---
Kaynakça (öneri):
Kamal S. Salibi – A House of Many Mansions: The History of Lebanon Reconsidered
Bernard Lewis – The Middle East: A Brief History of the Last 2,000 Years
Erhan Afyoncu – Osmanlı’nın Sırları
Yusuf Halaçoğlu – Türkmenler ve Osmanlı Belgelerinde Golan’daki Türkler
British National Archives – Middle Eastern Reports 1915–1918
IDF Records on Druze Service in Israeli Army (resmî belgeler)
Nigar Ögeday
Asasmedya, 26 Şubat 2020




