“Susunca Sanıyorlar Ki Suçsuzuz” Susunca Sanıyorlar Ki Suçsuzuz

“Susunca Sanıyorlar Ki Suçsuzuz” Susunca Sanıyorlar Ki Suçsuzuz

Konuşmadık diye temiz sayıyorlar bizi. Oysa suskunluk bazen suçun en ağır kanıtıdır.

Eskiden suskunluk erdemdi.
Şimdi sustukça üstüne beton döküyorlar: "Demek ki bir şey yok."
Ne acı değil mi?
Olaylara karışmayan, haksızlığa ses etmeyen, yanlışa göz yuman biri artık “temiz” sayılıyor. Çünkü suçlu olmak için bir şey yapmak gerekmiyor artık.
Sadece susmak yetiyor.

Sokakta biri yere düşse, etrafına bakan yirmi kişi kafasını çeviriyor. Sonra da “Ben bir şey yapmadım ki” diyerek kendini temize çıkarıyor.
Oysa suçun en yaygın hali artık seyircilik.

Ülke yanarken ses etmeyenler, çürümüşlük diz boyuyken espriye vuranlar, üç kuruşluk çıkarı için gözünü, kulağını, hatta vicdanını kapatanlar…
Hepsi "suçsuz" çünkü konuşmadılar.
Ne güzel değil mi?
Konuşsan başına dert, susarsan kurtuluş.
Ama bilmezler ki, suskunluk bazen haykırmaktan da çok suç barındırır içinde.

Çünkü sustukça normalleşiyor çürüme.
Sustukça cesaret buluyor çakallar.
Sustukça “herkes böyle” zannediliyor.

Belki de en ağır suçlular, parmaklıklar ardında değil; her şeyin ortasında ama “hiçbir şey söylememiş” olanlar.
Ve belki de biz, tam da bu yüzden kirleniyoruz.

Soru basit:
Sessiz misin? Yoksa suçsuz musun?
İkisi artık aynı anlama gelmiyor.



Haber Editörü

Hakan DİKMEN

hakandikmen30@gmail.com
Yorumlar (0)

GÜNDEM

Haberi Sesli Oku