
Fabrika Yok, Umut Da Yok
Erzurum yıllardır kalkınma planlarında, teşvik haritalarında, ekonomi raporlarında adı geçen bir şehir.
Ama haritalarda görünen o mavi renkten başka somut bir şey yok.
Sanayi bölgesi var ama üretim yok.
OSB tabelası asılmış ama içeride çoğu kapı kilitli.
Yatırımcının ayağı Erzurum’a değmeden “vazgeçtim” dediği bir tabloyla karşı karşıyayız.
Kısacası, Erzurum’da fabrika dumanı değil, umutsuzluk buharı yükseliyor.
Teşvik Var, Etki Yok
Kâğıt üzerinde her şey mükemmel:
“Cazibe Merkezleri Programı”, “6. Bölge Teşvikleri”, “Yatırım Destek Ofisleri”...
Ama iş pratiğe gelince, Erzurum’un bu programlardan aldığı pay neredeyse sıfır etkide.
Yatırımcıyı çeken şey sadece teşvik değil, ulaşım, enerji, lojistik, iş gücü dengesi.
Erzurum’da bunlardan biri bile tam değil.
Kağıt çok, icraat yok.
Bir şehri kalkındırmak için afiş değil, altyapı gerekir.
Ama bizde çoğu şey sadece tanıtım broşürlerinde yaşıyor.
Gençlik Gidiyor, Şehir Yaşlanıyor
Erzurum’un en büyük sermayesi gençlikti.
Ama artık o sermaye de bavulunu toplayıp gidiyor.
Üniversite her yıl on binlerce mezun veriyor, peki sonra?
Hepsi ya batıya göç ediyor ya da işsizliğe gömülüyor.
Şehirde iş imkânı yok, özel sektör zayıf, kamu atamaları yetersiz.
Bir gencin en büyük hayali, artık Erzurum’da kalmak değil, Erzurum’dan gitmek.
Bu trajedidir.
Bir şehir, gençlerini kaybettiği anda geleceğini de defneder.
Üretmeyen Şehir, Tüketilmeye Mahkûmdur
Erzurum uzun süredir tüketen ama üretmeyen bir şehir haline geldi.
Market zincirleri çoğalıyor, sanayi bacaları değil.
Kiralık dükkan çok, çalışan fabrika az.
Ekonomi, memur maaşına ve kış turizmine endeksli.
Ama turizm mevsimlik, memur harcaması sınırlı.
Bu yapı sürdürülebilir değil.
Üretim yoksa refah da kalmaz, göç de durmaz.
Erzurum’un artık “tüketici şehir” kimliğinden çıkıp, üreten şehir kimliğine geçmesi gerekiyor.
Ama bunun için önce “siyasetin değil, planın” konuştuğu bir dönem başlamalı.

Sanayiciye Yol, Gence Umut Gerek
Yatırımcıyı Erzurum’a çekmek için önce güven vermek gerekiyor.
İş ortamı, enerji maliyetleri, lojistik kolaylığı, iş gücü niteliği gibi alanlarda somut adımlar şart.
Aksi halde, “gel yatırım yap” çağrıları boşlukta kalıyor.
Üniversiteyle sanayi birbirinden kopuk, yerel yönetimle yatırımcı arasında köprü yok.
Erzurum’un üretim potansiyelini harekete geçirecek ortak akıl platformu kurulmalı.
Gençler için ise sadece istihdam değil, gelecek umudu yaratılmalı.
Çünkü bir şehir fabrika kurmadan kalkınmaz; ama umudunu kaybederek kesin yıkılır.
Erzurum’un Göçü Değil, Dönüşü Konuşulmalı
Erzurum artık sadece “kim gitti”yi değil, “kim kaldı”yı konuşuyor.
Her yıl binlerce genç, daha iyi bir yaşam için göç ediyor.
Ama hiçbir şehir, en üretken yaş grubunu kaybederek büyüyemez.
Erzurum’un kalkınması, betonla değil üretimle, vaatle değil vizyonla olur.
Sanayi hayal değil, şarttır.
Yoksa Erzurum, her yıl biraz daha boşalan, biraz daha sessizleşen bir şehir olarak kalır.
Ve biz yine aynı cümleyi kurarız: “Bir zamanlar Doğu’nun Paris’iydik…”
