Toplumun Gözünden Kaçan Muhafazakarlık: Suskunluğun Ardında Yatan Değerler ve Çürüyen Adalet
Toplumun Gözünden Kaçan Muhafazakarlık: Suskunluğun Ardında Yatan Değerler ve Çürüyen Adalet
Muhafazakarlık adı altında toplumun bir kesimi, gün geçtikçe eleştiri mekanizmasından uzaklaşıyor ve sadece sığ düşüncelerle kendi çıkarlarına odaklanıyor gibi görünüyor. Geçmişte değerlerin korunmasını amaçlayan bir anlayış olarak ortaya çıkan muhafazakarlık, artık sadece suskunlukla, duyarsızlıkla ve hatta zulmün alkışlanmasıyla anılıyor.
Toplumsal Eleştiri İhmal Ediliyor: Muhafazakarlığın temelinde toplumun değerlerini ve normlarını koruma vardır. Ancak günümüzde, toplumsal eleştiri ve adalet anlayışının gerisinde kalındığı aşikârdır. Bu kesim, toplumun haksızlıklarını görmezden gelip, kendi düşüncelerini meşrulaştırmaya çalışırken, toplumun gerçek ihtiyaçlarını ve adalet taleplerini göz ardı etmektedir.
Suskunluk ve Haksızlık: Zulmün ve haksızlıkların karşısında suskunluğun hüküm sürdüğü bir ortamda, muhafazakarlık neyi muhafaza etmektedir? Toplumsal adaletin sağlanması, insan haklarının korunması ve eşitlik mücadelesi gibi temel değerler, suskunluğun gölgesinde kaybolup gitmektedir. Suskunluk, haklının hakkını aramasına engel olurken, haksızlığın yayılmasına da zemin hazırlamaktadır.
Değişen Değerler: Geleneksel muhafazakarlık anlayışı, toplumun temel değerlerini koruma amacı taşırken, günümüzde bu anlayışın zayıfladığı görülmektedir. Değerlerin ve adaletin korunması, geçmişteki gibi ön planda değilmiş gibi görünüyor. Bu da muhafazakarlık iddiasında bulunanların değerlerini sorgulatmaktadır.
Sonuç olarak, günümüzde bazı muhafazakar kesimlerin toplumsal eleştiriye sırtını döndüğü, adaleti ihmal ettiği ve suskunlukla haksızlıkları alkışladığı açıkça görülmektedir. Muhafazakarlık, geçmişteki köklerine dönerek toplumsal değerleri ve adaleti yeniden merkeze koymalı, aksi takdirde toplumsal refah ve adalete dair her türlü umut kaybolacaktır.
Necat Kacan