Ekip
çalışmaları esnasında, kazanç ile kayıp, birbirlerinin kardeşidir derler. Bu mantığın ne olduğunu iş adamlarımız, esnafımız ve hatta tüccarlarımız çok ama çok iyi bilirler. Ama bazı durumlar vardır ki; kazanç kapısını her zaman çalan olurken, kayıp kapısına kimselerin yanaşmadığı, hayatın gerçeklerinin ta kendisi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Erzurum adı denildiği zaman kimlerin ne hissettiği hemen her ortamda malumdur. Bilhassa iş hayatında şehir dışıyla ilişki içerisinde çalışma yapan esnafımız, iş adamlarımız ve ilgili
STK lar bu durumun gayette çok iyi farkındadırlar.

Ama dünyanın acımasızlığı hemen her alanda kendisini belli ederken, iyi gün dostlarının, kötü günde ortada bulunmaması ister istemez “bu kadar da olmaz” dedirterek insanı oldukça üzüntüye sokmaktadır.
İşte böyle bir hikâyedir ERZURUMPOR…
Var olduğu günlerde, birileri maçlarında boy göstermek için, basın karelerinde görünmek için deve kuşu misali kafalarını uzatırken, aynı kafaların bugünlerde her ne hikmettense toprağa gömüldüğünü görüyoruz.
Hatta bayağı bir uzun süredir.
Hani; Erzurum’un özelliklerini anlatarak bitiremiyorduk biz.
Düşenin elinden tutardık ya biz.
Hani; Erzurum
“kendim döverim ama kimselere de dövdürmem” mantığının ana merkeziydi.

Daha bir sürü sebep, ama yazmaya bile gerek yok artık.
Kazandığı tarihlerde yandaşı, taraftarı, arayanı, soranı, sahip çıkanı, karelerinde boy göstereni, sırf bir plaket ile dahi olsa reklam için poz verenlerin bugün rüzgarının dahi görünmemesi insanın içini yakıyor vesselam.
Ticaret ile alakası şu bağlamda var diyoruz. Biz inanıyoruz ki bu takım bu sezonun sonunda ligde kalacaktır. Ve her ne şartla olur ise olsun seneye kesinlikle süper lige çıkacak ve işte o zaman neleri yazıp neleri söyleyeceğimizi biz bile merak ediyoruz doğrusu…
Düşünsenize tarihe öyle bir çizgi atmışız ki, şehrimizin adını kimse abdestsiz ağzına alamıyor.
İş adamımız, vatandaşımız, esnafımız, öğrencimiz, askerimiz, memurumuz ve hatta sayamadığımız onlarca isimde insanımız, şehir dışında yaptığı iş ile değil bu şehrin adıyla hürmet gördüğünü inkâr bile edemez.
Ama ne acıdır ki; bir tane futbol takımıza ASIRLARDIR
göğüs reklamı bulamıyoruz.

Öyle ya; bu şehirde sanayi yoktu, hep öyle deniliyordu. Dolayısıyla olmayan fabrikanın, olmayan imalathanenin, olmayan üretim hanenin de reklamını yapmaya da gerek yok.
Belki de o yüzdendi 6. Teşvik Bölgesinde kalıcı olarak kalalım diye çırpınışımız.
Bu şehrin adına da yazık
, STK larının durumuna da yazık, bu şehrin futbol takımının taraftarına da yazık.
Tarihinde üç kez şampiyon olmuş bir takımımız var. Sevdalısı olan bir avuç taraftarından başka bir şeyi kalmamış ve arayıp soranı olmayan bir şehir takımı…
Kimse kusura bakmasın ama adamcağızı hemen her ortamda farklı şekillerde eleştirsek dahi,
Allah’tan
Mehmet Sekmen’imiz de var yani. Yoksa bu takımda çoktan rahmetli
Reyhanî gibi bir sabah yükünü alıp
“gidirem” diyecekti ama görünen odur ki bu durumuna da az kalmış gibi… Ve biz her gidenin ardından bakıp, bakıp hiçbir şey yapmadan boş boş konuştuğumuz gibi, bu hususta
“tarih yeniden tekerrür edecek mi” ne?
Mehmet Sekmen’in yaptıklarını bu güne kadar yapan başka bir
Erzurum’lu var ise gelsin elini öpelim.
Bu şehrin adını ne kadar da kolay harcıyoruz biz.
Bu şehir, futbol hususunda yaşadığı olumsuzlukları hiç ama hiç hak etmedi.

Sahipsizliğimizin ana kaynaklarından birisinin bu olduğunu STK larımız size anlatmadılar, çünkü kendileri de bilmiyorlar.
Dünya ekonomi tarihini az biraz karıştırmış olsalar idi futbolun en büyük reklam araçlarından birisi olduğunu görerek ona göre hareket edecekleri kaçınılmaz olacaktı ama…
Biz halen daha normal reklamın bilincinde değiliz, kaldı ki göğüs reklamı.
Hem de futbolda.
Bir de kalkmış devletten stadyum istiyoruz.
Stad bizim neyimize! Piknik mi yapacağız orada?
- Bölge Teşvik kapsamına alınmak istiyoruz.
Kış Turizminde ayrıcalık istiyoruz.
İstiyoruz, istemesine de sıra vermeye gelince de…

Ya elinizi bu takımın üzerinden çekin ve bu durumu da açık açık ilan edin ve bir daha stadın önünden dahi geçmeyin, ya da el atın kaldırın şu çocukları ayağa da şehrin adını reklamsızlık sıkıntısı içersinde, kötü reklam etmeyin…
Varın adını siz koyun.