Aydın Ayhan
15 Mayıs 1919da İzmir’i işgal eden Yunanlılar hemen çevreye doğru genişleme harekâtına girince karşılarında Balıkesirlileri buldular. Ayvalık, Bergama, Akhisar, Soma, İvrindi ve Salihli Cephelerinde Balıkesirliler ve çevresinden gelen millî müfrezeler, Yunan işgaline karşı on üç buçuk ay etten kemikten duvar oldular.
Yunan işgal kuvvetlerinin kuzeye doğru ilerlemesi bütün gayretlerine rağmen durdurulunca İngilizlerin yardımlarıyla kısmen motorize olan ve uçaklarla keşif yapan Yunan ordusu 24 Haziran 1920de bütün cephelerde saldırıya başladı. Cepheneleri tükenen Millî Müfrezeler bu yoğun saldırılar karşısında geri çekilmek zorunda kaldılar.
Akhisar ve Bergama Cephelerinden çekilen kuvvetlerimiz bugün adı Savaştepe’de (o yıllardaki adı Giresun) direnmek istediyse de gene cephanesizlikten dolayı çekilmek zorunda kaldılar.
29 Haziran 1920de Balıkesir işgal edildi. O zamana kadar pek kendilerini belli etmeyen Damat Ferit Paşa yanlısı Hürriyet ve İtilaf Fırkası(Partisi) yandaşları hemen toplanarak, hep birlikte Yunan İşgal Kuvvetleri Kumandanına giderek; “Hoşgeldiniz.!” dediler.
Bunlar hemen ertesi gün kollarına Yunan bayraklı pazubend geçirerek şehirde Kuvayı Millîci avına çıktılar. Yakaladıkları 37 kişiyi getirip Mekteb-İ Sultani(Balıkesir Lisesi) budrumuna hapsettiler. Bir ay kadar burada kalan bu Kuvayı Millîci gurup bir ay sonra güya affa uğramış gibi salıverildiler. Bunlar Kuvayı Millîci olup yaşlılık ve esnaflıkları sebebiyle şehirden ayrılmayanlardı. İşgal yıllarında Balıkesir’de kurulan “Ayın-Pe” gizli teşkilatının çekirdeğini oluşturuyorlardı. Ama daha sonra bir ihbar ile büyük bir kısmı tutuklanarak, esir olarak Yunanistan’da Korfu adasında Egine Esir kampına gönderildiler. Harbin bitimine kadar burada kaldılar.
1.Dünya Savaşı sıkıntıları içinde öğrenimi sadece orta(rüştiye) kısmında sürdüren Balıkesir Lisesi’nin öğretmenleri çok uzun süre maaş alamadıkları için büyük sıkıntı içine düştüler.
Bu öğretmenlerin çok büyük kısmı İstanbul’a giderek Maarif Nezaretine baş vurarak maaş almak için uğraşmaya başladı. Her ne kadar maaş verileceği söylendiyse de maaş bir türlü ödenemedi. İstanbul’a kadar giden öğretmenlere maaş verileceği sözü verildiyse de yollanan maaşlara Yunan makamları el koyduklarından hiç bir şey alamadılar.
İşgâl yıllarında “eğitim”...
İşgâli izleyen günlerde Yunan Kuvvetleri bütün Türk okullarına el koyarak eğitimi durdurdular. Sadece Rum ve Ermeni okullarıyla kilise mektepleri açık kaldı.
Mekteb-i Sultânî (bugün eski bina) o günün en büyük binâlarından olduğu için Yunan Kumandanlığı Karargâhı yapıldı ve birer birer ele geçirilen Kuvâ-yi Millîyeciler bu mektebin bodrumuna hapsedildiler.
Balıkesir Muallim Mektebi öğrencilerinin çok büyük bir kısmı öğretmen ve öğrencileri 1.Dünya Savaşına iştirak etmiş bulunduğundan okulda sadece küçük sınıflar, yaşlı ve bayan öğretmenler bulunuyordu. Harp yıllarında bütün öğretmenler yarı maaş almalarına rağmen bütün zorluklara karşı direnmeye çalışmışlardı. Yunan işgalinde maaşları hiç ödenmemiş, bir süre sonra da bütün öğretmenler İstanbul’a gönderilmişlerdi. Devlet arşivlerinde 23.01.1922 tarihli bir belgede şunlar belirtilmişti: “
Dersaadete göç etmek mecburiyetinde kalan Karesi Darülmuallimin Müdürü Hasan Vasfi Efendiye ve Karesi’den gelen muallim ve muallimelere bir maaş ödenmesi..”(BOA.DG.UMVM.-165/94- 24 Cemaziülevvel 1349)
Türklere ait okullar, Yunanlılarca bir kısmı koğuş, bir kısmı depo, bir kısmı atlar için ahır olarak kullanılmaktaydı. Mesela Ali Şuûri İlkmektebi binası Yunan süvari kışlası olarak kullanılmaktaydı.
Bütün kazâlar ve köylerdeki okullar da kapatıldığından öğretmenler işsiz kalmış, açlığa mahkûm olmuşlardı.
1920 Kasım’ında İstanbul Hükûmeti, sanki hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi, Mekteb-i Sultânî (Balıkesir Lisesi) müdürlüğüne Edirne Mekteb-i Sultânîsi eski Müdürü Edib Bey’i tâyin ettiyse de, okul binası bütün uğraşmalara rağmen geri alınamadı
[1].
Zaman geçiyor ve merkezi Ankara’da Mustafa Kemal Paşa önderliğinde başlayan millî hareket güçlendikçe, Yunanlılar’ın Anadolu rûyâsı da kâbusa dönüşüyor, Atatürk’ün önderliğindeki millî hareketi engelleme planları boşa çıkıyordu.
Yunanlılar için “kaçınılmaz son” hızla yaklaşıyordu...
Anadolu’da bulunan Yunan işgâl kuvvetlerini “mandater” olarak şirin göstermek için düşünülen “Asya-yı Suğra (Küçük Asya) Devleti” teşebbüsleri de bir işe yaramadı.
1922 yılının Ağustos’una gelindiğinde, bazı kurumların sanki hiçbir şey olmamış gibi yeniden açılması düşünüldü. Bunların en önemlisi, iki yıldır kapalı duran okullardı.
Başında Yunan İşgâl Kumandanlığının sansür mührü bulunan 21 Ağustos 1922 tarihli Karesi Gazetesi’nde çıkan bir ilânla, Lise’nin açılacağı duyuruldu
[2]:
“İlânat...
Karesi Maarif Müdürlüğü’nden:
Sultânî ve Mekteb-i İbtidâiye-i Umûmiye küşâd edilerek talebe kayd ve kabûlüne mübâşeret edilmiş olduğunun ve sultânî sekizinci sınıf talebesinden 120 numaralı İsmâil, altıncı sınıftan 46 numaralı Yûnus Nâci, beşinci sınıftan 20 numaralı Hasan, altıncı sınıftan 161 Aziz ve 180 numaralı Ahmet, birinci sınıftan 123 numaralı Mehmet efendilerin ikmâl imtihanları icrâ edilmek üzere Sultânî’ye müracaat etmeleri lüzûmu ilân olunur...”
Bu ilândan on beş gün sonra Balıkesir kurtarıldı ve kurtuluşu izleyen zamanda bütün diğer okullar gibi tekrar açıldıysa da, öğretmenlerin hemen hemen hepsi askerde olduğundan hemen öğretime başlanamadı. Ama emekli olmuş birkaç öğretmen tekrar göreve çağırılarak mevcut üç beş öğrenciyle dersler yürütülmeye çalışıldı.
*
Diyer bir haber:
ZAFER-İ MİLLÎ 4 Receb 1342 –10 Şubat 1340 Numara 168-48
Meclis-i Umûmî-i Vilâyet Maarif bütçesinin bakıyye müzâkeraatı: İşgâl zamanına ait Divanı İdâre-i Husûsiyyenin (özel idarenin) işgâl zamanına aid borçlarının tediyesine maarif encümenince karar verildiğini işittik. Encümen-i muhtereme, memleketin irfânı nâmına teşekkür ederiz.
*
Yunan İşgali günlerinden bir hatıra:
Edremit-19 Haziran 339 (1923), Eczacı Muzaffer Süreyya anlatıyor:
Ziyaret için Edremit’e gelen Balıkesirli muallim Mehmet Necâti Efendi ismindeki bir gençle Midillili Hasan Efendi isminde eski memurlardan yaşlı bir zât, “Edremit’in dışarıyla haberleşmesini sağlıyor.” suçlamasıyla şehir dışına çıkarılarak, kendilerine kazdırdıkları mezarlara memelerine kadar gömdüler.
*
İşgal Yıllarında Öğretmenler
4 Kânûnuevvel 1336 (1920) tarih ve 16 numaralı Balıkesir gazetesinde Emin Vedat Bey, “Maârif-i Mahallîye” başlığındaki yazısıyla “yerel eğitim” durumunu ele almış, “aylardır öğretmenlerin maaş alamadığını, Hükûmet’in (İstanbul) dış meselelerle uğraştığından maarife (eğitime) para ayıramadığını, ama Devlet’in bekāsı için yavrularımızın eğitim alması gerektiğini” belirtmiştir. Buna çözüm olarak da, “gayrımüslim okullarının şimdiye kadar dışarıdan tek kuruş almadan cemâatlerinden topladıkları yardımlarla yaşadıklarına” işaret ederek, “kurulacak Maârif-i Mahallîye Komisyonu çalışarak halktan yardım toplayacak
ve kapalı okulları yeniden açacak, bunun için gazeteye yazı bekliyoruz..” demiştir.
*
Birkaç konu ile ilgili arşiv belgesi:
--- İstanbul’a gelmiş fakat vazifeye dönmemiş muallimlerin mazuliyete sevki ve yerlerine diğerlerinin tayini, dönenlerin yerlerine vekil tayin edilmişse, vekilden arta kalan maaşın dönene ödenmesi gerektiği. Binaları olmadığından vazifelerine başlayamayan muallimlere maaşlarının tam ve tahsisat-ı fevkaladelerinin yarım ödenmesi. Ayni durumdaki odacı, hademe gibi ücretlilere maaş verilmesi gerekmediğinin Hüdavendigâr Vilayetine bildirilmesi. (BOA.DH.UMVM-dosya:69 gömlek:66- 20 Receb 1340.)
*
--- Karesi Livasındaki muallimlerin birkaç aydır alamadıkları maaşlarını karşılamak ve mekteplerin kapanmasına mani olmak için gerektiği havale-namenin gönderilmesinin maliyeye bildirildiği. (BOA.DH.UMVM- dosya:51 gömlek:52- 22 Rebiülahir 1333)
*
--- Yunan işgali üzerine Dersaadet’e gelen Balıkesir Darülmuallimat muallimesi Mihrünnisa Hanımın ödenmemiş maaşlarının nezarete gönderilmesi.(BOA.DH.UMVM.44/87 – 20 Sefer 1340)
[1] Balıkesir, 27 Teşrînisânî 336, No.14
[2] Karesi, 21 Ağustos 1922, No.22-404