1744-1918: Araplar, İngilizlerin liderliğinde Osmanlı İmparatorluğu’na karşı savaş açtılar. Osmanlı, İslam hilafetinin merkeziydi ve İslam medeniyetini koruyan bir devletti. İslam’ın bayrağını dalgalandırmış, onu evrenselleştirmişti. Ancak Araplar, İslam düşmanı olan Hristiyan İngilizlerle bir araya gelerek Türklere, Osmanlı’ya ve aslında İslam’a karşı savaştılar. Osmanlı devletinde birleşik bir Arap milleti ve kimliği bulunuyordu. Ama Araplar, Osmanlı’yı yıktıktan sonra Hristiyan İngiltere ve Fransa’nın sömürgesi oldular.
Arap coğrafyası ve Arap kimliği parçalandı. Araplar, İngiliz ve Fransızların kölesi ve hizmetkârı haline geldi. 1950’lere kadar Arap coğrafyasının zenginlikleri İngiltere ve Fransa’ya aktı. 1940’larda yükselen Arap milliyetçi hareketleri ile İngiliz ve Fransız sömürgeciliğinden kurtulsalar da küresel Avro-Atlantik sistemin sömürgesi olmaktan kurtulamadılar. Bugün Arap dünyası, ABD-AB-İsrail üçlüsünün hedefi haline gelmiştir. “Arap Baharı” adı altında Arap devletleri yok edilmektedir.
Bu kaos, Hristiyanlığın İslam’dan aldığı tarihi bir intikamdır. Seküler Arap milliyetçiliği ise İngilizlerin bir uydurmasıdır. Araplar ile İslam bir bütündür. İslam, Arapların aklı, ruhu, düzeni ve özüdür.
1850-1920: Ermeniler, ABD-AB ve Rusya desteğiyle Osmanlı Devleti’ne karşı savaş açtılar. 6 milyon Türk’ü katlettiler ve sonunda Rusya ve Batı’ya bağımlı bir Ermenistan devleti kurdular. Bu devletin coğrafyası, kendi başına hayatta kalmasına imkân tanımadığı için dış güçlere bağımlıdır. Ermenilerin Türklere karşı tarihi düşmanlığı, Bizans’ın çöküşünün intikamını almak için yürütülen bir stratejidir. Ermenistan’ı ayakta tutan tek faktör, bu düşmanlık üzerinden kurulan yapay milliyetçiliktir. Bu düşmanlık ortadan kalkarsa Ermenistan’ın varlığı da sona erer.
Bu durum, Kürdistan kurulursa bölgede Ermeni-Kürt-Fars ittifakını doğuracak bir tehlikeyi işaret ediyor. Bu ittifak, Türk coğrafyasını daraltacak bir güç olacaktır. Türk milliyetçiliği, bu ittifakın oluşmasına asla izin vermemeli ve gereken stratejik hamleleri yapmalıdır.
1914-2024: Kürtler, Osmanlı’ya ve Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı ABD, AB, İsrail ve Rusya önderliğinde savaş açmıştır. Kürt milliyetçiliği, Ermeni milliyetçiliği ile birleşerek Türk milletine meydan okumaktadır. Kürt milliyetçiliği karşısında Türk milliyetçiliği ne yapacaktır? Bunun cevabı, bölünmez bir Türkiye’dir.
Türk milliyetçiliği, Kürt milliyetçiliğinden farklı olarak kapsayıcı, birleştirici ve devlet aklına sahiptir. Ancak artık yeter! Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasal yapısını değiştirmeye çalışan Kürt hareketine kesin bir şekilde dur denmelidir. Türkiye bir Türk devletidir ve bölünmezdir.
Kürtlerin de Araplar ve Ermeniler gibi bir akıbeti beklemektedir. ABD ve İsrail’in oyuncağı olan Kürtler, en büyük zararı yine onlardan görecektir. Türk milliyetçiliğinin cevabı nettir: Bölünmez Türkiye!