“Seçmenden Millete: Küllerinden Doğacak Olanın Adı”

“Seçmenden Millete: Küllerinden Doğacak Olanın Adı”

Bir millet düşün… Asırlarca imparatorluklar kurmuş, medeniyetin taşıyıcısı olmuş, adaletle çağları aydınlatmış…

Bir millet düşün… Asırlarca imparatorluklar kurmuş, medeniyetin taşıyıcısı olmuş, adaletle çağları aydınlatmış… Ve şimdi sabah haberlerini anket yorumlarıyla açıyor. Geleceğini, günübirlik vaatlere rehin veriyor ve kendi kaderini, başkalarının reklam kampanyasında afiş olarak izliyor.

Bunu biz yaptık. Ulu Önder Türk Milleti zekidir diyordu sonra yurtaş , vatandaş demeye başladılar ve bu kavramlar ile mücadele ederken birden bizi seçmen yaptılar.

 

“Milleti seçmene dönüştürmek; ruhu ete, ideali etikete çevirmektir.”

@stratejivefikirler

Bu bir süreç değil, bir kırılmadır. Ve bu kırılmanın adı: Kimlik yitimidir. Bir zamanlar cihana adalet götüren millet, artık köşedeki marketten ucuz yağ kovalarken bölünmeye razı. Çünkü artık tercihleri değerlerden değil, indirim kuponlarından besleniyor.

İrade, sandıkta bitmeyecek kadar derin bir cevherdir. Ama irade, ne zaman sadece oy pusulasına sığdırıldı, işte o zaman millet olma şuurumuz yerini seçmen refleksine bıraktı. Şuurdan reflekse… İşte çöküşün şifresi bu.

“Milletin yükseldiği yerde tarih yazılır, seçmenin çoğaldığı yerde anket tutulur.”

@stratejivefikirler

Siyaset mühendisliği denen o perde arkası senaristler, milletin ruhunu atomlarına ayırdı. Eğitimle hafızasını, kültürle kimliğini, medya ile algısını yeniden programladı. Ve sonunda; düşünen değil, düşüneni alkışlayan; soran değil, slogan ezberleyen bir seçmen tipi üretildi.

Bu, sadece siyasi bir mesele değildir. Bu, kadim bir milleti kimliksizleştirmenin çağdaş işgal biçimidir. Tankla değil; dizilerle, müzikle, müfredatla, tweetlerle yapıldı bu iş. Ruhumuza yerleştirilen yeni virüs: Tüketici seçmenlik.

“Bir millet kendi aklını başkasına devrettiği gün, coğrafyası harita üzerinde küçülmese de kader haritasında kaybolur.”

@stratejivefikirler

Artık oy kullanmakla değil, düşünmekle başlayan bir devrim gerekiyor. Sandıktan değil, irfandan çıkacak bir diriliş. Oylar değil, yollar değiştirmeli yönümüzü. Çünkü millet, sadece yaşayanların değil, geçmişin ve geleceğin yükünü birlikte taşıyan bir ruhtur. Seçmen ise anlık kararların tüketicisidir.

“Millet olmak; toprağa değil, toprağın üstündeki izlere sahip çıkmaktır.”

@stratejivefikirler

Peki dönüş nasıl olur?

Bu seçmenden tekrar millete yolculuk, bir uyanışla başlar. Eğitim sistemini yeniden inşa ederek, aile yapısını dirilterek, medyayı millet aynası hâline getirerek… Ama her şeyden önce, kişinin kendine dönmesiyle başlar. Çünkü:“Bir milletin uyanışı, önce bir ferdin silkinişidir. Küllerini savurmadıkça yeniden doğamazsın.”

Türkiye’yi ayağa kaldıracak olan sadece liderler değil; liderliğe hazır bir millet ruhudur. Sadece kurtarıcı değil, artık kendi kendini kurtaracak bilinçli kitlelerdir. O yüzden bu yazı bir yazı değil, bir kıyam çağrısıdır. Bir sessiz çoğunluğa, içindeki asırlık sesi hatırlatma çabasıdır.

“Seçmeni çoğaltan sandıktır. Milleti dirilten ise vicdandır.”

@stratejivefikirler

Ey aziz okur… Unutma; seni seçmen yapanlar kimse, seni millet yapan sensin ve sen olacaksın, oluyorsun da artık. Ve millet olmak, sadece oy kullanmakla değil, fikir üretmekle, irade göstermekle, geleceğe sahip çıkmakla olur. Eğer biz yeniden millet olabilirsek ki oluyoruz, sadece seçimleri değil, kaderi de biz yazarız.

“Seçmenin defteri seçim gecesi kapanır. Milletin destanı ise her gün yeniden yazılır.”

@stratejivefikirler

Şimdi karar vaktidir. Seçmen olarak devam mı, yoksa millet olarak diriliş mi? Cevabımız net! Millet olarak diriliş…

Gürkan KARAÇAM



Haber Editörü

TÜLAY DİKMEN İLE CUMA KÖŞESİ

admin@tum1haber.com
Yorumlar (0)

GÜNDEM

Haberi Sesli Oku