REHAVET KAYBETTİRİR, ÖLDÜRÜR!
ÜSKÜDAR’DA YANGINA GİDERKEN HER TÜRBE ÖNÜNDE “FATİHA” OKUNMAZ!
ÇÜNKÜ ÜSKÜDAR’IN HER TARAFI TEKKE/TÜRBE…ÖNCE VAZİFENİ YAP, MAHALLEDE Ki YANGINI SÖNDÜR.!
-İlk yarıyı galip bitiren nice takımın 2. yarıda kaybettiğini biliyoruz.
…Ve tarihinin en kötü sezonunu yaşayan Fenerbahçe’nin Galatasaray’ı nasıl 6-0 yendiğini Mısır’daki sağır sultan da biliyor.
-İkinci seçimde İstanbul Belediyesinin kaybedilmesi…Farkın 14 binden 850 bine çıkması!
-Hızına güvenen tavşan;
kaplumbağaya yenildiği biliniyor.
-OKÇULAR TEPESİ “ganimet” için boşaltılınca HEZİMET geldiğini unutmayalım !
-Titreyip kendimize gelelim, lütfen!
-Henüz kazanılmış bir durum yok, hatalarımızı düzeltip daha güçlü sarılalım ve Devlet Beyimizin işareti Reis-i Cumhur olsun.
Uzun telefon konuşmalarından Türkiye çapındaki “İKTİDARİ HÜSEYİN EFENDİLERİN”rehavetlerini duyunca Camii çıkışında cemaate “MUHTEREM TESBİHİMİ GÖRDÜN MÜ?” halet-i ruhiyesi ile bana yine 7-8 HASAN PAŞA olayını yazdıracaksınız Canlar…
7-8 HASAN PAŞA…”GAFLETİ UZUN OLANIN DEVLETİ YOK OLUR”
Beşiktaş Muhafızı 7-8 HASAN PAŞA, Sultan II. Abdülhamîd Han’ın ilk dönem alaylı paşalarından biridir. Çorum Kuşsaray’da dünyaya gelmiştir.
Demirci ustası olan babasının yanında çalışmış, sonra askerlik vazifesi ile İstanbul’a gelip, 1853-56 Kırım Muharebesine iştirak etmiştir.
Savaş dönüşünde çavuş olup muhafız alaylarında yer bulmuştur. Muhafız olarak bir deniz seferi esnasında, batmakta olan gemiyi kurtardığından Sultan Abdülmecid tarafından mülâzım rütbesi ile taltif edilmiştir.
Sultan II. Abdülhamid şehzâdeliği sırasında Hasan Paşa’nın sadakatine şahit olduğu için, tahta cülusu akabinde, Beşiktaş Muhafızlığına getirmiştir.
Söylenildiğne göre, 7-8 Hasan Paşa, okuma yazma bilmediğinden adını bile yazamazmış. Bu yüzden 7/٧ ve 8/٨ rakamlarını yazıp aralarına bir çizgi çekmek suretiyle Hasan ismini yazarmış.
Bundan dolayı 7-8 Hasan Paşa lakabıyla ünlenmiştir.
Padişaha sadakatiyle bilinen Hasan Paşa Beşiktaş Muhafızı iken, 1878’de Ali Suavî’nin önderliğindeki ünlü Çırağan Baskınını bastırmaya memur edilmiş.
Bu olayda Hasan Paşa, kendi demir topuzlu sopasıyla, isyancıların elebaşısı Ali Suavi’nin başına vurarak onu öldürmüş ve böylece isyan bastırılmış, Osmanlı Devleti büyük bir kargaşadan kurtulmuştur.
Bu hadiseden sonra, Sultan Abdülhamid Han kendisine paşalık ünvanı ve müşirlik payesi vermiştir.
Son derece dindar olan 7-8 Hasan Paşa 1905’te bir gece yatsı namazını kılarken secde üzerinde Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur.
Hasan Paşa, vefatında muhafızlık yaptığı Beşiktaş’ta, Barbaros Hayreddin Paşa türbesi sahasında defn edilmiş, üzerine Mimar Kemaleddin tarafından bir türbe inşa edilmiştir.
Türbe, yine Mimar Kemaleddin yapısı olan Fatih Camii haziresindeki Gazi Osman Paşa türbesi ile aynı tarzda inşa edilmişti.
Bu türbe, hükümet kararnamesi ile Belediyece istimlak edilip yıkılmış, 7-8 Hasan Paşa’nın naaşı buradan Yahya Efendi Dergahı bahçesine nakledilip defnedilmiştir.
Hadi gelin gençler…
Bu değerli Türk evladı ile tarihe bir yolculuk yapalım ve bir ders çıkaralım
Hasan Paşa…
“Harbiye” değilde “Alaylı” olduğundan okuma yazması zayıftır lakin hitabeti, görgüsü ve nezaketi çok gelişmiştir.
Tam bir vatansever olan Hasan Paşa’yı çekemeyenler başına türlü çorap örerler ve sonunda Hasan Paşa azledilir, her şeyi elinden alınır.
Hasan Paşa tebdili kıyafet ederek Adapazarı civarında bir çiftliğe bahçıvan olarak işe girer ve ailesiyle beraber orada çalışmaya başlar.
Bir zaman sonra çiftliğin sahibi İstanbul’un zenginlerinden olan zât vefat eder, çiftlik genç oğluna kalır.
Hariciye Nazırlığında çalışan bu genç diplomat çiftliğe gelir at bindiği sırada düşer elbiseleri çamur olur, çiftlik kahyası elbiseleri bahçıvanın hanımına götürür, hanım elbiseleri bir güzel yıkayıp ateş ütüsüyle de güzelce ütüler bir bohça içinde kızıyla gönderir.
Diplomat bohçayı açar bakar elbiselerin katlanışından ütüsünden bu insanların sıradan olmadığını anlar. Oradaki saray terbiyesini hemen fark ederek, hülasa tanışıp görüşürler.
Bir zaman sonra diplomat bahçıvanın damadı olur. Ancak durumun hassasiyetinden dolayıda bu evliliği gizli tutulur, artık sık sık çiftliğe gelmektedir.
Bir gün çok sıkıntılı bir şekilde gelir İstanbul’dan ve odasına kapanır dışarı çıkmaz. Hasan Paşa sıkıntılı bir durum olduğunu anlar ve damadının odasına girer bakar ki etrafa saçılmış onlarca kağıt, durumu sorunca,damadı “baba bu devlet işi sen anlamazsın bırak da çalışayım” der.
Israrı üzerine derdini anlatır. Padişah bir görev vermiştir. Rus Çarına öyle bir mektup yazılacak ki çar savaşı göze alamayacak.! Paşa “bir de ben yazdırayım” der ısrarla, damat istemeye istemeye kabul eder ve başlar söylediklerini yazmaya.
Öyle bir üslupla yazdırır ki damadı şaşar kalır. “Oldu baba oldu işte, baba sen kimsin” demeden de edemez.
Paşa açık etmez hemen yola koyulup doğruca padişahın huzuruna çıkar ve heyecanla mektubu okur. Padişah derki “bunu kim yazdırdı doğru söyle” der, oda durumu anlatır.
Padişah “o senin bahçıvan dediğin adam bizim YEDİ SEKİZ HASAN PAŞAMIZ evladım” der tekrar göreve davet eder.
Damat geri dönüp durumu babasına anlatır, Birlikte İstanbul’a gelip Padişahın huzuruna çıkıp şartını söyler,
Padişah bugünkü danışman seviyesindeki üst düzey paşaları ve idareciler toplar.
Padişah der ki;
“Bugün buraya sizi sadakatinizi ölçmeye çağırdım bana sadık olan şu tabağın içindeki b*ktan bir parmak alıp yiyecek” der ne kadar yağcı gevşek bütün dünyaları MASA-KASA-NİSA üçlüsü “mıymıntı” adam varsa dediğini yaparlar.
Geriye 9 kişi kalır “siz ne beklersiniz, bana karşı mı geliyorsunuz hiç mi hatırım itibarım yok sizin yanınızda”
diye hiddetlenir.
Ölümü göze alan bu 9 yiğit adamlar der ki;
“-PADİŞAHIM HATIR İÇİN B*K YENMEZ” deyince 7/8 Hasan Paşa gizlendiği yerden çıkar ve der ki;
“-İşte, Padişahım senin ve devletin gerçek sadık adamları bunlar.”
7/8 Hasan Paşa’nın bu operasyonunun, Osmanlının ömrünü kırk yıl uzattığı da söylenmektedir.
II.Abdülhamit Han’ı etrafına topladığı 400 kişilik çapulcu güruhu ile Yıldız Sarayını basan İngiliz ajanı Ali Suavi’yi bir sopa darbesi ile öldüren ve darbeyi Beşiktaş Karakolu’ndan gelen kuvvetler ile bastıran devletine bağlı bu cesur askere Allah rahmet eylesin, Nezd-i İlahi’de makamı âli olsun inşallah.
Allah devleti idare edenlere
B*K yemeyecek danışmanlar
nasip etsin ki;
Türk devlet geleneğine uzak gereksiz hareketlerle Aziz Türk Milletinin sinir uçları ile oynayan ve şurada 28 Mayıs’a kısa bir süre kalırken kendilerine seçim kaybettiren-karizma çizdiren danışmanlardan ve Devlet Beyin memleketi Osmaniye’den;”TULUM ÇIKARACAĞIZ!!” diyen bakanlardan uzak kalınmalı devlet idaresinden uzaklaştırılmalı.
DANIŞMANLIK-BAKANLIK;
Liyakatlı, ferasetli imanlı kişilere has bir konudur.
Bu yüzden üst düzey devlet adamlarına tavsiyemiz “danışman ve bakanlık” seçerken fitne fesat Dırar Mescidi mensuplarını değilde öz be öz Türk Civan yiğitleri olan Tonyukuk tipli Ülkücü kişileri alınız.
Danışman ve bakan seçerken bin kere düşünmeli.
Atalarımız boşuna dememişler;
“NE TALE GAFLETE HU…ZALE DEVLETE HU.!”
{Gafleti uzun olanın…Devleti yok olur.!}
Zaman zaman öncelikli işini bırakan merkez isyanlarına katılan gaflet çemberinde bulunan tulumbacılar vardı.
Tulumbacılar….Osmanlı Devleti'nde Yeniçeri Ocağı'na bağlı olarak Dergâh-ı Âli Tulumbacı Ocağı adıyla kurulan itfaiye teşkilatıdır.
Yeniçeri Ocağı'nın 1826'da kaldırılmasıyla bu ocak da lağvedildi. Yerine yarı askeri bir İtfaiye Teşkilatı kuruldu.
Tulumbacılık mesleğinde asıl olan söz dili değil, hal dilidir.! Konuşmaktan çok yaşamaktır.
Bu yüzden deriz ki;
Beheyy Tulumbacı Ağalar..
Üsküdar’da yangına giderken her türbe önünde durup FATİHA okunmaz.! Çünkü Üsküdar’ın her tarafı türbe/tekke…Önce mahallede ki yangını söndürün.!
Hz.Pir’de Mesnevi’sinde der ki;
“Ey Can...Önce farenin şerrini def’et,
Sonra buğday biriktirmeğe çalış, çabala.!”
Ve Hz. Pir devam eder;
“Su geminin içine girerse onu batırır,
Altında bulunursa onu yüzdürür.”
Sadık kullar geminin içini su ile doldurmaz, camdan yapılan evini taşlamaz, ambara musallat olan fareleri def eder.
Bizde deriz ki…VEFA;
Yangın varken seçtiğindir...
Söndükten sonra seçsen ne yazar, vazgeçsen ne yazar...
Çünkü...SADAKAT…sevginin muhabbetin mayasıdır.Fikri mayası bozuk olanın sevgisi şaibelidir, çökmüştür.
Meram Bağlarından
SEVGİLER
16-Mayıs-2023
Tarih Öğretmeni
Ali KUZENCİK