8 Şubat 2022’de KKTC’de öldürülen Halil Falyalı'nın finans işlerini yönettiği öne sürülen ve cinayet şüphelisi de olan Cemil Önal, Hollanda'ya kaçmıştı. Türkiye, Önal hakkında "Falyalı" cinayeti planlayan “beyinlerden biri” olduğunu belirterek Interpol'den yakalama emri çıkarmıştı. Önal ise Aralık 2023’te Hollanda’da yakalanmış ancak Türkiye’ye iade edilmemişti.
Hollanda ve ABD istihbaratına 120 sayfa ifade vererek itirafçı olan Cemil Önal serbest bırakılmıştı. Uzun süredir kamuoyunda gündeme gelmeyen ve herhangi bir açıklamada bulunmayan Önal, önceki gün Bugün Kıbrıs Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ayşemden Akın’a konuştu. Falyalı'nın Soylu'ya rüşvet verdiğini iddia eden Önal, yine Faryalı'nın elinde 45 kaset olduğunu ve bu kasetlerin Hakan Fidan tarafından devletin eline geçmesi için görüşmeler yapıldığını iddia etti. Önal'ın iddialarına, Soylu'dan sert tepki geldi.
Önal'in iddialarına ise Süleyman Soylu'dan yanıt geldi. X hesabından paylaşım yapan Soylu'nun açıklamaları şöyle:
Namussuzlara Duyurulur:
Bu ülkede, devletine ve milletine şerefle hizmet etmiş; görev süresi boyunca terörle, uyuşturucuyla, sanal kumarla ve Amerika’dan İngiltere’ye kadar uzanan her türlü suç şebekesiyle hiçbir şeyden korkmadan mücadele etmiş birine yönelik, iftira ve karalama amacıyla sistematik olarak yayılan, “ağıza dahi alınmayacak” düzeydeki adice dedikodular, bu mücadeleyi hazmedemeyenlerin intikam çabasıdır. Bu iftiraları atan, yayan, karalayan herkes şerefsizdir.
Bizi kendinizle karıştırmayın. Onursuz, hırsız, ahlaksız, katil suç şebekelerine karşı cesaret gösteremezsek… Vay adamlığımıza, vay kalıbımıza!
Yıllardır her fırsatta sistematik biçimde iftira atan ve karalama yapanlara, bugünkü yolsuzluğu örtme çabası içinde hedef saptırmaya çalışanlara sesleniyorum:
Kuzey Kıbrıs’ta işlenen bir cinayeti, devletimiz tüm kurumlarıyla, KKTC makamlarıyla tam bir iş birliği içerisinde çok kısa sürede aydınlatmış ve adli makamlara intikal ettirmiştir. Bu cinayetin, başka bir ülkeye kaçan, hakkında kırmızı bülten çıkarılan ve iadesi beklenen bir numaralı şüphelisinin bir yıl önce ortaya attığı hayal ürünü iftiraları sürekli tekrar edenlere biz “operasyon çocuğu” dedik, haklı çıktık.
Her türlü dış istihbaratın oyuncağı hâline gelen bu kişilerin, konu ne olursa olsun, ellerinde belge, bilgi ve kanıt varsa ortaya koymamaları namertliktir. Peşine düştüğümüz suçluların, devletimizin ve bu devlet için görev yapanların itibarlarını zedelemelerine asla izin vermeyiz. Bu yalan ve iftiraları yayanlar, hukuk önünde en ağır biçimde hesap vereceklerdir. Çürümüşlüğünüzü, yolsuzluğunuzu iftira çamurlarıyla üzerimize sıçratamazsınız.
Son söz: Namusumuzu yolda bulmadık. Hayatımın sonuna kadar bu namussuzların peşinde olacağımı herkes bilsin.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel de Kıbrıs'taki iddialar üzerine, partisinin grup toplantısında şunları ifade etmişti:
“Erdoğan’a sormuştum. KKTC Büyükelçisi, Yasin Ekrem Serim’in organize suç örgütü lideri Halil Falyalı ile ilişkisini. Sustu. Hiçbir şey söylemedi. Hala susuyor. Kim bu Ekrem Serim? Erdoğan’ın İBB Başkanlığı döneminden beri yanındaki kasası, Maksut Serim. Başbakan olduğundan beri ve Cumhurbaşkanlığında örtülü ödeneği yöneten kişi. Oğlu Dışişleri Bakan yardımcısı oldu, sonra da Kıbrıs’a Büyükelçi oldu. Sonra o söylediğim gün, apar topar büyükelçilik görevinden alındı.
"Erdoğan yanıt vermiyor ama 2014-2021 yılları arasında Halil Falyalı’nın finans müdürü Cemil Önal teker teker her şeyi anlattı. Benim anlattıklarımı doğruladı ve çok daha fazlalarını anlattı. Öyle bir şey ortaya çıkıyor ki. Bu işin içinde Hakan Fidan var, bu işin içinde Binali Yıldırım var. Bu işin içinde bu arkadaşların, bu siyasetçilerin, bu önceki başbakanın şimdiki bakanın çocukları var. Bu işin içinde 45 tane kayıt var, bunların 40’ının ele geçirilmişliği, beşinin ortada durmuşluğu var. Bunun içinde Dışişleri Bakan Yardımcısıyken ve Büyükelçiyken İngiltere’deki hesaba gidip gelen büyük büyük paralar var. Bu işin içinde hem yüzen gemiler, yakalanan gemiler var, ayrı. Ama Kıbrıs’ta bütün hepsi döküldü ortaya. İnanılmaz ortaya dökülen hani ‘turpun büyüğü’ diyor ya, böyle neredeyse Kıbrıs kadar turp var.”
Dışişleri Bakanlığı'ndan, Hakan Fidan hakkında ortaya atılan iddialara ilişkin açıklama yapıldı. Açıklamada, Önal'ın iddiaları yalanlandı. Açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Bakanlığımıza yönelik dile getirilen iddialar tamamıyla gerçek dışıdır. Herhangi bir somut delile dayanmayan bu asılsız iddialar karşısında yasal yollara başvurulacaktır. Devlet kurumlarının güvenilirliğini ve kişilerin itibarını zedelemeyi hedefleyen bu yalanların, bilahare bazı çevreler tarafından kamuoyu önünde tekrar edilmesi ise son derece sorumsuz bir tavırdır. Akıl ve mantık dışı kurguları yinelemek suretiyle yürütülen bu sistematik iftira ve karalama kampanyasına itibar edilmemelidir."
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)'nin Girne şehrinin Çatalköy mevkiinde bulunan 20 Temmuz Caddesi üzerinde, 8 Şubat 2022 günü saat 18.45 sıralarında Halil Falyalı ve şoförü Murat Demirtaş uzun namlulu ateşli silahlarla saldırıya uğramıştı.
Murat Demirtaş olay yerinde, Halil Falyalı ise kaldırıldığı Yakın Doğu Üniversite Hastanesinde hayatını kaybetmişti. Cinayet sonrasında soruşturmanın Türkiye ayağında İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından 9 ve 17 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilen üç ayrı operasyonda, cinayetle doğrudan ya da dolaylı bağlantılı oldukları ileri sürülen 8 kişi gözaltına alınmıştı.

Adliyeye sevk edilen şüphelilerden Mustafa Söylemez, Faysal Söylemez, Abdurrahim Çelik, Ender Yıldız ve Cengiz Şener tutuklanırken; Metin Süs ve iki şüpheli adli kontrolle serbest bırakılmıştı.
Savcılıkça hazırlanan iddianamede, Mehmet Faysal Söylemez ve Mustafa Söylemez kardeşlerin "Tasarlayarak öldürme" ve "Suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme" suçlarından iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapsi ve 12'şer yıla kadar hapisleri istendi.
Diğer 4 şüphelinin ise "Tasarlayarak öldürmeye yardım" ve "Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma" suçlarından ise 32 yıl 6 aydan 46 yıla kadar hapisleri talep ediliyor. İddianamede, Halil Falyalı'nın öldürülmesinin Eylül'de planlandığı ancak Falyalı cezaevinde olduğu için 6 ay sonra gerçekleştirildiği belirtiliyor. İddianamede, son derece planlı ve profesyonel bir şekilde işlendiği de kaydediliyor.