“Sevdamız kavgamızdan büyüktür” şiarıyla nefes alan, inandığı dava uğruna; candan, canlarından seve seve geçen ve ruhunun en ince derinliklerine kadar İslamiyet’in ışığında, Kuranın iman kuvvetinde, Kâinatın sevgilisi Efendimiz (SAV) yolunda, tüm Turan Ülküsünü kapsayan misak-ı milli şuuru içerisindeki vatan aşkı ve bu aşkın milleti uğruna, zaman kavramı idrak etmeksizin yaşayan birileri var… Bizler, evimizde sıcak bir ortam içersinde rahat, huzurlu ve dünyadan bir haber yatarken o saatlerde bizler için canını feda eden birileri var… Okulda, işte, caddede, bağda, bahçede, açık havada, kapalı ortamlarda gülerek ve neş’e içerisinde yaşarken, hayatın her türlü zevk ve imkânlarından faydalanırken ve hatta hatta günümüzü gün ederken, biz bu şekilde yaşayalım diye kendileri yaşayamayan ve hatta yaşamayan birileri var… Kimi zaman Kürşad olup, 40 kişiyle binlere karşı candan geçtiler. Kimi zaman Alparslan olarak hedef biçtiler, Fatih olup çağ açıp, çağ kapadılar. Tarih yazıp, tarihin kendisine dahi bedel biçtiler. Kimi zaman Medrese-i Yusufiyye de ömür geçirdiler, kâh Yazıcıoğlu olup Filistin askısında namaz kıldılar, kimi zaman Arpacık gibi yıllarca taş duvarların ayaz kokan yalnızlığında bedel ödediler. Kimi zaman zalimin karşısında set olurken, kimi zaman da şahadet şerbetini seve seve içip toprağa karışıp, bize vatan oldular. Tarihinde, bu kadar şahadet kervanı yolcusu olan başka bir millet olmadığı gibi, gözünü kırpmadan mazlum ahı dindirmeye koşan başka bir millet te bulamazsınız. Erzurum’un kara kışının, kara yağız delikanlısı Yusuf Ziya Arpacık; işte bu “bedel ödeyen” lerden sadece bir tanesidir. Allah rızası için, vatan aşkıyla birlikte halkının zulmünü dindirebilmek amacıyla zaman ve mekân kavramlarına takılmaksızın Türk’ün olduğu her yerde adım adım mücadele etmiş ve etmekte olan bir kahramandır. Dağlık Karabağ'da, ırkçı-faşist Ermeni işgalcilere karşı, Türk gençliği adına Azerbaycanlı kardeşlerimizin yardımına koşan ve 'Rüzgâr Birliği'nin komutanı olarak arkadaşlarıyla birlikte kahramanca savaşan Arpacık, bu şahadet dolu toprakların yüz aklarından birisi olarak gururumuzdur. Uzm. Hakan Dikmen