Yapımı beş yıl süren ve yedi ülkede çekimleri yapılan belgeselde ana karakter olan Cevher İlham’ın, Uygur ekonomist ve akademisyen Babası İlham Tohti’yi Çin zindanlarından kurtarma çabalarının yanı sıra, Çin'in Doğu Türkistan'daki Müslüman halka uyguladığı sistematik soykırım politikasından kaçan çok sayıda Uygur'un yurtdışına çıkış hikayelerini seyirciyle buluşturuyor. Ayrıca Filme konu olan Uygur Türkleri, Kendilerinin ve de ailesinin başına gelen trajedileri anlatıyor.
Filmde Cevher hanım, 2014 yılında sözde "ayrılıkçılık" suçlamasıyla Çin hapsine atılan ve hala burada işkence görmekte olan Uygur akademisyen İlham Tohti’nin haksız yere Müebbet hapis cezasına çarptırılma sürecini anlatırken, Doğu Türkistan'daki Uygur ailelerinin hemen hepsinde benzeri trajik olayların yaşandığı ve yaşanmaya devam ettiği zulüm politikaları, Çin baskısına bizzat maruz kalan onlarca Uygur'un ifadeleri üzerinden aktarılıyor.
ÇİN’İN İNSANLIĞA KARŞI ART NİYETİNİ ORTAYA ÇIKARIYOR
"Şikayet ve Gürültü" Filmin adı, Çinli bir yetkilinin 2017 yılında yaptığı sözde "Xinjiang’daki tüm gürültüyü ortadan kaldırmamız gerekiyor" şeklindeki açıklamasından esinlenmiş olup, Filmde Çin rejiminin, Uygurlar başta bölgedeki Türk etnik gruplarına yönelik öfke ve nefretin, ayrımcılığın ve masum halkın haklı isyanlarını bastırmaya yönelik art niyetini bütün çıplaklığıyla ortaya çıkarılması amaçlanıyor.
Ayrıca Belgesel Filminin yönetmeni olan David Novak, 2. Dünya Savaşı sırasında ailesi Hitler Almanya’sında Holokost'u yaşamış bir Amerikalı Yahudi olup, tıpkı Çin’in Doğu Türkistan’daki Toplama Kampı ve köle işçi çalıştırma politikalarına benzer biçimde, Avrupa’daki ceza kampları ve zorunlu çalıştırma nedeniyle aile üyelerinin yarısından fazlasıyla bağlantısı kesilmiş, Uygurların bugünkü durumunun o dönemdeki Yahudilerin durumuna tıpa tıp benzerlik taşıdığına inandığını ve söz konusu belgesel Filmiyle, böylesine insanlık suçunun “bir daha asla” yaşanmaması gerektiğini uluslararası topluma hatırlatmak istediğini söyledi.