Köşe Yazarları

Köşe Yazarları Haberleri

Tolga Şirin, Almanya’daki Yüksek Yargı Gerilimini Yazdı

Tolga Şirin, Almanya’daki Yüksek Yargı Gerilimini Yazdı

Almanya'da Anayasa Mahkemesi üyeliği çok önemli bir pozisyondur ve o makama getirilecek kişi bir gecede RG'de yayımlanan bir kararla belirlenmez, kamusal bir tartışmaya tabi olur.

Almanya'da Anayasa Mahkemesi üyeliği çok önemli bir pozisyondur ve o makama getirilecek kişi bir gecede RG'de yayımlanan bir kararla belirlenmez, kamusal bir tartışmaya tabi olur.

Şimdilerde Almanya'da böylesi bir tartışma yaşanıyor. 

Hristiyan Demokratlar, Postdam Üniversitesi anayasa hukuku profesörü Frauke Brosius-Gersdorf'un adaylığına, bazı (sol eğilimli) görüşlerinin "marjinal" ya da "radikal" olduğundan hareketle itirazda bulundu. Sosyal medyada da bir tür aleyhe kampanya harlandı. 

Fakat yaklaşık 300 hukukçu akademisyen buna tepki gösteren bir basın açıklaması yayımladı.

Metni Türkçeye çeviriyorum:

"Üniversite camiasının özellikle hukuk bilimleri alanında araştırma ve öğretimle uğraşan akademisyenler ile yargı mensupları olarak, Federal Anayasa Mahkemesi'ne yapılacak hâkim seçim sürecinde Frauke Brosius-Gersdorf’a yönelik siyasi ve kamuoyu nezdindeki muameleyi en güçlü şekilde protesto ediyoruz. Bu muamele, adayın kendisinin yanı sıra, sürece dâhil olan kurumlara ve orta vadede sağlıklı bir siyasi tartışma ve saygı kültürünün bozulması yoluyla tüm demokratik düzene zarar verebilecek niteliktedir.

Her şeyden önce belirtilmelidir ki Frauke Brosius-Gersdorf, kamu hukuku camiasında son derece saygın bir anayasa hukuku profesörüdür. Bu husus, meslektaşları arasında tartışmasızdır. Onun akademik itibarını sorgulayan tüm beyanlar bu nedenle hem hatalı hem de temelsizdir. Bu, elbette bireysel görüşlerinin eleştirilmesini veya farklı düşüncelerin savunulmasını dışlamaz. Ancak söz konusu hukuki görüşlerin baştan itibaren marjinal ya da radikal olarak nitelenmesi, hukuk bilimindeki tartışmaların ciddiyetinden habersiz olunduğunu göstermektedir. Bazı milletvekillerinin, üniversitesinin bu görüşler nedeniyle kendisine karşı işlem başlatmasını istemesi ise doğrudan bilim özgürlüğüne yönelmiş bir saldırıdır.

Elbette adayların mesleki yetkinliği ve daha önce ifade ettikleri görüşleri, aday gösterme sürecinde tartışılabilir ve eleştirilebilir. Ancak bu süreçte kişilerin ve kurumların yıpratılmaması, böylesi bir tartışma kültürü açısından son derece önemlidir. Hâkim Seçim Komisyonu’nun bir adayı önce onaylayıp ardından ideolojik baskı gruplarına boyun eğerek ve yalanlarla beslenen karalama kampanyalarına geri adım atması, en hafif tabiriyle siyasi omurgasızlığa ve iç hazırlıksızlığa işaret eder. Bu sürecin sonunda, son derece inandırıcılıktan uzak intihal iddialarının erteleme gerekçesi yapılması ve böylece adayın itibarsızlaştırılmasının göze alınması, bilim camiasına ve onun temsilcilerine yönelik açık bir saygısızlıktır.

Federal Anayasa Mahkemesi ve Alman anayasa hukuku öğretisi, hem Almanya içinde hem de uluslararası düzeyde yüksek itibarını büyük ölçüde anayasa pratiği ile anayasa teorisi arasındaki özgün ve yapıcı etkileşime borçludur. Bunun sürdürülebilmesi, hukukçuların (bu pratiğe katılmaları istendiğinde) siyaset tarafından karalama ve itibarsızlaştırmalara karşı korunmasına bağlıdır. Frauke Brosius-Gersdorf vakasında bu koruma, sorumluluk sahibi kişi ve kurumlar tarafından sağlanamamıştır."



Haber Editörü

TÜLAY DİKMEN İLE CUMA KÖŞESİ

admin@tum1haber.com
Yorumlar (0)

GÜNDEM

Haberi Sesli Oku