Bu memlekette artık en büyük yarış, yüzsüzlükte. Kim daha çok kıvırır, kim daha arsız olur, kim daha utanmaz, işte onlar hep kazanan. Her köşe, her ekran, her toplantı bu yarışın arenası. Yüzü olanlar utancını saklamaya çalışırken, yüzsüzler ödüllerini topluyor.

Dürüstler mi? Onlar hep kenarda, görünmez, sessiz. Çünkü dürüstlük satmaz, sahtekârlık prim yapar. Kimse doğru yapanı göremez, kimse hakkını arayanı alkışlamaz. Öyle olunca, toplumun vitrini sahte bir başarıyla dolup taşar; gerçeği konuşmak isteyenler ise hep sessiz kalır.

Ve işin en acı tarafı Bu yüzsüzler sadece kazanmıyor, aynı zamanda kuralları da kendi lehlerine yazıyor. Toplumun değerleri, ilkeleri, adaleti… hepsi yavaş yavaş onların çıkar oyunlarına hizmet eder hale geliyor. Herkes biliyor ama kimse dur demiyor. Alkışlar hazır, gözler kör, vicdanlar susturulmuş.

Bir gün soracağız Neden dürüst insanlar etkisiz kaldı? Cevap basit: Çünkü yüzsüzlükte rekabet vardı, dürüstlükte kıtlık. Ve o kıtlık, ülkenin geleceğini tehdit eden en büyük tehlike oldu.

Unutma: Yüzsüzler kazanıyorsa, sessiz kalanlar da suç ortağıdır.