Türkiye'de Bürokrasinin Hareketlenmesi: Erdoğan'a Karşı Değişim Mi?

Türkiye

Yazar Halil İzmitli genel seçimler öncesi ve yerel seçimler sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı bürokraside bir değişimin olup olmadığını sorguladı.

Türkiye'deki son yerel seçimlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın partisi AKP büyük bir darbe aldı. İstanbul ve Ankara'yı geri kazanmak için büyük çaba harcasalar da, bu önemli şehirlerde ve hatta güçlü oldukları birçok büyük şehirde CHP'ye karşı kaybettiler. Bu durum, AKP'nin eski gücünü yeniden kazanamayacağına dair işaretler vermekte ve bu durum bürokrasiye de yansımaya başlamış gibi görünüyor.

Bürokrasideki bu belirgin değişim, "Erdoğan bürokraside yalnız mı bırakılıyor?" sorusunu gündeme getiriyor. Türkiye'de bürokrasi, hükümetlerden memnun olmasa bile bunu göstermemeye ve dışa vurmamaya geleneğe sahiptir. Ancak son yerel seçimlerden sonra birçok bürokratın cesur bir tavır sergilediği göze çarpıyor. Elbette ki bürokratlar siyasi tartışmalara katılmazlar, ancak aldıkları tutumlar, konuşmalarındaki ima etme şekilleri, hükümete karşı olan yerleri ziyaret etmeleri, muhalefet figürlerini davet etmeleri vb. bürokratların tavrını ele verir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan şüphesiz Türkiye'deki en güçlü kişidir. Hem en güçlü ve popüler hem de birçok insanın en çok nefret ettiği kişidir. Batı Erdoğan'ı bir tehdit olarak görse de, ülkesine yaptığı yatırımlar, altyapı, sağlık, eğitim, hava yolu ağı, geniş demiryolu ve karayolu ağı, savunma sanayisindeki büyük adımlar vb. Erdoğan'ın Türk toplumu içinde hala büyük bir itibara sahip olduğunu ve hala onu seven birçok insanın olduğunu göstermektedir.

Son beş yılda Türkiye'deki artan enflasyon, özellikle Koronavirüs salgınından sonra, Türklerin çoğunluğunun yaşam standartlarını düşürdü ve geçim maliyetlerinin artması ülkede yoksulluğun artmasına neden oldu. Vatandaşlar, 30 Mart'taki yerel seçimlerde bu duruma tepki göstererek Erdoğan'ın partisi AKP'ye ceza verdiler. Ancak bürokratların davranış değişikliği çok daha ciddi görünüyor. Türkiye'yi iyi tanıyanlar bilirler ki hiçbir bürokrat Erdoğan'a karşı ani bir şekilde hareket edemez. Bu sadece Erdoğan için değil, Türk devlet geleneği için de çok önemlidir. Devlet başkanına (cumhurbaşkanına) rağmen bürokrasinin muhalif bir tavır sergilememesi gerekir.

Berlin'deki Türk Büyükelçisi Başar Şen'in Alman parlamentolarıyla yaptığı bir toplantıda "Ben Erdoğan'ın Büyükelçisi değilim(!)" dediği iddia edildi (Büyükelçi Şen, bunu reddetmedi, ancak sessiz kaldı). Tabii ki bir büyükelçi kimse'nin adamı değildir, ancak resmi bir platformda bunu ifade etmesi gerekmez, hele ki Alman parlamentolarıyla yapılan bir toplantıda. Peki Büyükelçi Şen'in neden Alman parlamentoları önünde bunu söyleme ihtiyacı hissettiği?


Foto:İnternet

Tekrar Şen'in katıldığı TDU tarafından düzenlenen Ramazan Bayramı programında, Türk kökenli bir milletvekiliyle yan yana gülerek poz verdiği belirtiliyor. Bu vekil, 2016'da Federal Meclis'te Ermeni Soykırımı'nı kabul eden oylamada Türkiye'nin Ermenilere soykırım uyguladığını onaylayan bir kişiydi. Bu gibi durumlarda tabii ki yan yana durmamaları gereken insanlar bir araya gelebilirler, ancak bu insanlar duruşları ve davranışlarıyla rahatsız olduklarını göstermekten kaçınmalıdırlar. Ancak Büyükelçi Şen çok mutlu görünüyor, alkışlıyor, gülümsüyor ve milletvekiliyle çok samimi bir şekilde etkileşimde bulunuyor.


Foto:İnternet

Son olarak, bir elçilik veya başkonsolosluk bir yeri ziyaret etmeden önce orada kimlerin olacağını, hangi yerin ziyaret edileceğini ve hangi kişilerin davet edileceğini titizlikle araştırır. Ancak Türkiye'nin Essen Başkonsolosu Taylan Özgür Aydın, Erdoğan'a şiddetli saldırılarda bulunmaya devam eden E.K. gibi bir kişinin yönetim kurulunda olduğu bir derneği ziyaret etti ve bu derneği övgüyle bahsetti. Yani, Erdoğan'ı şiddetli bir şekilde eleştiren kişilere özel bir ziyaret gerçekleştiriyor. Bu takdir edilmesi gereken cesaret dolu bir davranıştır.

Kısacası, Erdoğan'ın yerel seçimlerdeki yenilgisi Türkiye'de hem muhalefet partilerini hem de bürokratları cesaretlendirmiş gibi görünüyor. Türkiye'deki bürokratlar, onlara bir sinyal verilmeden böyle cesur davranmazlar. Bu örnekler dolayısıyla bürokrasinin Erdoğan'a karşı bir operasyon mu yoksa bürokratların Erdoğan sonrası döneme hazırlık mı yaptığını anlamak için mi olduğu sorusuna cevap arıyor. Türkiye'de gerçekten de değişim başlıyor gibi görünüyor. Ancak bu değişimin tam olarak nasıl bir yöne evrileceği ve Erdoğan sonrası dönemin nasıl şekilleneceği belirsiz.

Önümüzdeki dönemde Türkiye'deki siyasi ve toplumsal dinamiklerin nasıl gelişeceği, bürokrasinin ne yönde hareket edeceği ve Erdoğan'ın nasıl bir rol üstleneceği önemli olacak. Ancak şu an için net bir tahminde bulunmak zor. Türkiye'de yaşanan değişim süreci, hem iç hem de dış faktörlerin etkisi altında şekillenecek ve önümüzdeki yıllarda daha net bir şekilde ortaya çıkacaktır.

Türkiye'de değişim başlıyor mu? Siz ne düşünüyorsunuz?

Halil İzmitli



Haber Editörü

Dikmen Hakan

hakandikmen30@gmail.com
Yorumlar (0)

GÜNDEM

Haberi Sesli Oku