“Söz Veren Çok, Sözünde Duran Yok”

“Söz Veren Çok, Sözünde Duran Yok”

Memlekette herkes söz veriyor ama sözünde duran yok. Yapacağız diyen çok, yapan yok. Halkın artık kulağı doldu, sabrı taştı, kandırılacak yeri kalmadı. Gören göz aldanmıyor, iş işten geçmeden de konuşmak şart.

Memlekette Söz Kadar Ucuz Bir Şey Kaldı mı?

Eskiden söz namustu. “Er kişiye bir söz yeter” denirdi.
Şimdi?
Söz ver, unut; ver, unut; ver, unut…
Sanki “yalan dolap” kuyusundan çekip çekip dağıtıyorlar.

Her seçim dönemi bir söz yağmuru.
Her mikrofona çıkan “Biz yapacağız" diyor.
Ama iş dönüp dolaşıp yine bize patlıyor: Boş söz, yarım kalan icraat, üzerinden sezon geçmiş vaatler…

Bizim memlekette güzel bir söz var:
“Ağzına geleni söyleyen, kulağıyla duyduğuna inanmaz.”
Siyaset tam böyle işte.
Konuşmak kolay, icraat zor.
Konuşmak beleş, hizmet pahalı.

Vatandaş artık o kadar çok söz duydu ki kulak kepçeleri bile yoruldu.
Ama iş icraata gelince— çöl gibi kurak.


Verilen Sözün Arkasında Durmak Yürek İster

“Kuru sıkı siyaseti” memleketin amentüsü yapmışlar.
Sanki söz vereni değil, sözünde duranı ayıplar oldular.

Bugün ortaya çıkıp “Şunu yapacağız, bunu getireceğiz, burayı ayağa kaldıracağız” diyen çok.
Ama halk artık şöyle soruyor:

“Ne zaman?
Ne kadar?
Kimin için?”

Bu sorulara cevap yok.
Ama sorsan herkes babayiğit, herkes vizyon sahibi, herkes hizmet ustası…

Halk arasında derler ki:
“Atı çalan Üsküdar’ı geçmiş.”
Bizimki biraz daha farklı oldu;
Atı çaldılar, Üsküdar’a gittiler, döndüler, bir daha çaldılar.

Memleketin malını, hakkını, geleceğini oyalayıp durdular.


Yapacağız Diyorlar Ama Yaptıkları Tek Şey Laf Üretmek

Ben laf ustası siyasetçilerden çok gördüm.
Ne yana dönerlerse dönerler, ağızlarından ballı cümleler düşmüyor:

— “Erzurum’u uçuracağız.”
— “Şimdiden müjdemizi veriyoruz.”
— “Bu şehir bizim gözbebeğimiz.”
— “Bu yatırım tarihe geçecek.”

Yahu…
Gözbebeği dedikleri şehir nüfus kaybediyor.
Tarihe geçecek dedikleri yatırımlar daha temel bile göremiyor.
Uçuracağız dedikleri şehir, göçten kan kaybediyor.

Bir atasözü:
“Kör gözüne ışık gerekmez.”
Ama bu şehrin kör olmadığı ortada.
Biz görüyoruz.
Biz izliyoruz.
Biz hesap tutuyoruz.

Kim ne zaman söz verdi, kim neyi yapmadı, kim nerede caydı— hepsi halkın defterinde yazılı duruyor.

 

Erzurum’u Oyalamak Siyasetin En Kolay Yolu Oldu

Erzurum’un kaderi midir bu?
Hep “bekleyin”, “yakında”, “sırada”, “yolda”, “geliyor” diye diye yıllarımızı mı yiyecekler?

Sahi, bu şehre verilen hangi söz tam zamanında tutuldu?

Sanayi mi?
İstihdam mı?
Yatırım mı?
Bölgesel kalkınma mı?

Hangisi?

Hepsi rüzgârda uçan kâğıt parçası gibi kayboldu gitti.

Eski bir ara sözü aklıma geliyor:
“Yola çıkarken yürüyeni tanırsın.”
Biz yıllardır aynı yolda, aynı boş vaatlerle yürüyenleri tanıdık.
Tanıdık ama bir gelişme yok.

Bu Halkın Hafızası Sanıldığından Daha Güçlü

Siyaset zannediyor ki halk unutur.
Bir sonraki seçimde yeni süslü sözler atsalar yine inanırız.

Ama işler değişti dostlar.
Bu millet artık hafıza-i beşer değil; hafıza-i demir.
Unutmuyor.

Doğru yapanı da, yamuk yapanı da yazıyor.
Doğruyu konuşanı da, laf cambazlığı yapanı da işaretliyor.

Bir söz vardır:
“Aklın yolu birdir ama herkes aynı yoldan yürümez.”
Siyaset başka bir yoldan yürüyor, halk başka bir yoldan.
Birinin yolu bol ışıklı, geniş;
Halkın yolu dar, taşlı.

O yüzden söyleyeyim:
Bu halk kandırılmaktan bıktı.
Bir daha kimseye “boş söz kredisi” açmayacak.

 

Sorumluluktan Kaçanın Sözü Kıymetsizdir

Makam sahibi olmak kolay.
Zor olan nedir biliyor musunuz?
O makamın hesabını vermek.

Bugün şehre gelen yetkililer kürsüde coşuyor ama hesap ver dendiğinde ortadan buhar oluyorlar.

Sorumluluk yok, takip yok, denetim yok.
Tek olan şey: konuşmak.

Halk arasında şöyle derler:
“Dudak kıpırdamaktan yorulmaz.”
Gerçekten de öyle:
Laf üretmek kolay.
Ama hizmet üretmek bilek ister, gayret ister, namus ister.

Bugün bu şehirde eksik olan şey tam da budur.

 

Bu Şehir Sadaka Değil, Hakkını İstiyor

Biz müjde istemiyoruz.
Bize söz değil, icraat lazım.
Bize gösteriş değil, gerçek hizmet lazım.

Bir de şu var:
Bu şehrin sorunlarını söyleyince hemen alınanlar, hemen kızanlar, hemen “vay efendim muhalefet mi yapıyorsun?” diyenler var.

Yahu kardeşim…
Sorun söylemek düşmanlık değil, görevdir.
Sorunu söylemeyen zaten ihanet eder.

Erzurum yıllardır destek veriyor.
Desteğin karşılığı sadaka gibi verilen küçük projeler değildir.

Bize düşen nedir?
Hakkımızı istemek!

Bir sözle özetleyeyim:
“Hak aramak ayıp değil, hakkı vermemek ayıptır.”

 

Son Söz: Sözünüzü Tutun, Gerisini Biz Hallederiz

Biz çalışırız, üretiriz, sabrederiz.
Ama kandırılmayı, oyalanmayı, bekletilmeyi kabul etmeyiz.

Bundan sonra siyasetin karşısında eğilen bir halk yok;
Siyaseti sorgulayan, hesap soran bir halk var.

Sözünüzü tutun.
Geri kalanı biz hallederiz.

Son bir halk deyişiyle kapatayım:
“Adam olana bir söz yeter.”
Ama sözünde durmayanlara bin söz yetmiyor.

Biz artık söz değil, hesap istiyoruz.
Söz değil, icraat istiyoruz.
Söz değil, hak istiyoruz.

Ve alacağız.
 



Haber Editörü

Hakan DİKMEN

hakandikmen30@gmail.com
Yorumlar (0)

GÜNDEM

Haberi Sesli Oku