Utanan değil, Utanmayan kazanıyor.

Utanan değil, Utanmayan kazanıyor.

Yalanın, rüşvetin, torpilin, adam kayırmanın yüzsüzlükle ödüllendirildiği bir ülkede; utanan değil, utanmayan kazanıyor.

Bir zamanlar çocuk yanlış bir şey yaptığında gözünü kaçırırdı. Şimdi yetişkin biri milyonluk yolsuzluk yapıyor, kameralara gülerek poz veriyor. Çünkü utanmak, bu topraklarda artık modası geçmiş bir duygu.

Yalan söyleyen siyasete atılıyor. Hırsızlık yapan üst düzey görev alıyor. Torpille işe giren övünüyor. Dürüst kalan ise “enayilikle” suçlanıyor. Artık kimse “utanmaz” diye damgalanmıyor. Aksine, “utanmayan” daha rahat yol alıyor.

Düşün bir: Mahallede herkes kimin ne yaptığını biliyor. Kim torpille girdi, kim ihale götürdü, kim lafla makam kaptı… Ama kimse suratına vuramıyor. Çünkü surat kalmamış. O yüzler, zamanla kalınlaşıp teflon gibi olmuş: Ne laf tutuyor, ne hesap.

Utanma duygusu, toplumun vicdan sistemiydi. O sistem çöktü. Şimdi herkes eline ne geçerse alıyor, yakalanırsa “iftira” diyor, destek görürse “kader” deyip geçiyor. Televizyonlar, utanması gerekenleri ekranlara çıkarıp “başarı öyküsü” diye sunuyor.

Eskiden mahallede bir yanlış yapsan, annen bakkala bile göndermezdi seni. Şimdi millet sabıkayla belediye meclisine giriyor. Adaletin sesi kısık, utanmanın ışığı sönük. Herkesin suratında aynı kalıp var: “Bana ne, bana dokunmayan yılan yaşasın.”

Ama dokunuyor işte… O yılan büyüyor, büyüyor ve bir gün hepimizi sokuyor. Sınavlarda hakkı yenilen çocuk sessiz ağlıyor, torpille atananlar plaket alıyor. Kamu hakkını yiyen utanmıyor, ama hakkı yenen “belki ben yetersizim” diye kendini sorguluyor.

Utanmak; sadece bireyin değil, toplumun ortak hafızasıydı. Şimdi o hafıza siliniyor. Yerine ne konuyor? Alkış kültürü, kurnazlık övgüsü, arsızlık takdiri...

Ve biz bu çürümeyi izliyoruz, susuyoruz, alışıyoruz.
İşte asıl utanmamız gereken şey bu.



Haber Editörü

Hakan DİKMEN

hakandikmen30@gmail.com
Yorumlar (0)

GÜNDEM

Haberi Sesli Oku