Yörük-Türkmen camiası olarak ya yeni bir yol bulacağız ya yeni bir yol yapacağız

Yörük-Türkmen camiası olarak ya yeni bir yol bulacağız ya yeni bir yol yapacağız

Yörük-Türkmen camiası olarak ya yeni bir yol bulacağız ya yeni bir yol yapacağız

Yaşanan son seçim süreci ve öncesi ve sonrası şunu göstermiştir ki Konjonktürel olarak, bugün için Türk milliyetçiliğinin özü Yörük-Türkmen kültürünü kabul eden camiamızın siyasette etki gücünün olmadığı şeklinde karamsar bir düşünce iklimi oluşmuştur. En yalın ve en kısa anlayışım şudur: Türk olmak, Yörük-Türkmen olmak ırki bir gerçektir. Yörük-Türkmenlik Oğuz nesline dayanır. Ancak, ‘Türküm’ diyebilmenin ilk aşaması, Türkçeci olmaktır. Birlikte yaşama arzusu, önce aşkı, imanı, sevgiyi tahsil eder. Gereklidir. Yeterli şart ise siyaseten ve ekonomik açıdan güçlü olmaktır. Dolayısıyla, Mehmed Emin Yurdakul’un 1897’de Dömeke Meydan Savaşı ertesinde söylediği; “Ben bir Türküm, dinim cinsim uludur” o zamanlara damgasını vuran bu ifadeyi gerçekleştirme vazifesi Yörük-Türkmen'e aittir. Türk milliyetçiliğinin özü Yörük-Türkmen camiasının temel sorunu, gerekli ve yeterli şartları bir çözüme ulaştıracak olan birlikte yaşama duygusudur. İç ve dış üst yapının belirlediği politikaların inşa ettiği asosyal – ahistorik - hedonist tipoloji, ruhi-manevi hayatla bağlarını ( Turan Kızıl Elma ideali) yeterince takviye edilemediği için sosyal psikiyatri tarihimizde ferdi bunalımlara geçit vermektedir. Bu topraklarda binlerce yıla ulaşan birlikteliğimizin bize mirası olan Yörük-Türkmen kültürünü Türk Devletiler Teşkilatının kurumsallaşacağı yeni oluşumla ikinci bin yıla taşınması için bir yol haritasına ihtiyaç vardır. Bunun için, sosyal dayanışma ile Türk kültür bereketinin ikramından yetişen Yörük-Türkmen nesilleri haberdar etmek ve müşterek Türk tarih şuuru ile onlara nasıl bir hazinenin üzerinde bulunduklarını öğretmek, gerek kamu ve özel sektörde yetkili makamlara Yörük-Türkmenlerin liyakat ölçüsü bağlamında atanmalarını sağlamak için, şuan ki bölünmüşlüğü giderecek, birlik ve beraberliği hasıl edecek, Ceddimiz Oğuz Atanın mağfiret ikliminde soluklanmak, (Ulu Tanrı! Güzel Tanrı! Gök Tanrı! TÜRKÇE konuşulan, TÜRK’e yurtluk etmiş olan yerleri kıyamete kadar TÜRK’ün hükmü altında bırak !) kökü mazide olan atiye yönelirken, Türk kültürünün zenginliği ile tezyin etmek, bütün bunların nasıl ilâhi bir ikram olduğunu hissetmek ve hissettirmek için Büyük Yörük-Türkmen Kurultayını toplayalım. Tarihsel misyonumuza ve gelecek perspektifimize uygun kararları alıp uygulayalım. ABD'yi kuran 55 kişiydi içinde mektepli ve alaylı vardı ve istişare ile büyük bir devleti kurdular. Türk tarihinde sayısız örnekleri zikretmiyorum. Anadolu merkezli Türk tarihi, koşar adımlarla 2071’e giderken,  Yörük-Türkmen camiası olarak ya yeni bir yol bulacağız ya yeni bir yol yapacağız. Ancak, önümüzdeki on yıllarda siyaset ve ekonominin belirleyiciliğinin aydınlığında, Yörük-Türkmen camiasına göz kırpmaktadır. Selamlar ve saygılarımla, Prof. Dr. Hakan ALTINTAŞ Akdeniz Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü

Haber Editörü

Dikmen Hakan

hakandikmen30@gmail.com
Yorumlar (0)

GÜNDEM

Haberi Sesli Oku