Köşe Yazarları

Köşe Yazarları Haberleri

“Üşüyorum” Muhsin Reisi Anlamak…

“Üşüyorum” Muhsin Reisi Anlamak…

“Üşüyorum” Muhsin Reisi Anlamak…

25 Martlar; 2009 dan sonrasında daha bir farklı olmaya başlamıştır birileri için, birilerimiz için. İhanetin, aldatmanın, ikiyüzlülüğün, riyakârlığın, sinsiliğin ve sayamayacağım daha birçok özelliğin bir arada bulunduğu, kabullenmesi gerçekten çok zor olan saçma sapan bir yaklaşım farklılığıydı aslında, 25 Mart 2009. 25 Mart; çaresizliğin ve kabullenişin, hepimiz açısından dışa vuruluş şekliydi. Çektiği acıların, işkencelerin ve yetmezmiş gibi yaşadığı ihanetlerin, bir “adam”ın hayatında neleri ve nasıl değiştirebileceğinin belki de en somut bir deliliydi. Ancak kimselerin ama gerçekten göremediği, belki de görmek istemediği… Muhsin Reisi anlamak için önce taş duvarların ardında üşümek lazım. Tırnaklarının sökülüp, Filistin askısında çırılçıplak çarmıha gerilmek lazım. Ve bütün bunları yaşarken de, sana bunları yaşatanların seninle aynı kimliği taşıması lazım. Vücuduna verilen elektriğin ise uğrunda birçok şeyi feda ettiğin, kendi memleketinin suyundan üretilmesi lazım. Bu zulmün inadına; namazını kılmak için teyemmüm ile aldığın abdestin toprağının da, gözyaşı akıttığın bu vatanın toprağından olması lazım. Muhsin Başkanı anlamak için önce bu vatanı, milleti ve bayrağı sevmek lazım. Tarihi bilmek, attığın adımı da o yönde atmak lazım. Ve hepinden öncesi; Allah’a inanmak lazım. Bütün bunların birleşmesinden sonrasında, ortaya çıkan en büyük kabulleniş ise Muhsin Reisin, inancımız gereği gerçek manada şehit olduğuna inanmak lazım. Üç saniyesine bile hükmedemediğimiz bu yalan dünyanın menfaati için fırıldak olmaya gerek yok, derken; rahmetli, belki de bu günlerden bahsediyordu… Üç saniyesine bile hükmedemediğimiz bu sahte dünyada hiçbir şeyden korkmadan sadece ve sadece Allah’a inanmak lazım. İşte o yüzdendir halkımın dinine el atarak yozlaştırmaya çalışmaları, işte o yüzdendir halkımın inancına el atarak yozlaştırmaya çalışmaları, bu yurdun halklarının kardeşçe bir arada yaşamaya çalıştığı kendi öz kültürlerini farklılaştırarak ayrıştırmaya çalışmaları, bölmeye çalışmaları ve sonrasında da yok etmeyi amaçlamaları. Muhsin Reisi anlamak için öncesinde tüm bunları görmek lazım. Daha dün yok etmeyi beceremedikleri birçok birlik ve beraberlik özelliklerimizi, bugün yine içimizdeki kendi insanımız ile ailemiz içersindeki kardeşimiz ile mahallemizdeki aynı çorbaya kaşık salladığımız komşumuz ile yapmak için gösterdikleri gayreti görmek lazım. Hem de cebimize dokunarak, menfaatimize dokunarak. 25 Martı anlamak için, öncesinde yaşanan çetin zemheri gecelerinin ve uzun kış gecelerinin yok etmeye çalıştığı bahar hayallerini kurmak lazım. Baharı yaşayamadan yok edilmeye çalışılan hayallerin nerelere ve ne için uzandığına bakmak lazım. Asırlardır kimlerin, niçin ve nasıl bir şekilde bu hayallere perde olmaya çalıştığını anlamak lazım. Fatih için uygulanan, Abdülhamit için uygulanan, Muhsin Reis için uygulanan senaryonun mürekkebinin aynı fanusun içinden ve aynı kalem tarafından yazıldığı gerçeğini görmek lazım. Bütün bunları görebilmek için de önce gözü tok, karnı tok, yüreği tok olmak ve en önemlisi de ayazda üşümeyi bilmek ve katlanmak lazım. Gerisi mi? gerisi zaten kendiliğinden gelecek. İşte; bu durumu da görmek lazım. Aynı senaryo dakikası dakikasına yine sahnede, sağ-sol ile ayrıştırmadıkları halkımı, Alevi-Sünni ile ayrıştıramadıkları halkımı, Kürt-Türk diye ayrıştıramadıkları halkımı, ne yazıktır ki bugün bilinçli olarak düzenlenen oyunlar sonucunda; zengin-fakir kavramlarına teslim etmenin anını yaşıyoruz. İçimizde gözü aç, karnı aç olanların tarihin her sahnesinde verdikleri sıkıntıların aynısını yaşıyoruz. Elbette ki iktidar kanadının içerisinde büyük bir çoğunluğun bu gizli senaristlerin elemanı olduğu ve bilinçli olarak yapılan ihanet çalışmalarını başarıyla tatbik ettikleri gerçeğini unutmadan. Çünkü halkımın içerisinde gözünün açlığına ve karnının açlığına ve cebinin menfaatine dokunulduğu gerçeği karşısında susup sırf kazanacağını zannederek uçuruma koşar adım giden binlerce insanım bulunmaktadır. Onların sebebiyle atacakları en küçük bir yanlış adım sayesinde o uçurumdan aşağı düşmemiz içten bile değil. Düşer isek; sonrasında ne yiyebileceğimiz bir patatesimiz. Ne harcayabileceğimiz bir paramız ne de üzerinde yaşayabileceğimiz bir vatanımız olmayacaktır. İşte Muhsin Reisi anlamak için en azından bu detayı görmek lazım. Göremediğimiz veya görmek istemediğimiz zaman, senaryo yazıcıların büyük bir hararetle, asırlardır yazdıkları sona gidiş filmini izlememiz ve hep beraber üşümemiz için çok az bir zaman kalmıştır. Geçmişimiz ile pencerelerimizi kapatarak, bizleri ayakta tutan ve gelecek günlerin güzel manzarasını engelleyenlerin amacının güneşle aramızı bölüp bizi beton soğukluğu içerisinde üşütmek olduğu gerçeğini görmek için Muhsin Yazıcıoğlu’nu biraz da olsa, gerçekten anlamak lazım… Yoksa bizi de üşütecekler, görmüyor musunuz?

Haber Editörü

Dikmen Hakan

hakandikmen30@gmail.com
Yorumlar (0)

GÜNDEM

Haberi Sesli Oku