İskoç mühendis John Logie Baird tarafından 1923 yılında icat edilen televizyonun 26 Ocak 1926'da ilk yayınını gerçekleştirmesinin üzerinden 97 yıl geçti.
Şeyhmus Nalça
Diyarbakır'da 1978'den bu yana, yaklaşık 45 yıl elektronik işiyle uğraşan televizyon tamir ustası Şeyhmus Nalça, o zamanki televizyon teknolojisi ile günümüzün genelinde mukayese ederken yapılan yayımcılık düzeyindeki gelişmelerin insan çapında olumlu ve olumsuz yansımalarını aktardı.
'Eski yayınlar daha edepli ve halka hitap eden filmlerdi'
Çocuk yetiştirme televizyon tamirciliği başlangıcı Nalça, o süreç şu ifadelerle dile getirdi:
O dönemde fazla bilinen bir cihaz değildi. Ustalarımız dahi tamirinde zorlanırdı. O zamanki televizyonlar entegreli değil, lambalıydı. 4-5 saat yayın yapar sonra kapanır.Sonradan 2'nci kanal çıktı.Çatı anten kurardık.Yayın geldi, avcılar oldu…ağır zahmetli bir işti.Zaman içeriği kanal sayısı arttı. çıkmış ve birçok yayın minnacık cipe sığdırmışlar. Yani teknoloji çok geliştirildi.'
Asırlık radyoları işyerinde yer alan Nalça, 'Radyolara değinirsek eski radyolar 5-10 dakika bekledikten sonra kısa, orta ve uzun dalga şeklinde ses vermeye başladı, FM yoktu. Arapça yayınlar vardı. .' kullanım kullandı.
Televizyondaki ilk yapımcıların etkisi ile sinemadaki veya dizi yapımcılarının etkisi ile sinemadaki veya dizi yapımcılığı arasındaki farka dikkat çeken Nalça, 'O zamanlar yayınlar daha edepli ve halka hitap eden filmlerdi. Yani ondan dolayı eski tat yok. Eskiden bir kanal vardı, sadece cuma günü Türk sineması yayınlardı. şeklinde konuştu.
'Şimdi her odası bir televizyon ama herkes telefona odaklanmış, hiç televizyona bakan yok'
Nalça, 'Teknoloji yok, telefon yoktu, bas-değiştir durumu yoktu. Şimdiki telefonlarda istek işlemini deneyebiliyor, müzik dinleyebiliyorsun. Ondan dolayı şu anda eskisi gibi televizyon izleme lüksü kalmadı. Şimdi her odada bir televizyon ama herkes elindeki telefona odaklanmış, hiç televizyona bakma yok . Yani fazlalaşan bir şeyden zevk alamıyorsun, izlemek istemiyorsun.' dedi.
Görüntü kaydetme ve aktarma sistemlerinde de aktaran Nalça, 'Eskiden video kasetleri vardı. Düğün gibi merasimlerde kamera görüntü kaseti varsa, cihaza takılarak izlenirdi. Başka da bir görüntü imkanı yoktu. Şimdi ise flaş ve CD var, devamıyla daha kaliteli görüntü elde edebiliyoruz. O zamanki kameraların kaydettiği görüntü ile şimdiki cihazların kaydettiği görüntü arasında dağlar kadar fark var. diye belirtti.
İç Anadolu'da halen tüplü televizyon kullanıcılarının bildiği dikkati çeken Nalça, Güneydoğu insanının lükse daha meraklı olduğunu ifade ederek bu toplumun sahip olduğu şeyleri en çok almaya çalıştıklarına vurgu yaptı.
'Mesleğimi sevdiğimden dolayı cihazla bir hafta uğraşsam da sıkılmam ve bıkmam'
Araçlarda bulunan mini TV cihazlarının anlatan Nalça, 'Eskiden otobüslerde, kamyonlarda, taksilerde ve pikniklerde 12 voltla çalışan siyah-beyaz televizyonlardır. Bunlarda birinci ve ikinci kanal olmak üzere çubuk antenlerle izleyebiliyordu. Değiştirme ve açabiliyorsun.Teknoloji, eskiye geçiş çok çok ilerdedir.' kullanım kullandı.
Mesleğinizin zorken sonraki ilerlemesiyle kolaylaştığının altının çizen Nalça, 'Eskiden tamircilik çok zordu. Şu an her şey bir entegreye bırakılmıştır. Eskiden bir tamirle günlerce uğraşırdık ama şu an 2 tane kart var, sök ve tak. ve sonrasında da QLED televizyonlar çıktı.Son teknoloji QLEDdir.QLEDte demenin amacı içinde LED kullanılmamış.Bütün ışık ve aydınlatılması panel camının içinde mevcut olanlardır.' şeklinde konuştu.
Son olarak mesleğine olan sevdasını aktaran Nalça, 'Mesleğimi çok Severk yaptım, halende Severk yapıyorum. dürüstçe çalıştırmayı tebrik ederim.' dedi.