Şafak Baskınıyla Evden Almak Gözaltı Değil mi? Hukukta Yeni Bir Gri Alan

Şafak Baskınıyla Evden Almak Gözaltı Değil mi? Hukukta Yeni Bir Gri Alan

Ev baskınlarıyla Emniyet’e götürülüp “gözaltı yok” denilmesi yeni bir tartışma yarattı. Hukukçular, bu yöntemin fiilen gözaltı anlamına geldiğini, özgürlük hakkının zedelendiğini söylüyor.

İstanbul’da sabah saatlerinde yapılan baskınlar bir kez daha aynı soruyu gündeme taşıdı:
Evinden kolluk eşliğinde Emniyet’e götürülmek “gözaltı” değilse nedir?

Tutuklu İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik soruşturma kapsamında bu sabah bazı gazetecilerin evleri basıldı. İlk haberler “gözaltı” başlığıyla yayıldı; ancak kısa süre sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, “gözaltı kararı yok, sadece ifadeleri alınacak” açıklaması yaptı.

Başsavcılığa göre, gazeteciler Soner Yalçın, Şaban Sevinç, Aslı Aydıntaşbaş, Ruşen Çakır, Yavuz Oğhan ve Batuhan Çolak, “yalan bilgiyi alenen yayma” ve “suç örgütüne yardım” iddialarıyla ifadeye çağrıldı.
Ancak bu ifadeler, savcılıkta değil, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde alınacaktı.

‘Fiili Gözaltı’ Uygulaması: Hukuk Nerede Başlıyor, Nerede Bitiyor?

Evine yapılan baskınla Emniyet’e götürülen Yavuz Oğhan’ın avukatı Hüseyin Ersöz, işlemin “fiilen gözaltı” olduğunu belirtti.
Benzer uygulamalar son aylarda sıklaştı. Özellikle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü dosyalarda, gözaltı kararı olmadan kişilerin evlerinden zorla götürülmesi dikkat çekiyor.

Kısa süre önce tanınmış isimlerin dahil olduğu “uyuşturucu operasyonu” da aynı şekilde yürütülmüştü. O dönemde de önce “gözaltı” haberleri yayıldı, ardından savcılık “sadece ifade alınacak” açıklaması yaptı.

Hukukçulara göre, bu uygulama Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 145. maddesine aykırı.
Maddeye göre, ifade vermesi gereken kişiler davetiyeyle çağrılmalı, çağrılma nedeni belirtilmeli ve gelmemeleri halinde “zorla getirme” uygulanmalı.
Ancak pratikte bu süreç kısaltılıyor; sabah baskınlarıyla kişi doğrudan Emniyet’e götürülüyor.

“Usule Aykırı Gözaltı” Eleştirisi

Avukat Mert Doğan, bu yöntemin uzun süredir sistematik hale geldiğini belirterek, “Aslında bu işlemler usule aykırı gözaltıdır. Şafak baskınıyla ev basıp kişiyi karakola götürmek, hayatın olağan akışında gözaltıdır; ama kağıt üzerinde öyle sayılmıyor” dedi.
Doğan’a göre bu, sadece bir hukuk tekniği tartışması değil: “Korku ve gözdağı vermenin yeni biçimi.”

Bazı medya organlarının, savcılık kaynaklı bilgileri ilk elden yayımlayarak “gözaltı algısı” yaratması ise masumiyet karinesini zedeliyor. Böylece hem kamuoyu manipüle ediliyor hem de ifade özgürlüğü baskı altına giriyor.

 

Hukukta Gri Alan: Kağıt Üstü Serbestlik, Gerçekte Özgürlük Kısıtlaması

“Fiili gözaltı” kavramı, hukuki boşlukla fiili uygulama arasındaki uçurumu simgeliyor.
Kâğıt üzerinde gözaltı kararı yok; ama sabahın köründe evine gelen ekip seni alıp götürüyorsa, özgürlüğün fiilen kısıtlanmıştır.

Bu durum, “kişi hürriyeti ve güvenliği” ilkesine doğrudan aykırı.
Hukukçulara göre bu uygulama, hukukun kelimelerini koruyup anlamını boşaltmak anlamına geliyor.
Resmi olarak kimse gözaltında değil — ama özgürlüğün sınırları artık sabah baskınıyla çiziliyor.

 



Haber Editörü

Dikmen Hakan

hakandikmen30@gmail.com
Yorumlar (0)

GÜNDEM

Haberi Sesli Oku