Rusya’dan Azerbaycan’a Provokatif Saldırı: Özür Yok, Tehdit Büyüyor
İlkin Memmedkerimov
Rusya Federasyonu’nun işgalci dış politikası, sadece Ukrayna ve Gürcistan gibi doğrudan hedef aldığı ülkelerde değil, Güney Kafkasya'da da derin bir güvenlik krizine yol açmaya devam ediyor. Son olarak Azerbaycan’a ait bir askeri uçağın Rusya tarafından vurulması, Moskova’nın agresif tutumunun yeni bir tezahürü olarak uluslararası gündeme oturdu. Bu olay, sadece Azerbaycan için değil, bölgedeki tüm ülkeler ve dünya için büyük bir uyarı niteliğindedir.
MOSKOVA’DAN BİR KEZ DAHA ÖZÜR YOK
Azerbaycan tarafı, olaya ilişkin bilgi paylaşımında bulunurken, Rusya’nın resmi makamlarından herhangi bir özür açıklaması yapılmaması dikkat çekti. Bu tutum, Kremlin’in geçmişteki saldırgan refleksleriyle büyük benzerlik taşımakta. Daha önce Ukrayna hava sahasında düşürülen MH17 yolcu uçağı için de benzer bir inkâr politikası izlenmişti. Şimdi aynı soğuk diplomatik sessizlik, Azerbaycan vakasında da karşımıza çıkıyor.
BÖLGESEL İSTİKRARA DİNAMİT: RUSYA'NIN KAFKASYA POLİTİKASI
Rusya'nın Güney Kafkasya’daki uzun vadeli hedeflerinden biri, bölgede kendi hakimiyetini kurmak ve NATO'nun ya da Batı'nın etkisini sınırlamaktır. Bu kapsamda Ermenistan ile askeri iş birliğini güçlendiren Moskova, Azerbaycan-Türkiye eksenine karşı açıkça pozisyon almakta ve dolaylı baskı mekanizmaları uygulamaktadır. Söz konusu uçak saldırısı da bu baskıların askeri boyut kazandığını gösteriyor.
Saldırının zamanlaması da manidardır. Azerbaycan, Türkiye ile enerji ve savunma alanlarında önemli adımlar atarken, Rusya'nın bu ittifakı zayıflatma çabası dikkat çekmektedir. Kremlin’in politikaları yalnızca diplomatik yollarla değil, askeri caydırıcılıkla da yön buluyor.
DÜNYA İÇİN BİR GÜVENLİK SORUNU
Rusya'nın saldırgan tutumu, artık yalnızca bölgesel bir sorun olmaktan çıkmış; küresel bir güvenlik tehdidine dönüşmüştür. Ukrayna’daki işgal, Baltık ülkelerine yönelik tehditler, Afrika’daki Wagner paralı asker faaliyetleri ve şimdi de Azerbaycan örneği, Kremlin’in sınır tanımadığını gösteriyor. Uluslararası hukuk, Rusya'nın çıkarları karşısında her geçen gün daha fazla ihlal ediliyor.
Rusya'nın bu genişlemeden yana politikaları, enerji bağımlılığı ve diplomatik çıkarlar nedeniyle Batı dünyası tarafından zaman zaman görmezden geliniyor. Ancak Azerbaycan vakası, bir kırılma noktası olabilir.
TÜRKİYE’NİN TUTUMU NEDEN ÖNEMLİ?
Türkiye, Azerbaycan ile “iki devlet, bir millet” anlayışıyla geliştirdiği yakın ilişkileri sayesinde bölge siyasetinde kilit rol oynuyor. Rusya'nın Azerbaycan’a yönelik bu provokatif saldırısına karşı Ankara’nın vereceği tepki, yalnızca Bakü değil, tüm Türk dünyası için önem arz etmektedir. Sessiz kalınması, yalnızlığı derinleştirir; kararlı duruş ise caydırıcılığı artırır.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçmişte “Dünya beşten büyüktür” sözüyle işaret ettiği gibi, uluslararası adalet sisteminde sessiz kalmak, zalimlerin sesini yükseltir. Türkiye'nin, Azerbaycan’a yönelik saldırıya karşı diplomatik ve siyasi tüm kanalları harekete geçirmesi bekleniyor.
SONUÇ: SESSİZ KALMAK, TEHLİKEYİ NORMALLEŞTİRİR
Azerbaycan uçağının Rusya tarafından düşürülmesi, münferit bir askeri hadise değildir. Bu, Kremlin’in sistematik yayılmacı politikasının yeni bir halkasıdır. Uluslararası toplumun ve özellikle Türkiye’nin bu olaya sessiz kalmaması, gelecekte benzer provokasyonların önlenmesi açısından hayati önem taşımaktadır.
Rusya, bugün Azerbaycan’ın egemenliğini hedef alıyorsa, yarın başka bir ülkenin sınırlarını sorgulayabilir. Bu nedenle, zamanında ve etkili tepki vermek, sadece Azerbaycan’ı değil, tüm bölgeyi ve dünya barışını savunmak anlamına gelir.