Kopya hakkı, eski insan topluluklarında bilinen bir olgudur. Ancak, geçmişte bu hakkın hukuki veya geleneksel sistemlerde yeterince desteklenmediği görülmektedir. Fikri mülkiyette en önemli ve öne çıkan hak, yayım hakkıdır. Kopya hakkı, bir eserden yararlanmanın ön koşulu ve temelidir. Bir eserin yazarının izni olmadan kopyalanması, kişisel haklara ve özgürlüğe saldırı olarak değerlendirilir. Bu nedenle, yalnızca yazar, eserinin yayımlanmasını veya başkaları tarafından eserinin kullanılarak yeni bir eser oluşturulmasını izin verebilir veya onaylayabilir.
Kopya hakkının korunması, yaratıcılığı ve toplumun kültürel yapısını korumak açısından büyük önem taşır. Kopya hakkının ihlali, yaratıcı ruhu zayıflatabilir ve toplum kültürünü bozabilir. Fikri mülkiyet haklarının tanınması, sahipleri için yeterli olmayabilir; bu hakların ihlali için uygun yaptırımların öngörülmesi, yazarların ve eser sahiplerinin haklarının korunmasına önemli katkı sağlar.
Şu anda, Türkiye'deki mevzuatta edebi ve sanatsal mülkiyet haklarının ihlali için bütünleşik cezalar öngörülmemiş olup, çeşitli kanunlar bu alanda geçerlidir. Ayrıca, Türkiye, yazar haklarıyla ilgili uluslararası anlaşmalardan hiçbirine üye olmamış ve "TRIPS Anlaşması"na da katılmamıştır. Bu durum, yazar ve eser sahiplerinin haklarının korunmasını geliştirmek için hukuki reformları gerektirmektedir.
Haber Yelda Mahootchian