Sözde "Ermeni soykırımı" iddiası tarihi gerçeklikten uzaktır

Sözde

Birinci Dünya Savaşı daha önce hiç yaşanmamış bir trajediydi. En az 16 milyon insan öldü, 20 milyon insan yaralandı.

Birinci Dünya Savaşı daha önce hiç yaşanmamış bir trajediydi. En az 16 milyon insan öldü, 20 milyon insan yaralandı. Osmanlı, Avusturya-Macaristan ve Rus imparatorlukları çöktü. Sınırlar önemli ölçüde değişti ve büyük çaplı göçler yaşandı.

Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılma süreci, Birinci Dünya Savaşı öncesinde Avrupa sömürgeciliği, milliyetçilik akımları ve sürekli savaşlar sonucu başlamıştır.

Rus yayılmacılığı ve Batı'dan esen milliyetçilik rüzgârları, Osmanlı İmparatorluğu'nun batı vilayetlerinin ayrılmasına ve o zamana kadar zayıflamış olan Osmanlı Devleti'nin devlet yapısının kaçınılmaz olarak zayıflamasına yol açtı. 1864-1922 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu'nun Müslüman tebaasından yaklaşık 4,5 milyon kişi öldü, bunların dışında sayısı bilinmeyen başka kişiler de vardı. Ayrıca imparatorluğun dağılma döneminde yaklaşık 5 milyonluk nüfus, Balkanlar ve Kafkaslar'daki yurtlarından çıkarılarak Anadolu ve İstanbul'a yerleşmek zorunda kalmıştır. Ermeniler de imparatorluğun parçası olan diğer topluluklar gibi büyük acılar yaşadılar. Çok sayıda masum kurban ve vatanlarından ayrılmak ortak kaderleri oldu.

Rusya ve Avrupa ülkelerinin Türkiye'de Ermeni ayrılıkçılığını kışkırtması

19. yüzyılın başlarından itibaren Osmanlı Devleti'ni parçalamak isteyen devletler çeşitli planlar ortaya atmışlardır. Bu planları hayata geçirmek için “Doğu Sorunu” adı altında bir düşünce ortaya atıldı. Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışmanın gerekçesi, Türkiye’de yaşayan Hıristiyan azınlıkların çıkarlarının “ihlal edilmesi” meselesi olabilirdi. Osmanlı İmparatorluğu toprakları Aysurlar, Rumlar ve Hıristiyan Araplardan oluşsa da Ermeni azınlık daha fazla dikkat çekiyordu. Bu, onların karakterlerinden kaynaklanıyordu; ihanet etmek ve şartlara uygun olarak dinlerini değiştirmek.

Anadolu'ya gelen Hıristiyan misyonerler, Ermenilerin bu özelliğinden yararlanarak onları Osmanlı hükümetine karşı silahlı mücadeleye hazırladılar. Fransızlar Ermenilerin Katolik Kilisesi'nin, Ruslar Ortodoks Kilisesi'nin, İngilizler ise Protestan Kilisesi'nin himayesine girmesini talep ediyordu. Ermeniler daha çok para verenlerin yanında yer alma eğilimindeydiler. Amerikalı misyonerler 19. yüzyılın başlarından itibaren Ermenileri Protestanlaştırmak için büyük paralar harcamışlar, Anadolu'nun çeşitli yerlerinde okullar açmışlardır. 19. yüzyılın sonlarından itibaren Ermeni gençlerinin eğitim alması ve ticaretle uğraşması için özel koşullar yaratıldı. Böylece bir süre sonra ABD'de Türk karşıtı kampanya yürüten bir Ermeni kolonisi oluştu.

Ve 1877-1878 Rus-Türk Savaşı’ndan sonra “Doğu Sorunu”nun ayrılmaz bir parçası olarak “Ermeni Sorunu” Berlin Kongresi'nin gündemine alındı. Berlin Antlaşması’na “Doğu Anadolu’da Ermenilere Muhtariyet Verilmesine Dair” 61. maddenin eklenmesinden sonra Ermeniler, istediklerini silah zoruyla elde etmeye başladılar. Rusya ve Avrupa ülkeleri Ermeni silahlı kuvvetlerinin oluşturulması ve isyana hazırlanması için büyük çaba sarf ettiler. Avrupa ve Rusya'nın desteğiyle kurulan "Armenakan", "Hınçak" ve "Taşnaktsutyun" partileri Anadolu'da gizli silahlı birlikler ve terör örgütleri oluşturdular.

Silahlar Doğu Anadolu'ya çoğunlukla Rusya'dan gizli yollarla gönderiliyordu. Bölgedeki Alman, İngiliz ve Fransız misyonerler Ermenileri Türkiye'ye karşı kışkırtmada daha da etkindiler.

1890'lı yıllarda Ermenilerin Anadolu'da bağımsız bir devlet kurma niyetleri, Osmanlı İmparatorluğu'nu yıkmak isteyen büyük güçlerin niyetleriyle örtüşüyordu. Ancak imparatorluğun hiçbir bölgesinde Ermeniler sayısal olarak çoğunluğu oluşturmuyordu. Osmanlı İmparatorluğu'nda faaliyet gösteren diplomatik misyonlara, Türk'ün "vahşi", "kan emici" ve "cellat" olarak imajının oluşturulması için mümkün olan her türlü gücün kullanılması talimatı verildi. Ermeni isyanlarını kışkırtmak ve Türkleri karşı tedbir almaya zorlamak da bu planın bir parçasıydı. Birinci Dünya Savaşı'nın çıkması ve Türkiye'nin savaşa girmesi, onu bölmek isteyen devletler için mükemmel bir fırsat yaratmıştır. Ermeniler, hem Amerika'da, hem Avrupa'da, hem de Rusya'da Türklere karşı savaşmak üzere seferber edildiler. Ermeni kaynaklarına göre, sadece Kafkas Cephesi'nde Rus ordusunda 250 bini aşkın Ermeni savaştı. Kafkasya Valisi'nin onayıyla oluşturulan 4 Ermeni silahlı birliği ise 10 bin gönüllüyü birleştirerek Erivan ve Güney Azerbaycan üzerinden Osmanlı Devleti'ne karşı saldırıya geçti. Rus birliklerinin ilerlemesinden yararlanan Ermeniler, Doğu Anadolu'nun her yerinde Türklere karşı kitlesel katliamlar gerçekleştirdiler. Yabancı basın her yerde “ezilen Ermeni Hıristiyanların” toplu imhasına ilişkin uydurma makaleler yayınladı.

Ermeniler barışçıl insanlar değildi - kendi devletlerine karşı savaştılar

Ermeniler, ilerleyen Rus birliklerine güvenerek Doğu Anadolu'nun altı bölgesinde (Erzurum, Van, Bitlis, Harput, Diyarbakir, Sivas) "Batı Ermenistan" adını verdikleri topraklarda bağımsız bir devlet kurmayı amaçlayarak Türkleri yok etmeye başladılar. 14 Mayıs 1915'te Rus birliklerinin Van şehrini ele geçirmesinden sonra, 2 gün içinde Ermeniler bölgedeki Müslüman halka karşı toplu katliamlara başladılar. Rusların himayesinde Van şehrinde bir Ermeni hükümeti kuruldu. Kısa sürede Van'da 250 bine yakın Ermeni toplandı.

İmparatorluğun doğu bölgelerinde azınlıkta kalan (%25-30) Ermeniler ile bu topraklarda çoğunluğu oluşturan Kürtlerin çıkarları çatışıyordu. Daha iyi silahlanmış ve örgütlenmiş olan Ermeniler, etnik temizlik yoluyla Kürtleri yerlerinden etmeye başladılar ve başkenti Erzurum olan bağımsız bir Ermeni devletinin kurulmasına zemin hazırladılar. Tehlike karşısında Kürtler birleşerek еtnik çatışmalara son vermek için, еrmenilere karşı direnmeye başladılar. 

Dönemin Ermeni liderlerinden biri olan ve kısa ömürlü bağımsız Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti'nin ilk başbakanı olan Kaçaznuni, 1923'te şu ifadeleri kullanmıştır: "1914 sonbaharında Ermeni gönüllü birlikleri örgütlenerek Türklere karşı savaştılar... Savaşın Müttefiklerin tam zaferiyle sonuçlanacağından hiç şüphemiz yoktu; Türkiye yenilecek ve parçalanacaktı...". Bunun üzerine Osmanlı Hükümeti, 1915 yılında savaş bölgesi içinde ve yakınında yaşayan Ermeni nüfusun, ilerleyen Rus ordusunun ikmal yolları ve ordu nakil hatlarından uzakta, güneydeki Osmanlı vilayetlerine iskan edilmesini emretti. Cepheden uzakta yaşayan ve işbirliği yaptıkları bildirilen veya şüphelenilen bazı Ermeniler de zorunlu iskân listesine dahil edildi.

Kurban VAHİDOV. Türk Dünyası Dayanışma ve Yardımlaşma Teşkilatı Azerbaycan Ülke Başkanlığının Basın ve Enformasyon üzre Başkan Yardımcısı. Araştırmacı-yazar



Haber Editörü

Kurban Vahidov

Yorumlar (0)

GÜNDEM

Haberi Sesli Oku