UÇURTMAYI UÇURAN RÜZGAR GİBİ BİLİRİZ. OYSA UÇURTMAYI UÇURAN, UÇURTMANIN RÜZGARA KARŞI DURUŞUDUR.
Eger bir yerde gerçek varsa şeffaflık varsa, dürüstlük varsa, Ahlak varsa, orada etkili bir iletişim vardır.
Ama bir yerde yalan varsa, dolan varsa, kara propaganda varsa, beyin yıkama varsa orada sinsi iletişim vardır.
Geçmişte en büyük tehdit insanlar için Toprakların işgal edilmesi idi. Bugün ise en büyük tehdit beyinlerin algı yolu metoduyla işgal edilmesidir.
Günümüzde hayatımızın büyük bir bölümünün içinde Algı imparatorluğunun yönettiğini görmek mümkündür. Gerçek ve İlahi olmayan her eylem ve söylem şeytani ve sinsi algılardır. Algılarla yönlendirilip, algılarla yönetiliyoruz.
Küresel algı imparatorluğu yani şeytanizm ve ortağı siyonizmin kitleleri yönlendirmek için bugün kullandığı en büyük silahı alğı silahıdır.
Uçurtmayı uçuran rüzgar gibi biliriz. Oysa uçurtmayı uçuran uçurtmanın rüzgara karşı duruşudur. Algı imparatirluğunun oluşturmak istediği yada oluşturduğu algılara karşı en büyük silah farkındalıktır. Düşüncenin temeli ise algılardır.
Küresel algı imparatorluğu kitleleri etkilemek için önce çok büyük bir yalan ortaya sürüyor. Sonra o yalanın yanına çok küçük ve basit yalan atıyor yada attırıyor. Çok büyük yalanla çok küçük yalanı bir biriyle çarpıştırıyor. Sonra büyük yalanı nasıl gerçekmiş gibi algıtayarak algı yediriyorlar. Ve sonucunda o yalanla beynimizi zihnimizi ve düşüncelerimizi işgal ediyorlar.
Aldıgımız algılarla mankurtlaştırıyorlar. Aslında ilahi olmayan gerçekten uzak bu algılarla taraftar oluşturuyorlar. Kimin tarafımı ? Tablki şeytanın tarafı. Cenabı Allah bizleri şeytana taraf olmaktan korusun. Bizlere yar ve yardımcı olsun inşallah.
Egerki o aldığımız algılar ilahi gerçek değilse, dokunduğumuz, yediğimiz, içtiğimiz, tad aldığımız, duyduğumuz, hissettiğimiz bütün algılar bizleri aldatır. Ve Aldığımız alğının kölesi oluruz.
Algı sihirbazlarına kanmayalım. Ve ne olursa olsun, her şartta her daim gerçeğin peşinde koşalım. Bilgi çağında her türlü bilgiye ulaşmak kolay. Gerçek olan bilgiye ulaşalım. Ulaştığımız ilahi gerçek bilgiyi bilmeklede kalmayalım. Bilgimizlede amel edelim. Eger bildiklerimizle amel etmessek algılardan mermiler yer dururuz algıların kurbanı oluruz. Hatta o algıların köpeği oluruz.
Gerçek ayrı algı ayrı. Gerçekle algıyı karşılaştırmamak lazım. Algı yanıltma ve yönlendirme sanatıdır. Kaynağınızı kuran ve sünnetten alarak dosdoğru olunuz.
Nerdeyse onu bulmaya çalışalım. Hangi köşedeyse arayalım bulalım. İyi haber, daha iyi güzel, daha iyi sağlıklı lezzetli ve en önemlisi baki olandır. Dün vardı, buğünde var yarında olmaya devam edecek ezeli ve ebedi olana koşalım.
Binlerce yıl tarih boyunca hatta dünya yaratıldığından bu yana gerçek ile alğı arasında çekişmeli bir ilişki var.
Gerçek nedir alğı nedir. Alğıda koca bir yalan var. Beyin yıkama var. Burada kara prooaganda var. Olmayan bir şeyi var gösterme çabası var.
Eğerki gözlerimiz aklımıza ve özelliklede kalbimize zarar veriyorsa kalbimizin gözü mühürlenir. Duyu organlarımıza hakim olmamız gerekir. Kör olarak ölür gideriz. En kör insan görmek istemeyen insandır.
Her gördüğünüzde gerçek değildir. Görmeyipte kalben kendisini bizlere bildiren, iman ettiğimiz. Kalp gözlerimize kendisini gösteren hissettiren cenabı Allah gerçeğin ta kendisidir.
Bugün ülkeler, kıtalar ve yer yüzünde yaşayan insanlar demokrasiyle, krallıkla, cumhuriyetle yönetiliyor gibide gözüksede sadece isimde var. Aslında bunlar bile algılarla zoraki datatılarak bizlere kabullendirilmiştir. Bütün dünya ve insanlık alemi algı yönetimini yöneten Algı yönetimi imparatorluğu ile yönetiliyor.
Elbette birgün herkes algılardan kurtulup geeçeği görerek aslına dönecektir. An gelir herkes aslına rücu eder. Gizlenen çapsızlık dökülü verir ortaya.
Doguyla batının ortasında malesef en büyük alğı imparatorluğundan nasibimizi biz alıyoruz. Bugün batıyla doğunun arasında hem medeniyet, hem kültür, hem görüş, hem düşünce, hem ekonomik, hem din, hemde bir güç savaşı var.
Ne batılı olabildik, nede doğulu, nede farkındalık oluşturabildik. Bazen doğulu, bazen batılı olduk. Bir Türlü biz müslüman Türkleriz diye kendi medeniyetimizi inşaa edemedik. Her şey İ'lay_ı kelimetullah için Türke göre Türklük için bile diyemedik.
Bunu desek ne olur. Olacağı söyleyimmi. Neler olmazki. Algı yiyen Türk milleti buna bile karşı çıkar. Bir gurup derki bunun içinde islam yok kuru kuruya Türklükmü olur der. Oysa bütün dünyada Türk demek Müslüman demek, Müslüman demekte Türk demektir.
Osmanlı imparatorluğunun isminde osmanlı imparatorluğu islam devletimi yazıyordu. Tabiki yazmıyordu. Yani devletin ismine islamı ekleyince islam devletimi oluyor. Oysa o dönemde osmanlı vatandaşı olana müslüman oldu deniyordu.
Bir devletin yada bireyin islam devleti veya birey olarak müslüman olabilmesi için, devletin adaleti, insanların yaşamı, dünya ve Ahirete bakış açısı ilayı kelimetullah için ise o islam devleti ve islam bireyi olur.
O devletin adaleti yasaları kanunları, i'lay_ı kelimetullah için değilse, isterse o devletinin bayrağı la ilahe illallah Muhammedün rasulullah yazsın. O devlet islam devleti değildir.
İşte bu yediğimiz alğılar şuanki sancılar. Şuanda Türkiye cumhuriyeti İslam devleti değil. İslam devleti olmamasına rağmen, laik demokratik bir devlet olmamasına rağmen dışardan ne olarak görünüyoruz sizce. Tabiki müslüman bir ülke.
Dışardan bakan bizi görüyor tanıyor. Biz kim olduğumuzu bilmiyoruz. Ama algı bambaşkadır. Her şeyi tanımlarken özellikle algılarımız üzerinden gidiyoruz. Genelde hep beş Algı organımız var derler. Duyma, koklama, tatma, dokunma, görsellik diye.
Bana göre besle sınırlarsak buda bir algı sayılır. Bunu okuyan ne yapar sadece beş algı aldığız organımız var diye zihnine yerleştirir. Oysa hissetme algımız var, düşünme alğımız var. Alğı aslında sizlere açılan penceredir burdan bakınız der gibi. Hep o pencereden bakarsınız. Oysa sağınıza, solunuz, arkanıza baksanız başka pencerelerin olduğunu göreceksiniz.
Hep algıyla yönetiliyoruz. Gerçeğin peşinde koşmayıp duyduklarımızla, kokladıklarımızla, taddıklarımızla, dokunduklarımızla ve görsellikle. Hepsinin içinde alğı olabilir.
Örneğin yıllardır coca colanın yada yiyeceklerimizin, içeceklerimizin üzerine isimleriniz yazılarak coca cola almanız için algı yapılmadımı.
Örneğin hitler. Kendisi Alman vatandaşı bile değildir. Resmi hiç bir eğitimi yoktur. Kariyeride yoktur. Ama Almanya hitleri Almanya lideri olarak benimsedi. Hitler deyince Almanlar aklımıza gelmiyormu.
Hitler aynen şöyle der. Almanlar üstün ırktır. Pekala kimdir Almanlar. Uzun boylu sarışın açık renkte gözlü insanlardır. Öyle bir algıki . Bir kişi çıkıp sen niye aynaya bir zahmet bakmıyorsun demez. Aslında hitler hiçte hiç almana benzemez. Malesef bu durum ülkemizdede karşılaştığımız durumun aynısı .
Sonuç faturayı sadece Almanlar değil tüm dünya öder. Türk milletininde ödediği gibi. İkinci dünya savaşı sonrasında 70 milyon insandan fazlası yaşamını kaybeder. Kimse hitlerin bir Alman olmadığını bile görmez.
Başka bir örnek ile devam edelim. Kenyada ingiliz hakimiyetinin olduğu dönemlerde bir mahallede bir ingiliz öldürülür. İngilizi kimin öldürüldüğüne bakılmadan ingiliz yönetimi mahallenin tümünün idam edilmesine karar verir.
Alınan bu karara sözde yüreği dayanamayan kraliçe elizebet 20 ile 30 kişinin affedilmesini ister. 20 ile 30 kişinin dışında herkes idam ediler.
Akıllarda kalan bütün mahallenin idam edilmesi kalmazda kraliçenin 30 kişiyi affetmesi kalır. Kraliçenin nasıl asil, merhanetli soylu ve vicdanlı olduğu. Mahalleyi ise hiç kimse görmez. Sonuç ortada kraliçenin asil ve soylu davranışı.
Algının şöyle tarifinide yapabiliriz. Duyu organlarımız tarafından, kaydedilmiş uyarıcıların beynimiz tarafından örgütlenip, yorumlanarak, anlamlı hale getirilmesidir.
Algı yönetiminide şöyle Tarif edebiliriz. Kendi düşünceleri ve inançlarının dışında diger insanların tutumlarında tarafsız düşünme yeteneklerini etkilemek için girişilen her türlü eylemin terörizmin en genel adıdır.
Bugün dünya insanlığı ve özellikle ülkemiz en büyük algıyı dünya siyasetçilerden ve ülkemizdeki siyasetçilerden yemektedir.
Küresel emperyalizm bugün dünyada oluşturduğu algı yönetimi ve yöneticileri ile yönetmektedir. Egerki gerçeklerden kaçıyorsak, aramaya zahmet etmiyorsak, küfür algıları ve zihnimizinde algıladığı algılarla organlarımızi bedenimizi yönetmesi bizleri, hayvandanda aşagı varliklar haline getirmesi kaçınılmazdır.
Bu olumsuz, faydasız zararlı algılardan müslüman Türk milleti olarak nasıl koruna biliriz.
1. Allaha olan teslimiyetle
2. Allahın davası olan i'lay_ı kelimetullah ile
3. Peygamber efendimizin risalet davasıyla,
4. Sadakatle
5. Adaletle
6. Haya ve edeple
7. İlim ile
Bu saydığım yedi madde ile ve özelliklede farkındalık oluşturarak Allahın i'lay_ı kelimetullah davasını yedi kıtaya yedi hilal ülküsünü hakim kılarak. Ve algılarla değil kendimize ve milletimize uzak hemde çok uzak bir hedef belirleyerek
İmanından inancından taviz veren yada imanını inancını kaybeden beyni, kimliği, toprakları işgal altındadır. Sen ne kadar özgürüm desende. Bayrak hep boynu bükük dalgalanır durur.
İ'LAY_I KELİMETULLAH İÇİN
YEDİ KITAYA YEDİ HİLAL ÜLKÜSÜ
LİDERİ HACI KARACA