Çin’in zorla organ toplama suçları uzun süredir uluslararası kamuoyunda eleştiri konusu olmaya devam ederken, Pekin yönetimi bu suçları örtbas etmek amacıyla çeşitli organ bağışı verilerini öne sürmeye çalışıyor. Ancak uzmanlar, Çin’in sunduğu verilerin sahte olduğunu vurguluyor.

Amerika’nın Sesi’nde yer alan habere göre, Almanya’daki Mannheim Üniversitesi’nden uzman Matthew Robertson, 11 Temmuz’da Amerika’nın Sesi’ne verdiği demeçte, Çin’in organ nakli operasyonlarında sözde organ bağışı yöntemini kullandığını iddia etti. Ancak resmi verilerin açıkça sahte olduğunu ve organ bağışının tek iç organ kaynağı olmadığını belirtti.

Robertson, Çin’in sunduğu verileri istatistiksel analiz ve çeşitli bilimsel yöntemlerle incelediğini; verilerde uyumsuzluklar ve çeşitli tutarsızlıklar bulunduğunu ifade etti.

Uzman, örnek olarak Uygurları göstererek, son on yılda toplama kamplarına kapatılan Uygurların kan, idrar ve diğer organlarının defalarca sistematik şekilde test edildiğini söyledi. Bu uygulamaların ciddi şüphe uyandırdığını belirten Robertson, Çin’in amacının bu insanların sağlık durumunu denetlemek değil, iç organlarının nakil için uygunluğunu değerlendirmek olduğunu vurguladı. Çin’in bu sayede büyük ekonomik kazanç sağladığını da dile getirdi.

Çin, Doğu Türkistan’da çoğunluğunu Uygurların oluşturduğu Türk halklarına yönelik sistematik soykırımlar uygulamaya başladığından beri, bölge halkı Çin için adeta bir iç organ kaynağına dönüşmüş durumda. Geçtiğimiz günlerde yayımlanan bir haberde, Çin’in 2030 yılına kadar Doğu Türkistan’da altı yeni organ nakli merkezi daha kurmayı planladığı, böylece merkez sayısının dokuza ulaşacağı ortaya çıkmıştı. Çin’in bu planı, kısa süre içinde bölgedeki organ nakli merkezlerini katlayarak artırması yönündeki çabasını gözler önüne seriyor.