Filistin Kurtuluş Örgütü'ne (FKÖ) bağlı Ayrım Duvarı ve Yahudi Yerleşim Birimleriyle Mücadele Konseyi Muayyad Şaban, saldırıların 1523’ünün işgal güçleri, 621’inin ise Yahudi çeteler tarafından yapıldığını kaydetti. En yoğun saldırılar Ramallah ve El-Bire’de 360, Halil’de 348, Beyt Lahm’de 342 ve Nablus’ta 334 olay şeklinde gerçekleşti.
Saldırılar, doğrudan fiziksel saldırılar, ağaçların sökülmesi, tarlaların yakılması, zeytin hasadının engellenmesi, mülklere el konulması ve ev ile tarım yapılarının yıkılmasını içeriyor. İşgal güçleri, geniş Filistin topraklarını "güvenlik" gerekçesiyle kapatırken, Yahudi çetelerin bu alanlara yayılmasını destekliyor.
Yahudi çetelerin kasım ayında 621 saldırı düzenlediğini belirten Şaban, bunların çoğunun Nablus, Halil ve Ramallah-El Bire bölgelerinde yoğunlaştığını söyledi. Saldırılar kapsamında 1986 ağaç Yahudi çeteler tarafından tahrip edildi. Ayrıca 485 mülk yağmalandı veya zarar gördü.
Şaban, Yahudi çetelerin kasım ayında 19 yeni yerleşim birimi kurma girişiminde bulunduğunu ve işgal yetkililerinin bu süreci destekleyerek Filistin coğrafyasının parçalamasını hedeflediğini aktardı. İşgal güçleri ayrıca 2 bin 800 dönüm araziyi askeri ve idari emirler aracılığıyla ele geçirdi.
Yıkım faaliyetleri kapsamında 76 yapı yıkılırken, 51 yapıya da yıkım tebligatı gönderildi. Yıkımların çoğu Halil, Kudüs ve Beyt Lahm’de gerçekleşti. Ayrıca işgal güçleri, 23 yeni yerleşim planını inceleyerek 353 yeni yerleşim birimi inşasına onay verdi. Kudüs sınırları içindeki yerleşimlerde ise 687 yeni birim için planlama ve onay süreçleri tamamlandı.
Şaban, saldırıların tesadüfi olmadığını, sistematik ve metodik şekilde Filistin topraklarını boşaltma ve yerleşimci bir yönetim kurma amacı taşıdığını vurguladı. Bu durum, uluslararası toplumun hem sorumluluk hem de acil müdahale gerektiren bir etik ve hukuki sorun olarak karşısına çıkıyor.
Kasım ayı verileri, işgal yönetiminin ve Yahudi çetelerin Filistin topraklarına yönelik artan saldırganlığını, ekonomik ve kültürel simgelere yönelen tahribatını ve Filistin halkının günlük yaşamını hedef alan sistematik baskı politikalarını gözler önüne seriyor. (İLKHA)