Taha Kılınç, Doğu Türkistan seyahatini anlattı

Taha Kılınç, Doğu Türkistan seyahatini anlattı

Gazeteci yazar Taha Kılınç'ın "Kayıp Coğrafyanın İzinde: Doğu Türkistan Seyahatnamesi" adlı eseri okuyucuyla buluştu.

Ketebe Yayınları'ndan çıkan kitabın Taksim Cami Kültür Sanat Merkezi'ndeki tanıtım programında, Doğu Türkistan'ın tarihi ve kültürel derinliği ile sahadan tanıklıklarla Uygurların karşı karşıya bulunduğu dram konuşuldu.

Gazeteci yazar Taha Kılınç, AA muhabirine, kitabı Doğu Türkistan'a giderek yazdığını belirterek, "Giderken bazı sorularım vardı. Birincisi, ibadet serbest mi? İkincisi, camiler, ibadet alanları açık mı? Üçüncüsü, sokaklarda, görünür alanda kamusal alanda tesettür serbest mi? Maalesef camileri kapalı bulduk, camilerde namaz kılamadık. Maalesef sokaklarda Müslüman hanımların tesettürünün ciddi bir şekilde engellendiğini gördük." dedi.

İnsanların fiziksel olarak hayatlarına müdahalesi noktasında, gitmeden önce okuduğu şeylerin çok daha fazlasını orada gördüğünü ifade eden Kılınç, "Bu kitabı yazmakta üç tane hedefim var. Birincisi orada ne yaşanıyor aktarmak istiyorum. İkincisi geleceğe bugün neler yaşandığına dair bir kanıt bırakmak lazım. Üçüncü olarak da oradaki tarihi ve kültürel zenginliği ve derinliği aktarmak gerekiyor." görüşünü paylaştı.

"Kitapta 300'den fazla fotoğrafa yer verdik"

Taha Kılınç, Doğu Türkistan'da aktüel olarak yaşananların zihinlerde canlanması için, tamamına yakınını kendisinin çektiği 300'den fazla fotoğrafa da kitapta yer verdiklerine işaret eden Kılınç, "Bu derdi hep beraber paylaşalım." değerlendirmesini yaptı.

Doğu Türkistan halkının yüzyıllardır süren varoluş mücadelesine dikkati çeken Kılınç, "Bugün Doğu Türkistan'da camilerin minareleri sökülüyor, türbeler yerle bir ediliyor, mezarlıklar yok ediliyor. Başörtüsü yasaklanıyor, ibadet edenler takip altına alınıyor. Bir milletin hafızası sistematik olarak silinmeye çalışılıyor. Bu kitap, bu yok edilişin sessiz tanığıdır." ifadelerini kullandı.Doğu Türkistan seyahatine çıkmadan önce birçok dosya, kitap okuduğunu, insanları dinlediğini aktaran Kılınç, şunları kaydetti:

"Birtakım sürpriz bir tevafuklar zinciri neticesinde Allah lütfetti, geçtiğimiz haziran ayında, yanımda bir arkadaşımla birlikte Doğu Türkistan'ın tarihi şehirlerine 8 günlük bir seyahat yaptık. Ben bir Müslüman olarak kendi şahitliğim çerçevesinde 8 gün boyunca ezan duymadığımı söylüyorum. Düşünün Hoten, Doğu Türkistan'ın en dindar, en muhafazakar, en mütedeyyin şehirlerinden bir tanesi. Kaldığımız süre boyunca Müslüman nüfus oranı merkezde en az yüzde yetmiş olduğu bu şehirlerde sokakta bir tane başörtülü görmedim."

Yaşlı kadınların sıcağa rağmen kolları bileklere kadar kapalı, boyunları kapalı kıyafetler giydiğini dile getiren Kılınç, "Genç arkadaşlar bilmez ama biz bunu yaşadık, yaşayınca imkansız gelmiyor. Ben bazılarının gözünde 'Evladım böyle bakma, ben bir zamanlar örtülüydüm şu anda ancak bu kadarına gücüm yetiyor' ifadesini gördüm. Mesela 28 Şubat sürecinde biz üniversitelerde başını açmak zorunda kalan arkadaşları, o mahcubiyetlerinden, yüzlerindeki ifadeden, sürekli yerlere bakmalarından tanırdık. İnanın biz bunu yaşadık Doğu Türkistan'da." dedi.

Kılınç, seyahatlerinde ayrıca bir çok yapının yok edildiğine de şahit olduklarını belirterek, "Mesela Kaşgar'da şehrin içerisinde içkili bara, içkili restorana çevrilmiş, içi otel olmuş, kamu binasına çevrilmiş, başka amaçlarla kullanılmış binalar gördüm. Minarenin yanından geçiyorsun mimarisiyle her şeyiyle bir cami, bakıyorsun iç taraf alkollü bir restorana dönüşmüş. Merkezde 14 tane cami zaten tamamen yok etmişler. Camilerin yerlerini teker teker tespit ettik." ifadelerini kullandı.

Seyahatleri esnasında çeşitli sıkıntılar yaşadıklarını anlatan Kılınç, "Rabbimiz bir şeyleri anlatalım diye önümüzü açmış. Birinci hedefim orada yaşananları buraya aktarmaktı. Rabbim lütfetti yani böyle bir tanıklık Allah'ın lütfuyla gerçekleşti. İnşallah çok daha iyilerini çok daha olumlu taraflarıyla gelecekteki başka insanlar yapar." değerlendirmesinde bulundu.

Kitabın yalnızca bir seyahat anlatısı olmadığını, aynı zamanda unutulmuş bir coğrafyanın güncel tanıklığı olarak kaleme alındığını ifade eden Kılınç, 2025 yılında Gulca'dan Kaşgar'a, Yarkent'ten Hoten, Urumçi ve Turfan'a uzanan yolculuğunda edindiği izlenimlerini aktardı.

Katılımcıların ilgiyle takip ettiği söyleşinin ardından Taha Kılınç, soruları cevapladı, okuyucularıyla sohbet etti ve kitaplarını imzaladı.

Tarihi arka plan ve sahadan gözlemler yer alıyor

Ketebe Yayınları tarafından okuyucuyla buluşturulan "Kayıp Coğrafyanın İzinde: Doğu Türkistan Seyahatnamesi", hem tarihi arka plan hem de sahadan derlenen gözlemlerle zenginleştirilmiş anlatı sunuyor.

Doğu Türkistan meselesine dair özgün ve derinlikli bir kaynak olarak değerlendirilen çalışmada, Kaşgarya Emirliği, Şarki Türkistan Cumhuriyetleri, Abdulkadir Damolla ve Osman Batur gibi figürlerle bölgenin tarihi hafızası da ele alınıyor.

Seyahat boyunca yazarın kendisinin çektiği fotoğraflarla zenginleştirilen kitap, yalnızca sözlü tanıklık değil, aynı zamanda görsel bir bellek kaydı da sunuyor.

Renkli baskı ve özel tasarımıyla dikkati çeken eser, hem akademisyenlere hem de konuya ilgi duyan genel okuyucuya hitap ediyor.


Muhammed Ali Atayurt-Türkistan Press
Kaynak: dogruhaber, @taksimcamiiksm



Haber Editörü

Dikmen Hakan

hakandikmen30@gmail.com
Yorumlar (0)

GÜNDEM

Haberi Sesli Oku