Okul koridorlarında, teneffüslerde ya da sosyal medyada sessizce büyüyen bir sorun var: Akran zorbalığı.
Çocuklarımızın hem mağdur hem de zorba olmaması için en güçlü savunma hattı, farkında ve duyarlı velilerdir.
Bugünün çocukları, teknolojiyle iç içe büyüyor. Bilgiye ulaşmak kolaylaştı, ancak duygusal dayanıklılık azaldı. Okul ortamı, sadece akademik bilgi kazandıran bir alan değil; aynı zamanda karakterin, vicdanın ve empati duygusunun da geliştiği bir yerdir.
Ne var ki bu ortamda, giderek artan bir sorun öğrencilerin iç dünyasını sessizce yaralıyor: Akran zorbalığı.
Akran zorbalığı; bir öğrencinin başka bir öğrenciyi fiziksel, sözel, psikolojik ya da dijital yollarla kasıtlı olarak rahatsız etmesi veya zarar vermesidir.
“Şaka yapıyordum”, “herkes gülüyordu” gibi ifadelerin ardına gizlenen bu davranışlar, kimi zaman bir öğrencinin okuldan soğumasına, içine kapanmasına ya da kendine güvenini tamamen yitirmesine yol açabilir.
Zorbalığa uğrayan öğrencilerde genellikle şu belirtiler gözlemlenir:
Uzun vadede bu çocuklar, güven duygularını kaybedebilir ve toplumdan uzaklaşabilir.
Zorba konumundaki öğrenciler ise kısa vadede güçlü görünseler de, empati eksikliği ve otoriteyle sorun yaşama eğilimleri nedeniyle ilerleyen yaşlarda sosyal ilişkilerinde zorluklar yaşayabilirler.
Son yıllarda “siber zorbalık” da akran zorbalığının bir parçası haline geldi.
Bir öğrencinin sosyal medyada küçük düşürülmesi, alay edilmesi, sahte hesaplarla ifşa edilmesi ya da özel bilgilerinin paylaşılması artık ne yazık ki sık karşılaşılan durumlar.
Veliler olarak, çocuklarımızın dijital dünyada neler yaşadığını bilmek, sadece onların “ne izlediğini” değil, “nasıl hissettiğini” de anlamakla başlar.
Maalesef öyle bir teknolojik dönem içerisindeyiz ki çocuklarımızın en güvenli gördüğümüz evimizde odasın da dahi çok ciddi basılara ve zorbalıklara karşı karşıya kalmaktadırlar.
Akran zorbalığıyla mücadelede aile ilk savunma hattıdır.
Veliler olarak yapabileceklerimiz:
Unutmayalım, çocuklarımızın duygusal dünyasındaki ilk öğretmen bizleriz.
Evde sevgi, saygı ve anlayış hâkimse; okulda da bu değerleri yaşatmaları çok daha kolay olur.
Akran zorbalığıyla mücadelede en etkili çözüm, okul, aile ve rehberlik birimlerinin koordineli çalışmasıdır.
Öğretmenlerin ve yöneticilerin gözlemleri, velilerin farkındalığıyla birleştiğinde, zorbalık olayları henüz büyümeden önlenebilir.
Okulların rehberlik servisleri, sadece mağdur olan değil, zorbalık yapan öğrencilerle de birebir çalışarak davranış değişimi sağlayabilir.
Akran zorbalığı, “büyüyünce geçer” denecek kadar basit bir davranış değildir.
Erken fark edilmezse, çocukların ruh dünyasında kalıcı yaralar açabilir.
Bu nedenle, sessiz kalmamak ve her çocuğun güvenli bir eğitim ortamında büyümesini sağlamak hepimizin görevidir.
Veliler, öğretmenler, yöneticiler…
Hep birlikte empatiyi, anlayışı ve saygıyı yeniden inşa edebiliriz.
Çünkü bugünün çocukları, yarının toplumunu şekillendirecek. Onları korumak, hepimizin ortak sorumluluğu.
Abdullah SAMANCI
Eğitimci